,
Toplantıya DKİB Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, DKİB Fındık Komite Başkanı Mehmet Cirav, DKİB Fındık ve Mamulleri Sektör Komite Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk ve yönetim kurulu üyeleri katıldı. DKİB Başkan Yardımcısı Gürdoğan, toplantıda önemli açıklamalarda bulundu. Gürdoğan, yaptığı açıklamada “Fındığın en çok ihraç edildiği il Trabzon. Fındığı az konuşuyoruz daha fazla konuşmalıyız.  Burada yerleşik olup, ihracatını Trabzon dışında yapan,  sektörü Trabzon dışında temsil etmek isteyenlere bunun cevap olacağını düşünüyoruz.” dedi. 
ef03e65a-54c1-45da-add7-b25797299eb8

 “GELİR DESTEĞİ DEĞİL,
 ÜRETİME DESTEK VERİLMELİ”
DKİB Fındık Komite Başkanı Mehmet Cirav,  toplantıda yaptığı açıklamada önemli konulara vurgu yaptı. Cirav, konuşmasında üretime destek verilmesi gerektiğine dikkat çekerek “Her yıl taban fiyat açıklandığında bir takım serzenişler oluyor sağdan soldan. Öncelikle fındığın Trabzon, Giresun ve Ordu illerini aldığımızda bu 3 ilde fındık üretimi dekar başına oldukça düşük sayılabilecek düzeyde. Yani bu 70 kilo ile 150 kilo arasında değişen rakamlar. Bu rakamlar çerçevesinde fındığa bugün ki şartlarda verilecek hiçbir fiyat üreticiyi tatmin etmez; ama bunda tatmin olmayan üreticinin kabahati yok. Kabahat bu işin planlamasını yapan Tarım Bakanlığında. Bu saydığım alanlarda üretilebilecek fındığın ancak yüzde 30-40’ı üretilebiliyor. Biz defalarca ilgili bakanlıklarla görüştük. Öncelikle şunu söyledik: doğrudan gelir desteği değil, üretime destek verilmeli. Doğrudan üretime verilen destek kayda değer bir para olursa 500-600 kilo fındık üreten üretici bile daha fazla üretmek için bir çaba sarf eder. Şimdi bir tembellik oluştu. Dekar başına verilen bir para var, bu şartlarda o parada oldukça düşük bir rakam. Bu modelin değişmesi lazım. Bu diğer ürünler içinde geçerli. Bunun yapılması ve verimli çalışmamız lazım. Türkiye’nin fındık üretim potansiyeli 1 buçuk milyon ton. Ama bu tarım ürünüdür bu yıl olur ertesi yıl az olur. Ama az olduğunda 500-600 tona düşmez. ” şeklinde konuştu. 
c09f0466-b071-4947-b045-c9af244fbdab

“KALICI ÇÖZÜM ŞART”
Cirav, geçen yıl 100 küsur ton fındığın TMO’da kaldığına vurgu yaptı. Cirav,  “Verimliliği düşük tutmakla ne yapıyoruz? ABD’deki fındık bahçelerinin gelişmesini duyuyorsunuz. Şili’de aynı şekilde, Gürcistan, Azerbaycan, İtalya her yerde fındık üretimi artıyor; çünkü oradaki maliyet 1 dolar veya 1 dolar 25 sent belki, bizde 2 dolar. Devletin buna kalıcı çözüm bulması gerekir. 80 TL taban fiyat olmadı 100 TL taban fiyat vermekle bu iş çözülmez. Türkiye’nin sektörde söylediğinin olması lazım. Yıllardır uygulanan bu politika ile önümüzdeki yıllarda fındık işi devlete külfet olacaktır. Az üretim bile külfet olacak. Geçen yıl 100 küsur ton fındık TMO’da kaldı. Bu yıl fındık beklenen düzeyde değil, onlar değerlendirilecektir.  Biz geçmişten beri hep bu tezi savunduk. Üretime destek, kilo başına destek. Bu hepsi için geçerli. Doğrudan gelir desteği değil, kilo başına desteğin oluşmasını hep birlikte sağlamalıyız.” İfadelerini kullandı. 

“POLİTİKALAR 
ÜRETMEMİZ
 GEREKİYOR”
DKİB Fındık ve Mamulleri Sektör Komite Başkan Yardımcısı Sebahattin Arslantürk,  yaptığı açıklamada üretimde verime dikkat çekerek fındığın tek kurtuluşunun verim olduğunu söyledi. Devlet desteklerine değinen Arslantürk, geliri artırmak için altyapının sağlam olması gerektiğini söyledi. Arslantürk, açıklamasında “Bizim acilen alan bazlı verimliliği arttıracak politikalar üretmemiz gerekiyor. Bununla ilgili son yıllarda yapılan çalışmalar neticelerini verdi. Olabiliyor bu. Biz seyreltme ve budama ile verimi 2 katına 3 katına kadar arttırabiliyoruz. Ama onun yanında bir de yenileme çalışmalarını yaparak bunu 4- 5 katına kadar çıkarmamız mümkün. Türkiye’de 700 bin ton ortalama üretim yapılıyorsa buna 5 katına çıkarmanın mümkün olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim.” Cümlelerine yer verdi. 

