Kıymetli vatandaşlarımız:
Karadeniz’in belkemiği fındıktır. Ancak bugün fındık üreticisi alın terinin karşılığını alamıyor. Yıl boyunca tarlasına, bahçesine emek veren üretici; sezon sonunda borcunu ödeyemiyor, çocuğunun okul masrafını karşılayamıyor. Çünkü iktidar, fındığı yabancıya, üreticiyi yalnızlığa teslim etmiş durumda.

Fındık dalda kalırken üretici darda ise bu bir tarım politikası değil, bir adaletsizliktir! Bizim kavgamız; toprağını terk eden değil, toprağında yaşayan, kazanan üretici içindir!
"OKUL MASRAFLARINI DEVLET KARŞILASIN"

Bugün ülkemizde velilerimizin en büyük endişelerden biri, bir çocuğu okula başlatmanın maliyetidir. Aileler kırtasiye listelerine, okul servis ücretlerine, kıyafet giderlerine yetişemiyor.
Anayasa’da "eğitim ücretsizdir" yazıyor ama veliler her yıl okulun ilk gününde borç batağına düşüyor.
Devletin asli görevi; eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak, her çocuğun eşit koşullarda geleceğe hazırlanmasını temin etmektir. Ama ne yazık ki bugün eğitim, parası olanın hakkı haline gelmiş durumda
"GENÇ"
Bu ülkede genç olmak; işsiz kalmak, umutsuz kalmak, yurt dışında hayal kurmak demek.
Diplomasıyla işsiz gezen milyonlarca gencimiz bugün bu düzenin mağdurudur. Gençliğini yurt dışında arayan bir ülke, kendi geleceğinden vazgeçmiş demektir.
Biz, gençlerimizle beraber bu torpil sistemine karşı mücadele ediyoruz.
Gençliğe umut olmak, ülkeye umut olmaktır. Ve biz bu umudu hep birlikte yeniden yeşerteceğiz!
"EMEKLİ CAN ÇEKİŞİYOR"

