Wall Street Journal’ın konuk köşe yazarlarının arasında geçtiğimiz günlerde Amerika Başkanı Joe Biden vardı. Biden’ın, Amerika’nın enflasyon problemini vurgu yapan, “Enflasyonla Mücadele Planım’’ başlıklı yazısını okudum. Ben de sizlere şimdi Biden’ın ifadesiyle bu planı üç aşamasıyla alıntılamak istiyorum:
“İlk olarak, Federal Rezerv enflasyonu kontrol etme konusunda birincil sorumluluğa sahiptir. Benden önce görev yapan Başkan, Fed’i küçük düşürdü ve ondan da geçmiş başkanlar yüksek enflasyon dönemlerinde kararlarını uygunsuz bir şekilde etkilemeye çalıştılar. Bunu yapmayacağım. Bu kurumu yönetmesi için her iki partiden de yüksek nitelikli kişileri atadım. Enflasyonla mücadelenin şu anda en büyük ekonomik sorunumuz olduğu konusundaki değerlendirmelerine katılıyorum.
İkincisi, bu ekonomik belirsizlik anında ailelerin işlerini daha kolay hale getirmek ve zaman içinde ekonomimizin üretken kapasitesini artırmak için adım atmamız gerekiyor. Rus petrolü, gaz ve rafineri kapasitesi piyasada olmadığı için pompanın fiyatı büyük ölçüde yükseldi. Putin’i yaptıklarından dolayı cezalandırmaya yönelik küresel çabamızdan vazgeçemeyiz ve Amerikalı tüketiciler için savaşın etkilerini azaltmalıyız. Bu yüzden tarihteki en büyük petrol rezervi salımına öncülük ettim. Kongre, bu konuda önerdiğim temiz enerji vergi kredilerini ve yatırımları geçirerek yardımcı olabilir. Amerika’nın en büyük kamu hizmeti şirketlerinin CEO’ları bu yılın başlarında bana ‘planımın ortalama bir ailenin yıllık elektrik faturalarını 500 dolar azaltacağını ve otokratlar tarafından üretilen enerjiden başka enerjilere geçişimizi hızlandıracağını’ söyledi.
Ayrıca, bozuk tedarik zincirlerini onararak, altyapıyı geliştirerek ve yabancı deniz yolu taşımacılığı şirketlerinin ürünleri taşımak için talep ettiği fahiş ücretleri ortadan kaldırarak günlük malların maliyetini azaltabiliriz. Konut Arzı Eylem Planım, önümüzdeki beş yıl içinde bir milyondan fazla ünite inşa ederek konut açığını kapatarak konutları daha ekonomik hâle getirecek. Medicare’e ilaç şirketleriyle pazarlık yapma gücü vererek ve insülin maliyetini sınırlayarak reçeteli ilaçların fiyatını azaltabiliriz. Ve ebeveynlerin işe geri dönmelerine yardımcı olmak için çocuk ve yaşlı bakımının maliyetini düşürebiliriz. Bu zorlu dönemde çalışan ailelere yardım etmek için kendi başıma elimden geleni yaptım – ve yapabildiğim kadarıyla maliyetleri düşürmek için hareket etmeye devam edeceğim – ama şimdi Kongre’nin de harekete geçmesi gerekiyor.
Üçüncüsü, fiyattaki mevcut baskıyı hafifletmek adına federal açığı azaltmayı sürdürmeliyiz. Geçtiğimiz günlerde partizan olmayan Kongre Bütçe Ofisi, açığın bu yıl 1.7 trilyon dolar düşeceğini öngördü – bu, tarihteki en büyük düşüş. Bu açığın, Pandemi öncesi seviyelerden daha düşük kalmasına ve Amerikan Kurtarma Planı geçmeden önce bu yıl için öngörülen CBO’dan daha düşük bir pay olarak kalmasına neden olacak. Bu açık kapama önceden belirlenmiş değildi. Acil durum programlarını sorumlu bir şekilde sonlandırmanın yanı sıra, ekonomik politikalarım hızlı bir toparlanmayı desteklediğinden, düşüşün yaklaşık yarısı gelirdeki artıştan kaynaklanıyor.”
Biden ele aldığı yazısına şu sözlerle son veriyor:
 
“Bugün yaptığımız ekonomik politika seçimleri, tüm Amerikalıların yararına olan sürdürülebilir bir toparlanmanın mümkün olup olmadığını belirleyecektir. Amerikan halkı için gerçek çözümler sunan açık ve dürüst bir tartışma yapmaya istekli olan herkesle – Demokrat, Cumhuriyetçi veya bağımsız – çalışacağım. Planın kendisi, şu an enflasyonla mücadele eden ülkemizde kullanılabilir ve bize uygun modifiye edilebilir. Fakat burada dikkat çekilmesi gereken daha başka bir konu daha olduğuna inanıyorum.”
Biden’da “ben’’ değil “biz’’ algısı var.  Biden “Ekonomiyi tek başıma düzelteceğim” demiyor, “Bir planım var ve bunu beraber yapacağız” diyor. Merkez Bankası (Fed’i) işini bilenler yönetiyor ve ben müdahale etmeyeceğim, önceki başkanlar gibi yapmayacağım. Planım bu ve Amerika’nın enflasyonla mücadelesinde Demokrat veya Cumhuriyetçi fark etmez, ben herkesle çalışmaya hazırım” diyor.
Yani Biden, Doğan Cüceloğlu’nun hayattayken hep belirttiği “ekip algısını” içselleştirmiş olacak ki, sorunu “ben düzelteceğim ”den ziyade, “biz düzelteceğiz” mesajını sık kullanıyor.
İşte ülkemizin çıkaracağı ders de asıl bu!