Hafta içi Fransa'da gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu kesin sonuçlara göre Cumhuriyet Yürüyüşü Partisi'nin adayı Emmanuel Macron %58,2 oy oranıyla kazandı. Ulusal Birlik Partisi lideri Marine Le Pen'in oy oranının ise %42 olduğu bildirildi. Böylece Macron, ikinci kez bu göreve seçilen üçüncü cumhurbaşkanı oldu. 
Paris'teki Champ-de-Mars Meydanı'nda konuşmasını yapan Macron, seçmenlerine teşekkür ederek "Çoğunuz bir beş yıl daha bana güvenmeyi seçtiniz. Size ne borçlu olduğumu biliyorum. Birçok yurttaşım beni desteklemek için değil, aşırı sağı engellemek için bana oy verdi." Şeklinde duygularını ifade etti.
Anketlere göre 14 milyondan fazla oy alan ve aşırı sağ olarak nitelendirilen Ulusal Birlik Partisi'nin lideri Marine Le Pen ise açıklamasında sonucu "zafer" olarak değerlendirdi ve "Ülkenin üzerinde büyük bir özgürlük rüzgârı yükselebilirdi. Seçimler aksini belirledi. Bu gecenin sonucu kendi içinde büyük bir zafer " şeklinde konuştu.
İkinci kez seçilen Macron, ekonomi, iklim, Avrupa Birliği siyaseti ve enerji gibi birçok konuda halkın her kesiminden oy toplamaya yönelik bir siyaset izledi. Avrupa'daki yeşil enerji hareketini destekleyen Macron, ekonominin karbonsuzlaşması ve nükleer enerjinin daha aktif kullanılmasını enerji politikasının temeline getirdi. Fransa'daki milliyetçi ve göçmen karşıtı kitlenin de desteğini almak için sınırların güçlenmesi, göçmenleri kontrol edilmesi ve İslamofobi ile mücadele gibi birçok politik konuya seçim kampanyasında yer veren Macron, Avrupa Birliği siyasetinde de hızını kesmedi. Bunların yanı sıra Macron, Avrupa Birliği'nin güvenlik ve savunma alanlarında bağımsız hareket etmesi ayrıca pro-aktif bir dış politika izlemesi gerektiği yönündeki görüşlerini özellikle vurguladı.
Öte yandan belirtmesi gereken bir konu da, ülke içerisindeki pahalılık ve göçmen karşıtlığı gibi önemli birçok konuda halkın Macron'un politikalarını eleştirmesinin Le Pen'in popülaritesinin artmasına zemin hazırladığı şeklinde bir değerlendirme yapıldı.
Marine Le Pen ise küreselleşme, Avrupa Birliği ve göçmen karşıtı politikalarıyla seçmen tabanını büyüttü. Le Pen seçim kampanyasında milliyetçiler, göçmen karşıtları ve işçi sınıfı arasında hem popülaritesini artırdı hem de büyük bir ivme kazandı. Le Pen, sosyal yardımlarda Fransa vatandaşlarına öncelik tanımak, göçmenlere yönelik baskı politikalarını hayata geçirmek ve işçi sınıfının vergi yükünü kaldırmak gibi birçok konuda seçim vaatleri oluşturdu. Ayrıca Le Pen, Fransa vatandaşlarının refahını düşürmesi ve göçmen taraftarı bir politika izlemesi sebepleriyle Avrupa Birliği’ni sürekli eleştirdi. 
Peki neden önemli?
Avrupa Birliği'nin Almanya ile birlikte “iki motor ülkesinden biri" olarak değerlendirilen Fransa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki daimî beş koltuktan birine sahip ve Avrupa Birliği'nin nükleer güce sahip tek ülkesi. Bu nedenlerle dünya siyasetinin temel aktörü olarak beliritlen Fransa'daki cumhurbaşkanlığı seçimi, "Aşırı sağ ile neoliberalizmin yarışı" olarak nitelendiriliyordu.   
Seçimden önce yapılan anketlerde, göçmen ve ekonomi politikalarının seçmenin oy verme davranışlarını fazlasıyla etkileyen faktörler olarak belirlendi. Seçimde iki adayı da destek vermeyen geniş bir kitle ülke çapında birçok eylem gerçekleştirdi. Özellikle, Sorbonne Üniversitesi’nde yapılan ve "işgal girişimi" olarak adlandırılan eylemde Macron'un neoliberal politikalarıyla Le Pen'in aşırı sağ siyaseti arasında seçim yapmak zorunda kalmalarını konusunu eleştiren seçmenler, Fransa'da alternatif olacak bir siyaset isteğinde bulundular. Macron seçimden lider olarak çıkan taraf olsa bile ikinci döneminde neoliberal reformları eleştiren, göçmen karşıtlığı söylemlerini reddeden ve yeşil siyasete sempati duyan geniş seçmen kitlesini göz ardı edemeyeceği çok ortada.