İsrail Filistin arasında artan gerilimin ciddiyetini ve savaşın boyutunu anlamam geçtiğimiz hafta Pazar gününü bulmuştu. Yaklaşık 10 gündür kongre ve sempozyumlarımdan dolayı Ankara'da bulunduğum için buradaki hareketlilik zaten pekala ortada.

Konuyla ilgili gelen görüntüler karşısında dehşete düşmüştüm. Hemen İsrail-Türkiye-ABD üçgenini ele aldığım bildirimde kitaplarından bolca yararlandığım ve İngiltere'ye geri dönen danışman hocama email attim. 

Kısa süre içerisinde dönüş sağlayan hocamın cevabı karşısında ise ne yanıt vereceğimi şaşırdım… ‘’Endişen ve emailin için çok teşekkürler Handan. Tam bir rezalet. Olaylar nasıl ilerleyecek göreceğiz. Şu anda 1000’in üzerinde ölü, 3000’in üzerinde yaralımız ve 150’inin üzerinde de esirimiz var. Bunların çoğu ABD vatandaşı. Birçok yakınım ve tanıdıklarım savaşa çağırıldı. Şu an oradalar. Sağlıcakla kal.’’

İsrail hem eğitimimde fazlasıyla yoğunlaştığım hem de Orta Doğu’da ilgimi en çok çeken ülkelerden biri.  Olayın her iki tarafını pek çok kez dinleme şansım olan bazı İsraili ve Filistinli hocalarım ve tanıdıklarım var. Bugün her iki taraf içinde çok üzgün olduğumu belirtmek isterim. Örgütlerin ve devletlerin aldığı insiyatiflerin bedelini siviller ödememeli.

Olayları takip ederken ve birçok kaynağın takibini yaparken pek çok gazetecinin sorduğu soruları ben de sordum. Bu sorulardan ilki Hamas’ın İsrail tarafından gelecek tepkiyi nasıl kestirememiş olmasıydı. İlk 24 saat kendilerine göre bir başarı göstermiş olabilirler fakat sonrasını getirebildiler mi? Gelinen noktada Gazze’de yaşananlar ayrı bir insanlık dramına dönüşmüş, şehire su, elektrik, gıda hiçbir şey giremeyecek noktaya gelmiş. Bunun olacağını kestiremiyorlar mıydı? Ya da İran’dan daha açık bir yardım beklediler ve bu mu gelmedi, yarı yolda mı kaldılar?

İşin İsrail tarafına gelirsek, dünyanın en güçlü istihbarat teşkilatlarından biri olan Mosad böyle bir hazırlığı nasıl atladı? İsrail nasıl bu kadar hazırlıksız yakalandı? Hamas’ın hareketlerinin bedelini Filistin halkı ve Filistin’in ödediği ortada… Hamas bu insanlık dışı saldırılarıyla İsrail’in hareketlerini bir ölçüde meşrulaştırmış oldu. Şimdi belki Filistin haritadan tamamen silinecek, peki bu kime yaradı? Saldırıya bilerek susulmuş olunabilir mi?

New York Times'ın haberine göre saldırının başarısını kaynağı, İsrail istihbarat topluluğu ve ordusunun gerçekleştirdiği birçok güvenlik hatası. Bu hataların arasında şunlar yer alıyor:

İstihbarat görevlilerinin Filistinli saldırganlar tarafından kullanılan önemli iletişim kanallarını izlemedeki başarısızlığı;
Saldırganlar tarafından kolayca kapatılabilen, askeri üslere baskın yapmalarına ve askerleri yataklarında öldürmelerine olanak tanıyan sınır gözetleme ekipmanlarına aşırı güvenmek;
Komutanların, harekâtın açılış aşamasında işgal edilen tek bir sınır üssünde kümelenmesi, silahlı kuvvetlerin geri kalanıyla iletişimin engellenmesi;
Ve Gazzeli askeri liderlerin, özel kanallarda Filistinlilerin İsrail tarafından izlendiğini bildikleri ve savaşa hazırlanmadıkları yönündeki iddialarını olduğu gibi kabul etme istekliliği.
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski üst düzey yetkilisi Yoel Guzansky, “Hamas hakkında istihbarat toplamak için milyarlarca dolar harcıyoruz ve son saniyede her şey domino taşları gibi çöktü.’’ diyor.

