Rusya’nın Ukrayna kapısındaki asker sayısı yaklaşık 150.000’i geçen birlikler gittikçe artmaya devam ederken, iki kilit ülke birçok konuda oldukça da dikkat çekiyor. Bunlardan biri, nükleer ve kömür bazlı enerjiden uzaklaşan Almanya ve seçime giden Fransa.
Geçtiğimiz hafta başı, ABD Başkanı Joe Biden Alman Şansölyesi Olaf Scholz ile birlikte gerçekleştirdiği basın toplantısında Rusya-Almanya arası tamamlanan Nord Stream 2’ye değinerek “Eğer Rusya Ukrayna’yı kuşatırsa artık Nord Stream 2 diye bir şey kalmayacak olup akabinde söz konusu proje duraklatılacak. Sizi temin ederim istesek bunu yapabiliriz” şeklinde konuştu. Nord Stream 2, kısaca “Kuzey Akım 2″ Rusya’yı Almanya’ya bağlayan ve yapımı geçtiğimiz eylül ayında biten 10 milyarı geçen dolar değerindeki bir doğalgaz boru hattıdır. Bu hattın Almanya’ya yıllık 50 milyardan fazla metre küp doğalgaz taşıyacağı hesaplanıyor. Bu rakam Almanya’nın yıllık tükettiği doğalgazın yarısından fazla.
Biden’ın bu açıklaması üzerine Alman Şansölyesiyle Rusya’nın Ukrayna kuşatmasına destek vermediklerini söylemiş ancak “herhangi bir kuşatma karşısında Nord Stream 2’nin “durdurulacağı konusunda herhangi bir şey söylemedi. Kısaca basın konferansında geleceğe yönelik herhangi bir projeden bahsetmedi. 
Almanya bu projeyi uzun bir süre siyasetin uzağında tutmaya çalıştı ancak Rusya’nın Ukrayna kapısına dayanması nedeniyle artık yapabilecekleri bir şey kalmadığı sonucuna ulaştı. Almanya tıpkı Fransa gibi Ukrayna’nın NATO’ya girmesi konusuna şüphe ile bakan bir ülke. 
Fransa ise dikkati üzerine çeken bir diğer Avrupa Birliği ülkesi. Geçtiğimiz hafta Kremlin’de Putin’le beş saatten fazla görüşen Macron yaptığı açıklamada Rus liderin kendisine “Ukrayna sorunu için başka çözümlere başvuracağını garantilediğini” söylemişti. Macron’un Ukrayna-Rusya krizinde arabuluculuk girişimleri Alman Başbakan Merkel’in yokluğunu doldurma düşüncesi ve 2 ay sonrasında gerçekleşecek olan seçimlere hazırlık isteği…
Bazı eleştirmenler konuya ilişkin Macron’un rekorunu yenilemesi gerektiğini belirterek bu şekilde devam etmesi gerektiğini belirtirken, kimi eleştirmenler ise Macron’un “Moskova’ya girişiyle Putin’in eline düşme riski olduğu” konusuna vurgu yapıyor ve olası tehlikeleri hatırlatıyor. Ayrıca birçok analist, olayı çözmeye çalışırken Macron’un NATO’yu kesinlikle yok saymaması gerektiğin belirtiyor.
Buradan da anlayacağınız üzere, Rusya-Ukrayna arası krizde kendi çıkarlarıyla hareket eden bu 2 ülke dikkatsiz hareket ederse kendilerini Batı müttefikleriyle karşı karşıya bulabilirler.
Bunların yanı sıra Fransa ve Almanya “Avrupa Birliği” demek öyle değil mi? Peki, bu iki ülke Avrupa Birliği’ne üye olmayan İngiltere ve Amerika’yla zıt kutuplar olursa bu diğer AB ülkelerini de sıkıntıya sokar mı? Avrupa Birliği üyeleri arasında herhangi bir problem çıkması bu durumda her an yaşanabilir ve atılan tüm adımlar üyeleri zan altında bırakabilir.
Her şeyi zamanla göreceğiz.