Aylardır binlerce hatta on binlerce İsrailli, Başbakan Binyamin Netanyahu hükümeti tarafından hazırlanan bir yargı değişimine karşı gösteri yapmak amacıyla ülke genelinde sokaklara döküldü.  İktidar koalisyonu, önerilerin aktivist yargıçları sakinleştirmek için gerekli olduğunu belirtirken değişimlere karşı olanlar ve buna göre hareket edenler İsrail demokrasisine bir darbe indireceğe benziyor.
Verilen öneriler ülkeyi böldü, ABD gibi kilit müttefiklerin endişelerine yol açtı ve çok sayıda dışarda bulunan askerin, yasalar netleşirse askerlik yapmayı reddedeceklerini söylemelerine sebep oldu.  Analistler, ülkenin anayasal bir krize sürüklenebileceği konusunda uyarıyorlar. Geçtiğimiz hafta Netanyahu yargı revizyon planı üzerinde yapılan müzakereler sırasında, “gerçek bir diyalog için gerçek bir fırsat vermeye” çalıştığını söyleyerek revizyon planını bir süre askıya aldı.
İsrailliler Kudüs ve Tel Aviv’de mavi-beyaz bayraklar sallayarak gösteri yaparken ülkenin en büyük işçi sendikası genel grev ilan etti, uçuşları durdurdu, bankaları, devlet dairelerini, üniversiteleri ve kamu hizmeti şirketlerinin yanı sıra bazı okulları, alışveriş merkezlerini ve limanları kapattı. Sonrasında sendika, Netanyahu’nun revizyon planını askıya almasıyla grevi iptal etti.
İsrail’in en yüksek mahkemesi hakkındaki tartışma kısmen, ülkenin kuruluşundan bu zamana hukuk sistemindeki belirsizlikle açıklanıyor.  İsrail’in yazılı bir anayasası yok.  Bunun yerine mahkeme, kararlarını İngiliz ortak hukukuna, gelişmekte olan İsrail içtihatlarına ve yarı anayasal yetkiler sağlayan bir dizi temel yasaya dayandırıyor.
Yüksek Mahkeme konusundaki mücadeleyi aynı zamanda İsrail toplumundaki daha derin çatlaklar alevlendirmiş oldu.  Protestolar, mahkemeyi insan haklarının garantörü olarak gören liberal, laik İsraillileri, mahkemeyi politika hedeflerine bir engel olarak gören ultra-Ortodoks ve dindar muhafazakarlarla karşı karşıya getirdi.
“Geçersiz kılma maddesi” olarak bilinen madde, parlamentonun 61 milletvekilinin çoğunluğuyla Yüksek Mahkeme kararlarını iptal etmesine izin verecek.  Bunun yanı sıra öneriler yargıçların çoğunluğunun parlamento yasalarını feshetmesini gerektirecek.
Peki şimdi sırada ne var?
Geçtiğimiz Salı günü Bay Netanyahu’yu ve muhalefeti temsil eden müzakere ekipleri, İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog’un bulunduğu konutuna temsilciler göndererek yargı revizyon planı üzerindeki ilk görüşmelerini sağladılar.
Herzog, bir uzlaşmaya aracılık etmek için uğraşıyor fakat çabaları şimdiye kadar koalisyon tarafından geri çevrimişti.  Muhalefet liderleri müzakerelere yalnızca Netanyahu yasayı erteledikten sonra katılacaklarını belirtmişlerdi.
Tüm bu olaylar yaşanırken akılda kalan bir ayrıntı…
Söz konusu eylemler sırasında İsrailli kadınların açtığı “sonumuz Türkiye gibi olsun istemiyoruz” pankartları ise eminim pek çok Türk’ün aklına kazınacaktır.
1934’te İngiliz kadınlar seçme ve seçilme hakları için yürürken “biz Türk kadınlarından daha mı değersiziz?” pankartları açmıştı.
Hatırladınız mı,
Nereden nereye…