Bordo-Mavililerin en iyi oyuncularından biri olan Mehmet Ekici’nin fotoğraf çekimleri Trabzon’un Boztepe yamacında iki teras üzerine 1349-1390 yılları arasında kurulan Kızlar Manastırı’nda yapıldı.

Manastırın devam eden restore çalışmaları nedeniyle kısıtlı bölümlerinde çekim yapılabilirken Alaattin Kazancı’nın objektifinden güzel kareler ortaya çıktı. Serdal Şahin’in gerçekleştirdiği röportajdan bazı satır başları şöyle:

Hayatın biraz tesadüflerle dolu. Çocukken hayranı olduğun Mehmet Scholl sonrasında antrenörlüğünü yaptı. İlk profesyonel maçında golle tanıştın. Werder Bremen’deki ilk golünü bir önceki takımın Nümberg’e attın. Altyapıda birlikte oynadığın Deniz’le burada takım arkadaşı oldun. Ersun hoca seni Fenerbahçe’ye istedi ama Trabzonspor’da çalışma fırsatı buldun. Tesadüflere inanır mısın?

Hayat tesadüflerle dolu tabi. Ama şuna inanıyorum ki bu bir şeyi çok istemekle alakalı. Ben futbolcu olmayı çok ama çok istemiştim. Öyleki okul eğitimi sırasında herkes birşeyler olmak istiyordu, ben ise kendime hiçbir mesleği seçmedim. Sadece futbolcu olmak istiyordum. Futbolcu olmasaydın ne olurdun diye sorsanız bunun cevabını ben de bilmiyorum. Tesadüfler hayatın içinde hep var. Ben futbolcu olmak istedikçe onlar da karşıma çıktı diyebilirim.

Trabzonspor’daki ortamı nasıl buldun?

İyi bir takımdan ziyade iyi karakterli oyuncularla bir arada olmaktan dolayı çok mutluyum. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, şuan takım içerisindeki arkadaşlarımın hepsi iyi insanlar. İyi insan olmalarının yanında iyi de oyuncular. Güzel bir takımımız var. İyi oyunculara sahibiz. İnşallah sonuçsal anlamda da iyi olacağız.

Cardozo, Bosingwa, Constant gibi oyuncularla oynamak nasıl?

Çok yetenekli ve çok tecrübeliler. Ligleri iyi biliyorlar. Özer Hurmacı özellikle Türkiye’yi iyi biliyor. Onlardan birşeyler öğrenmeye çalışıyorum. Herkesin farklı yetenekleri var. Böyle isimlerle birlikte oynamak benim adıma çok güzel.

Gelmeden önce nasıl bir oyuncu kadrosunun içerisinde yer alacağın konusunda bir fikrin ya da endişen var mıydı?


Her şeyden önce Trabzonspor Türkiye’nen büyük kulüplerinden biri. Tarihi başarılarla dolu. Her zaman başarıyı kovalayan bir camia. Böyle bir kulüpte kötü bir kadronun olamayacağını tahmin ediyordum. İçim bu yönde rahattı. Geldiğimde de haklı olduğumu gördüm.

İlk kez Almanya dışında futbol oynuyorsun. Türkiye ligi beklediğin düzeyde mi?

Avrupa’da futbol taktik ağırlıklı bir anlayışla oynanıyor. Sabır çok ön planda tutuluyor. Türkiye’de ise mücadele ve markaja dayalı bir oyun anlayışı var.

Sabır demişken, Trabzonspor taraftarı da sabırsız ve bir an önce sonuca gitmeyi arzulayan bir yapısı var. Bu durum takımı olumsuz etkiliyor mu?

Bugüne kadar oynadığımız maçlarda ben taraftarımızın bu yönünü hiç görmedim açıkcası. Her maç bizi desteklemek için tribündeydiler. Üst üste beraberlikler aldık, istediğimiz sonuçları alamadık ama buna rağmen desteklerini esirgemediler. Bu nedenle onlara buradan çok çok teşekkür ediyorum. İnşallah bu desteklerini hep sürdürürler.

Şehir seni nasıl karşıladı. Uyum sürecinde insanların sana yaklaşımını nasıl buldun?

Müthiş diyebilirim. Şehir bir kere çok güzel. Ben ilk kez bir liman ve deniz kentinde yaşıyorum. Yazlarımız Yozgat’ta geçti. Münih, Bremen ve Nümberg’de de deniz yok. Çok güzel bir duyguymuş. Evim de denizi görüyor. Her sabah uyandığında denizi görmek müthiş bir rahatlık veriyor. Havası farklı, kokusu farklı. Denize bakmak insana müthiş bir huzur veriyor. Beni dinlendiriyor.

Çocukluğun Türkiye - Almanya arasında mı geçti?


Türkiye’ye her yaz geliyorduk. Çocukluğumda yaz tatillerim hep Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesine bağlı Calapverli köyünde geçti. Halen her yıl ziyaret ederiz köyümüzü. Çayırlarda top oynamaya bayılırdım. En büyük eğlencemdi.

Özellikle Nümberg’de sana Mesut Özil diye sesleniyorlarmış. Bu doğru mu?

İlk zamanlar öyleydi. Ama ben hep farklı olduğumu dile getirdim. O Mesut Özil, ben Mehmet Ekici’yim. Birine benzetilmekten ziyade Mehmet Ekici olmak istiyorum. Kendim olmak istiyorum. Ben kişiliğimle, oyun tarzımla başka biriyim. Birine benzetilmekten çok hoşlanmıyorum açıkçası.