İsveç’in NATO’ya girme süreci belirsizliğini korumaya devam ederken ABD ve kilit müttefikleri Stockholm’ü bitiş çizgisine getirmek adına tüm fırsatları değerlendiriyor.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, “Mesajım, İsveç’in aylardır ilettiği ve müttefiklerinden gelen mesajdır” şeklinde konuşmuştu.
Rusya’nın geçtiğimiz yıl Ukrayna’yı işgalinin sonrasında Finlandiya ve İsveç NATO’ya katılmak için başvurmuştu. Finlandiya’nın başvurusu hızlı bir şekilde onaylandı ve Nisan ayında ittifaka katıldı. Fakat üyelikle ilgili bütün kararların üye ülkeler tarafından oybirliğiyle alınması gerekiyor ve Türkiye, aşırılık yanlısı Kürtlerin İsveç’te yaşadığı iddialarından İsveç’teki Türkiye karşıtı protestolara ilişkin yakın tarihli şikayetlere kadar çeşitli itirazlarda bulunarak İsveç’in NATO’ya girişini engellemek istemişti.
ABD’li yetkililerin isteği, ittifakın İsveç’i 32. üyesi olarak kabul etme kararını, NATO’nun temmuz ayında Litvanya’nın Vilnius kentinde düzenleyeceği zirvede almasıdır. Yetkililer, o zamana kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir dönem daha seçilmesinden ve seçim yılı siyasetinin geride kalmasından ötürü Türkiye’nin konu üzerindeki ısrarının azalabileceğini düşünüyor.
NATO, İsveç’i savunmak için savunma bakanları toplantısı başlamadan hemen önce Türkiye’ye bir heyet gönderdi. ABD Savunma Bakanı Lloyd J. Austin III, geçtiğimiz ayın başlarında göreve başlayan Türkiye’nin yeni savunma bakanı Yaşar Güler ile 16 Haziran’da yaptığı kısa görüşmede de konuyu gündeme taşıdı.
Austin, düzenlenen bir basın toplantısında kendisine yöneltilen bir soruya cevap olarak, “Tabii ki, (Ben) onu ilerlemeye ve İsveç’in katılımını onaylamaya teşvik etmek için her fırsatı değerlendiriyorum” demişti.
İsveç uzun süredir ABD ve diğer Batılı ordularla yakın iş birliği içinde çalışıyor. Mevcut ve eski NATO yetkilileri, İsveç’in NATO için masaya çok şey katacağının altını çiziyor.
Austin, “Onlarla birkaç durumda eğitim aldık ve bu nedenle çok kısa bir süre içinde birlikte çalışabilir olmak, İsveç ile hiç zor olmayacak” dedi. “Deniz ve hava alanlarında neler olup bittiğinin farkında olma yeteneğimizi gelişecektir.”
İsveç ordusuna göre, iki ülkenin yakın bağlarının altını çizen bir ABD Bombardıman Görev Gücünden iki B-1, 19 Haziran’da İsveç’e indi. Ve İsveç kısa süre önce iki haftalık bir hava tatbikatı olan Arctic Challenge Exercise’da NATO ülkelerine katıldı. Ukrayna’ya yaptığı yardımın bir parçası olarak İsveç, Ukraynalı pilotları Gripen çok amaçlı savaş uçaklarını uçurmaları için eğitmeyi bile teklif etti.
Austin, “İsveç güçlü bir demokrasi ve önemli askeri kapasiteye sahip bir ülke, güçlerine oldukça fazla yatırım yaptılar.” dedi.
Eski NATO Müttefik Yüksek Komutanı emekli Hava Kuvvetleri Generali Philip, bir demecinde “Bizimle en üst düzeyde karmaşıklık, teknoloji, taktik, teknik ve prosedürlerde egzersiz yaptılar” dedi. “Bunu bir süredir yapıyorlar. Bayraklarını direğe astıkları anda bu ittifaka yetenek kazandırıyorlar ve bu kutlanacak bir şey.”
Birçok analist, İsveç’in NATO ile yakın çalıştığını ve resmi olarak ittifaka girmese bile yakın bir ortak olarak kalacağını söylüyor. Brooking Enstitüsü yetkililerinden O’Hanlon, İsveç zaten NATO’ya o kadar yakın bir ortak ki çoğu askeri iş birliği ve planlama zaten çok sağlam. Rusya ile sınırı yok, dolayısıyla savunmasızlığı sınırlı.” değerlendirmesinde bulundu.
İsveç savunma bakanı Pal Jonson, NATO’da önde gelen bir değerdi ve Stoltenberg ile koridorlarda yürürken ve Austin ile dostane görüşmelerde resmedildi.
Jonson ayrıca İsveç başbakanı Ulf Kristersson ile ortak bir makale yazarak, ülkelerinin şu an ittifak üyesi olmasa bile NATO’nun topraklarında kuvvet ve teçhizat üslemesine müsaade vereceğini belirterek, “hükümet, İsveç Silahlı Kuvvetlerinin gelecekteki ortak operasyonları mümkün kılmak için NATO ve NATO ülkeleriyle hazırlıklar yapmasına karar verdi” açıklamasına yer verdiler.
Bazı analistlere göre, İsveçliler için, kendi demokratik ve yasal değerlerinden ödün vermeden Türkleri barındıramayacakları bir nokta var. İsveç makamları da PYD’lilerin, PKK’lıların, Gülencilerin peşine düşerek ülkenin iç güvenliğini riske atamaz. Ayrıca, Ukrayna’ya karşı savaşın Rusya’yı nasıl zayıflattığı ve Finlandiya’nın ittifaka katılarak Moskova’ya karşı siper rolünü nasıl üstlendiği düşünüldüğünde İsveç’in katılma konusuna bakış açısı değişebilir.
Türk tarafı için, İsveç’in başvurusunun onaylanması, ABD Kongresi’nin F-16 satışına ilişkin yeni koşullar getirmesini engellemenin garantili bir yolu olmayacaktır. Bazı Kongre üyeleri, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çekişmeli toprak iddiaları nedeniyle Ankara’nın Ege Denizi’ndeki askeri faaliyetlerini kısıtlamasını talep ederek şimdiden daha fazlası için baskı yapıyor. Satışın onaylanmasından sonra bile ABD Kongresi’nin Türkiye’ye yeni yaptırımlar uygulama riski mevcut.
ABD tarafını endişelendiren, yönetim ve Kongre’nin Türkiye’ye F-16 satışına onay vermesi fakat Ankara’nın İsveç’in üyeliğini onaylamaması durumunda ne olacağı bilinmiyor.
Yabancı analistlere göre, yine de Ukrayna ve Suriye’deki savaşlar dünyaya bir gerçeği göstermiş oldu: Kısmen de olsa Türkiye’nin yanında yer almak, onunla yüzleşmekten çok daha iyidir.