Bir ömür çalışmış, bu ülkeye alın teriyle hizmet etmiş emekli vatandaşlarımız bugün en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor.
Marketin yolunu unutan, eczaneye gidecek parayı hesaplayan, torununa harçlık veremediği için mahcup olan bir emekli profili, bu ülkenin ayıbıdır!
Saraylarda sefahat sürülürken, emekliye “kemer sık” demek ne vicdanla ne de sosyal devlet anlayışıyla bağdaşır!
Biz emeklinin sadece hayatta kalmasını değil, insanca yaşamasını savunuyoruz. Bu çığlık duyulmalı, duyulmadığı yerde tarih muhataplarından hesap sorar!
"ASGARİ ÜCRETLİ MAĞDUR EDİLİYOR"
Her sabah kalkıp marketteki etiketlere yeniden bakan milyonlarca asgari ücretli var bu ülkede…
Çünkü maaşları her gün eriyor, çünkü hak ettikleri yaşam koşullarına bir türlü kavuşamıyorlar.
TÜİK'in makyajlı enflasyon rakamlarıyla asgari ücretlilerin geçim mücadelesi gizlenmeye çalışılıyor. Ama sofraya oturulduğunda gerçek açlık inkâr edilemiyor.
Bu mağduriyet bir hata değil, bilinçli bir tercihtir. Düşük ücret politikası bu sistemin sonucudur.
Asgari ücretliye hakkını vermek bir lütuf değil, devletin asli görevidir!
Biz bu hakkın takipçisiyiz. Asgari ücretliyi sömüren değil, onu onurlandıran bir düzeni savunuyoruz!
6. PANKART: "ENFLASYON ÇILDIRTIYOR"
Türkiye’de artık sadece fiyatlar değil, halkın aklı da ekonominin bu hali karşısında çıldırma noktasına geldi!
Dün aldığı ürünü bugün aynı fiyata alamayan milyonlarca insan var. Çocuğuna süt almakta zorlanan, ekmek kuyruğuna giren vatandaşlarımız var.
Ama ne yazık ki iktidar hâlâ pembe tablolarla halkı oyalamaya çalışıyor. Gerçek enflasyon, mutfakta; pazarda, çarşıda!
Bu sistem, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapıyor. Biz bu dengesizliğe “dur” diyoruz! Bu halk bu kadar ağır yükü taşıyamaz, bu düzen artık değişmek zorunda!
7. PANKART: "ADALET YOKSA HUZUR DA YOK!"
Değerli vatandaşlarımız
Maalesef ki bu ülkede artık adalet terazisi şaşmış durumda.
Bir yanda üç kuruş borcunu ödeyemedi diye cezaevine giren yurttaşlar,
diğer yanda milyonları dolandırıp elini kolunu sallayanlar…
Bir yanda mülakatta elenen liyakat sahibi gençler,
diğer yanda sahte diplomalar ve evraklarla makam sahibi olanlar…
Kıymetli arkadaşlar adalet olmadan ekonomi düzelmez, toplum huzur bulmaz!
O yüzden adalet talebimiz sadece hukuk için değil;
ekmek için, iş için, fırsat eşitliği için, insan onuru için!
Biz bu memlekette adaletin sadece güçlüler için değil, herkes için işlediği bir düzenin mücadelesini veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, kıymetli vatandaşlarımız,
Bugün burada yalnızca birkaç pankart açmadık.
Bugün, bu toprakların gerçeğini, halkın sessiz çığlığını, görmezden gelinen milyonların feryadını dile getirdik.
Çünkü bu ülkede ekonomi artık bir rakam değil;
sofrasına ekmek koyamayan annenin çaresizliği,
ay sonunu getiremeyen emeklinin haykırışı,
geleceğini valizine koyup yurt dışında arayan gencin isyanıhaline gelmiştir.
"Fındık dalda, üretici darda" dedik, çünkü bu topraklarda üretmek artık ceza gibi.
Çiftçi kazanamıyor, borç batağında yüzüyor.
Ama o fındık, başkalarının kasasını dolduruyor!
Bu sistem çiftçiyi değil, aracıyı zengin ediyor!
"Okul masraflarını devlet karşılasın" dedik.
Çünkü eğitim anayasal bir hak ama gerçekte sınıfsal bir ayrıcalığa dönüşmüş durumda.
Çocuğuna defter alamayan, forma yetiştiremeyen, servis ücreti ödeyemeyen aileler; bu adaletsizliğin utancını taşıyor.
"Genç" pankartını taşıyan bizler, aslında bu ülkenin geleceğini taşıyoruz.
Ama bugünün düzeni, gençliğe sadece işsizlik, güvencesizlik ve umutsuzluk veriyor.
Bu düzen gençliği yok sayıyor, biz ise gençliği merkeze alıyoruz!
"Emekli can çekişiyor, emekli mağdur ediliyor"
Çünkü milyonlarca emekli, bu ülkede hayatta kalmaya çalışıyor.
TÜİK’in sahte rakamlarıyla açlık sınırının altında maaşlara mahkûm ediliyorlar.
İktidar her gün "büyüyoruz" diyor ama büyüyen sadece yoksulluk, büyüyen sadece adaletsizlik!
"Asgari ücretli can çekişiyor, asgari ücretli mağdur ediliyor" diye haykırdık.
Çünkü sabahın köründe işe gidip akşama kadar alın teri döken bir emekçiye reva görülen bu ücret değil, bu çiledir!
İktidar enflasyon rakamlarını makyajlayarak, milyonlarca asgari ücretlinin açlık sınırında yaşamasını görmezden geliyor.
Biz bu ülkenin asgari ücretlilerini sadece seçim dönemlerinde hatırlayanlardan değil, her zaman yanında duranlardan olacağız!
Adalet diye haykırdık
Çünkü adaletin olmadığı yerde toplumsal çürüme olur. Makamlara, kişilere göre değil herkes için adalet herkes için adil düzen. Sahte evraklarla dayısının babasının torpili ile bir yere gelenlerin saltanatı bitecek hak edenin hak ettiği yerde olacağı düzen gelecek.

Ve nihayet "Enflasyon çıldırtıyor"
Evet, çıldırtıyor!
Çünkü maaşlar erirken, zamlar katlanıyor.
Bir sabah uyanıyorsunuz; ekmek, süt, yağ üç katına çıkmış.
Ama iktidar hâlâ halkın gözünün içine baka baka "enflasyonu düşürüyoruz" diyor!
Değerli dostlar,
Bu ülkede yoksulluk sıradanlaştı.
Yoksulluk bir kader gibi kabullendirilmeye çalışılıyor.
Ama biz bu kaderi kabul etmiyoruz!
Bugün burada sadece bir ekonomik krizi değil aynı zamanda adaletsizliği, kayırmacılığı ve ahlaki çöküşü protesto ediyoruz!
Bu ülkede bir avuç ayrıcalıklı için hazırlanan bütçeler varken milyonlarca emekli, işçi, çiftçi ve genç görmezden geliniyor.
Bu düzen adil değildir.
Bu düzen halkın düzeni değildir!
Bu düzen değişmelidir, değişecektir!
Çünkü biz adaleti savunuyoruz.
Biz bu ülkenin kaynaklarının birkaç kişiye değil, 85 milyona adil dağıtılmasını savunuyoruz.
Emeğiyle geçinenlerin, alın teriyle yaşayanların, çocuğuna bir öğün fazla yedirebilmek için geceleri uyuyamayan annelerin, babaların tarafındayız.
Ve buradan ilan ediyoruz:
Biz susmayacağız!
Biz geri durmayacağız! Birileri gibi kamera karşısında yok sorun yok, yok herkes mutlu yok öyle böyle demeyeceğiz.
Bu düzeni halkla birlikte değiştireceğiz!
Yoksulluğun kader, adaletsizliğin kural, kayırmacılığın norm olduğu bu yapıya karşı,
biz hakikati, vicdanı ve halkı savunacağız!
Hepinize teşekkür ediyor, dayanışma ile selamlıyorum.