“3 HANELİ BİR 
FİYAT BEKLİYORUZ”
Arslantürk, açıklamasında Eylül’de fındık fiyatında 3 haneli rakamlar beklediklerini belirterek şunları kaydetti: “Fındık 3 yıldır TMO aracılığıyla 3 dolar seviyesinde alınıyor. Serbest piyasada ona yakın seviyelerde. Sezonun belli bir süresinden sonra TMO’nun üzerine çıkan bir fiyat oluyor. Ama bu olmamalı. TMO veya benzeri bir kuruluş yerine uzun vadeli, sürdürülebilir fiyatı olmalı. Belli bir fiyatın üzerine çıkıldığı zaman müdahale edilebilen bir kurum şeklinde olmalı.  Fındığın merkez bankası olmalı. Bu yıl 700 bin tona ulaşmayacak rekolte bekliyoruz. Belki de Eylül’de TMO’nun fiyatının üzerine çıkılacak. 3 haneli fiyat bekliyoruz ileriye dönük.  10 yılda olan don hadiseleri var. 2024 yılı da 10 yıllık hadisenin olabileceği yıl. Geleceği de karanlık bir döneme doğru gidiyoruz. İklim değişikliğe bağlı olarak tarımın verimliliği de düştü. Bu yıl rekoltenin 700 bin tonların altına gerilemesinin ana nedeni iklim değişikliğine bağlı havaların aşırı yağışlı gitmesi oldu. 20 yıldır bahçelerde analiz yapıyorum. Bu yıl ki kadar boşun olduğu bir yıl görmedim. Bunun nedenini  yağışın aşırı olmasına bağladık. Son yıllarda zararlılar da artmaya başladı. Küllenme ve kokarca zararı aşı derece oldu. Devletin ve üreticinin alacağı önlemlerin iklime bağlı gelişmesi gerekiyor; ama en önemli olay üretimde verim. ”

“PAZARI KÖRELTMEMELİYİZ”
Üretimde verimin nasıl düzeltileceğine dikkat çeken Arslantürk, “Miras hukukunu tamamen yeniden yazacağız. Fındık üretici tanımını yeniden yapacağız. Belli miktarın altında üretim yapılacak alanlar belirleyeceğiz. Hem gerçek manada üretici, hem de dünya pazarıyla rekabet edebilen bir sektörü ortaya koymuş olacağız. Yoksa geleceğimiz her geçen gün daha karanlığa gidecek. Şu an üretici bu 3 doların karşılığı yüzde 80’ini gider olarak karşılıyor, bu da en az. Bazı arkadaşlarımız çıkmış bu fiyatla ihracatımızı arttıramayız diyor; ama üretici geçirebiliyor mu? Yüzde 80’inin gider olduğu bir ürünle alakalı sen nasıl dersin bu fiyat pahalı. Hiçbir teşvik modelinin sonuçları tarımsal ürünlerde başarılı olamamış. Doğrudan veririmi artıracak teşvikler varsa, o ürünün kaderini de değiştirebilirsiniz aksi takdirde bizle rekabet eden ülkelere her geçen gün daha fazla bir oran kaptırma durumu ile karşı karşıya kalırız. Bir noktadan sonra üretici elde ettiği geliri zarar hanesine yazmaya başlarsa o zaman o bahçeler ormanlaşacak. Bizim fındıkta beklentimiz en az 5 milyar dolarlık bir ihracat. En az bir milyar dolar da iç pazar.  6 milyar dolarlık bir hacmi olacak pazarı köreltmemeliyiz.  Ülkenin buna her alanda ihtiyacı var. Pandemi, Rusya- Ukrayna Savaşı, ekonomik süreç bize gösterdi ki tarım dünyada en önemli sektörlerden biri. Bizim fındık sektörü 2 buçuk milyar dolar seviyesinde bunu en az 6 milyar dolar seviyesine çıkarmamız gerekiyor.” diye konuştu. 

“FINDIKLA 
GEÇİNEN 
KİMSE YOK”
Fındık ihracatçısı Tahsin Büyükaydın ise şu şekilde konuştu: “herkesin fındığı var; ama kimse fındık ile geçinmiyor. Bu iş bitti, araziler bölündü. Herkesin iki dönüm,  3 dönüm yeri var. 100-150 kilo fındık oluyor. Miras hukukun yeniden düzenlenmesi lazım. Diğer türlü fındıkla geçinen kimse yok. Üretici yılda bir kez fındığın yanına gidiyor. Böyle fındık tarımı olmaz. 80 yıllık fındık ağacından bir şey beklenmez.  ”

Editör: Muharrem Altıntaş