İsrail’in ulusal güvenlik danışmanı Tzachi Hanegbi, saldırıdan altı gün önce bir radyo röportajında, “Hamas İsrail’e meydan okumanın sonuçlarını artık anlıyor” demişti. İsrail istihbarat yetkilileri geçen hafta saldırıdan hemen önce üst düzey güvenlik şeflerine ülkenin savunmasına yönelik en acil tehditler hakkında brifing verirken, İsrail’in kuzey sınırı boyunca Lübnanlı militanların oluşturduğu tehlikelere odaklanmışlardı ve Hamas’ın yarattığı tehditten neredeyse hiç bahsedilmemişti…

Bunun sonuçları İsrail’in güvenliği açısından felaket olmasının yanında, bölgedeki güvenilir bir askeri ortak olarak itibarına da zarar verme riski de taşıyor.

Bay Guzansky, Cumartesi gününden önce, “İsrail, güvenlik konularında bölgedeki birçok ülke için bir değerdi” dedi. “Şu anki görüntü İsrail’in bir varlık olmadığı yönünde.” İsrail güvenlik servisleri ilk başarısızlıklarının boyutunu tartışmıyor. Ancak bunun yalnızca savaş bittikten sonra araştırılabileceğini belirtiyor. Cumartesi günü ordu toplulukların kontrolünü yeniden ele geçirmeye çalışırken askeri sözcü Yarbay Richard Hecht, “Bunu bitireceğiz” dedi.

Ama “Biliyorsunuz bu araştırılacak” dedi. İsrail Başbakanı Netanyahu, Filistin Ulusal Otoritesinin devlet olma arayışını yıllarca baltaladıktan sonra, Hamas’la ilişkilerinde başarılı görünen bir ‘böl ve yönet’ yaklaşımından memnundu.

Hizbullah ve İran bağlantılı militan bir örgütü Gazze’nin fiili hakimi olarak tanıyan İsrail, Mısır’ın yardımıyla Hamas’la müzakereler yürüttü. Sözde ‘’askeri eylemlerden kaçınmaya’’ devam eden Hamas tarafından yanıltılan tek grup İsrail liderliği değildi. Protestoların son turu ve ardından İsrail’e geçmelerine izin verilen Filistinli işçilerin sayısındaki artış, İsrail’in gerilimin tırmanmasına ilgisizliğini ve Hamas’la devam eden işbirliğinin göstergesiydi.

İsrailli politikacılar, Gazze sınırında yer altı ve yer üstü ihlallerini önleyebilecek (ya da savunucuları öyle olduğuna inanıyordu) fiziksel, ileri teknoloji destekli bariyerler inşa etmek için milyarlarca yatırım yaptıktan sonra, Filistin meselesine herhangi bir siyasi çözüme ihtiyaç duyulmadığından emindiler ve düşmanın yeteneklerini caydırmak ve zayıflatmak için tasarlanmış periyodik bir askeri harekatın başlatılacağı bir “çim biçme” politikası onlar için yeterliydi.

İsrail yıllardır iki devletli bir çözüm üzerinde fikir birliğine varmayı başaramadı ve bunun yerine askeri yaklaşımlara ve teknolojiye güvendi. Statükonun sonsuza kadar süreceği, sabit ama yeterince az sayıda İsrailli kurbanın arada sırada ortaya çıkan şiddet olayları ile birlikte devam edeceği görülüyordu. İsrail vatandaşlarına maksimum güvenlik sağlamak amacıyla İsrail’in 2005 yılında Gazze’den çekilmesi ve Gazze etrafındaki bariyerlerin inşası ve sürekli olarak güçlendirilmesi, hem meseleyi halının altına süpürme hem de içerdeki şiddeti kontrol altına alma girişimleriydi.

Netanyahu çekişmeli bir koalisyona yön verirken ve otoriter yönetime doğru kayarken, fikir birliği oluşturmak zor gözüküyor. Savaş dindiğinde ve iş suçluları belirlemeye geldiğinde yapılacak herhangi bir soruşturmanın, gerçek yanıtlar aramak yerine bir günah keçisi bulmayı amaçlayan siyasi kavgalara sürüklenmekten kaçınması zor olacaktır ve bu günah keçisi de açık bir şekilde istihbarat camiasının kendisi olabilir.