Geldiğimiz nokta itibarıyla bu tercihin yerinde bir karar olduğunu görüyorum.  
Göreve geldiği tarihten istifasını verdiği güne kadar kulübümüz yönetimini temsil eden Sayın Ahmet Ağaoğlu’na ve yönetimine, elde edilen 1 Türkiye Kupası, 2 Süper Kupa, 1 lig ikinciliği ve elbette 2021-2022 yılındaki gururla sahip olduğumuz 8. Şampiyonluğumuz için teşekkürlerimi sunuyorum. Tüm bu süre zarfında kendilerinin diyaloğa açık bir yaklaşımla ve içtenlikle fikir alışverişini sürdürdüklerini ifade etmek gerekir.


Sayın Başkan ve yönetim ekibi, bu süre zarfında Trabzonspor’umuzu marka değeri olarak üst seviyelere çıkartmış, bütün futbol paydaşları tarafından takdir edilmiştir. Bu özlenen tabloda büyük gayretleri bulunan Sayın Ahmet Ağaoğlu’na ve yönetim kuruluna tekrar teşekkür ediyorum.
Mevcut yönetimimizden As Başkan Sayın Ertuğrul Doğan’ın Kulüp Başkanlığı adaylığını, kendisinin güncel ve detaylı bilgiye sahip olması dolayısıyla son derece değerli buluyorum. Ayrıca yıllar sonra şampiyonluğun gelmesini ve kulüp marka değerinin güçlenmesini sağlayan yönetim ekibinden bir isim olarak Sayın Ertuğrul Doğan’ın deneyiminin, devamlılık açısından büyük katkı sunacağını düşünüyorum.
Bugün itibarıyla başka bir başkan adayının olmaması, camiamızın da Sayın Ertuğrul Doğan’ı desteklediğini gösteren önemli bir gelişmedir. Kulüp yönetiminin bir devamlılık içerisinde mevcut yönetimin takviyesiyle yol almasının, başarının tesisi adına değerli olduğunu düşünüyorum. Bizler, her zaman olduğu gibi bundan sonra da Trabzonspor’un geleceği için desteklerimizi esirgemeyeceğiz.
Ancak bu düşüncelerle birlikte karşı karşıya olunan sorunların çok yönlü değerlendirilmesi ve çözüme kavuşturulması için Divan Başkanımız Sayın Ali Sürmen’in ve Denetleme Kurulu Başkanımız Sayın Mahmut Ören’in yaptığı kamuoyu bilgilendirmelerinin her noktasına katıldığımı ifade etmek isterim. Bu açıklamaların iyi anlaşılması, gerekli ve zaruridir. Sıralanan önerilerin, gelecek olan yeni yönetim tarafından dikkate alınmasında ve kalıcı olarak uygulanmasında büyük fayda görüyorum.
Sayın başkanların görüş ve önerilerine ilave olarak, yeni gelecek yönetime Tüzük gereği bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum:
Geçmişte, benzeri zorlu bir dönemde kulübümüzü toparlayıp ekonomik dengesini sağlayan, bağımsız bir yapı haline getiren bir yönetim kurulunun Asbaşkanı olarak “esas faaliyetler” ve yönetici para katkısını asgariye indirmek hatta sıfırlamak konusuna dikkat çekmek istiyorum. Zira o süreçte “esas faaliyetlerimizi ve yönetici para katkısının minimize edilmesini” ana prensip olarak belirlemiş ve yol haritamızı buna göre kurgulayarak başarıya ulaşmıştık.
• Esas faaliyetlerimizi oluşturanlardan birisi saha performansı, diğeri ise kulüp performansıdır. Bu iki başlıkta alınacak olan önlemler, aslında bizim esas faaliyetlerimizi ifade etmektedir.
• Saha performansındaki yol haritası, belli bir yüzdede olmak şartıyla öze dönüş, (Kendi oyuncusunu yetiştiren bir alt yapı ve kendi oyuncusu olabilecek genç oyuncuları tespit etmek) kulüp performansında ise ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda performansı üst seviyelere çıkartmak olmalıdır.
• Belirttiğim üzere Asbaşkanlık dönemimizde yöneticinin para desteğini en aza indirmek hatta sıfırlamak konusunda kulüp tarihinin en başarılı performansı yakalanmıştı. Bu konu, bundan sonraki yönetim politikalarında kendine öncelikli olarak yer bulmalıdır.
• Unutulmamalıdır ki bedeli her ne olursa olsun gereksiz veya bir hırs uğruna yapılan her transfer, takımın ruhunu olumsuz etkileyeceği gibi bedeli yöneticiler tarafından ödense bile bu bedelin nihayetinde kulüp kasasından çıkacağı aşikârdır. Bugün karşı karşıya kaldığımız sıkıntıların esas nedeni de budur. Her başkanımız, her yöneticimiz, “Trabzonspor’umuzun kimsenin cebine sığmayacağı” mesajını verip, gereğini yapmalıdır.
• Gelişen futbol endüstrisinde rekabetçi olunmalı, kimliğimizi asla kaybetmeden yatırımcısını ve taraftarını her zaman mutlu eden bir yapı tesis edilmelidir.
• Yine hızla gelişen futbol endüstrisi içerisinde oluşacak kaynakları tespit edebilme ve kullanma konusunda doğru danışmanlık hizmetleri alınmalı ve bilimsel çerçevede hareket edilmelidir.
• Saha tarafında teknik direktörlerin futbolcu alımları hakkındaki görüşleri elbette önemlidir ama yüzde 100 etkili ve etkin olmamalıdır. Trabzonspor yönetimi, ‘bu konuda her zaman başarılı olmuş geçmiş kuşağından’ yardım, destek ve danışmalıklar alarak salt teknik direktörüne göre değil, Trabzonspor’un futbol kimliğine göre takım oluşturmalıdır.
• Görüldüğü üzere teknik direktör istifa ettiğinde, yeni gelen teknik direktöre takım yabancı kalabilmektedir.
• Kulüp yönetimi, danışmanlarla birlikte kulüp oyuncularını belirleyip, büyük oranda kendi takımını oluşturmalıdır.
• Ve yine unutulmamalıdır ki, Trabzonspor’un nasıl alt yapıdan kendi oyuncusunu yetiştirme gibi bir kabiliyeti varsa aynı şekilde kendi teknik direktörünü ve kendi yöneticisini yetiştirme kabiliyetini geliştirmeli ve sürdürebilir hale getirmelidir. Zira rekabet ettiğimiz rakiplerimiz, gelecekte hem kendi kulüplerine hem de Türk futboluna hizmet edecek kaliteli teknik adamlar yetiştirmek üzere çalışmalarını sürdürmektedir.
Görüşlerimi, yeni yönetime katkı ve kolaylık sağlaması amacıyla paylaştığımı özellikle vurgulamak isterim. Bu vesileyle, yapılacak olan seçimlerin camiamıza hayırlı olmasını diler, yeni yönetime başarılar dilerim.
Saygılarımla,
Erol Tuna
Trabzonspor İstişare Kurulu Başkanı