Kadına saygı, değerlerimizin, gelenek göreneklerimizin, tarihimizin, sosyal hayatımızın tabii bir sonucudur. Türk tarihinde kadın daima etkin ve önemli rol üstlenmiştir. Kurtuluş Savaşı’nda vatanın bağımsızlığı için cesurca cepheden cepheye koşan Türk kadını, Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra toplumsal hayatın her alanında yerini almıştır.

       Toplumun en önemli yapı taşı olan, hayatımızın her anını daha özel kılarak güzelleştiren kadınlarımızın özellikle işgücüne katılım oranlarını arttırmalıyız. Onların eğitimlerinin önündeki engellerin kaldırılması, mesleki bilgi ve beceriye sahip olmaları ile ekonomik özgürlüğe kavuşmaları, ekonomideki yerlerinin güçlendirilmesi, kadın girişimcilerimizin teşvik edilmesi, daima temel önceliğimiz olmalıdır.

       Siyaset, ekonomi ve eğitim başta olmak üzere toplum hayatının hemen her alanında kadını dışlayan bir anlayışın benimsenmesi, kuşkusuz sadece kadınlar için değil, bütün toplum için büyük eksikliktir. Kadına yönelik şiddet ve baskı, tüm dünyada önemli bir sorundur. Kadınların uğradığı her haksızlıkta, adaletsizlikte ve ayrımcılıkta onların yanında yer almak vicdanını yitirmemiş herkesin görevidir. Söz konusu anlayışın ve kadınlarımızın cinsiyetleri sebebiyle maruz kaldığı her türlü ayrımcılığın karşısında olmak ve onlara her zaman en büyük desteği vermek sadece üstlendiğimiz kamu görevinin bir sorumluluğu değil, insan olmanın bir gereğidir.

Bu duygu ve düşüncelerle yaşamımızın her anında varlıklarıyla onurlandığımız, eğiten, yetiştiren, yüreklerindeki sevgi ve şefkati karşılıksız veren; ailenin ve toplumun temel taşı annelerimizin, şehit ve gazilerimizin eş ve annelerinin, üreten, emek veren,  dünyayı sevgi ile dolduran tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.