Kurumun balıkçılık alanındaki faaliyetlerine ve Trabzon Et ve Süt Kurumu şubelerinin özelleştirilmesine de değinen Kaya, “Et ve Balık Kurumu’muz, ismi değiştirilerek Et ve Süt Kurumuna dönüştürüldü. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede biz balığı yok mu sayıyoruz, kurum olarak balıkla ilgili bir faaliyet yürütülmüyor mu” diye sordu. Kamu İktisadi Teşebbüsleri Üst Komisyon Toplantısı’nda bu hafta Et ve Süt Kurumu görüşüldü. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun ve yönetim kurulu üyelerinin hazır bulunduğu toplantıda Kaya, şunları söyledi: BALIKÇILIK GÖZ ARDI MI EDİLİYOR? “Bu pandemi koşulları gösterdi ki ucuz, sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşım bütün milletler için en önemli konulardan bir tanesidir. Bunun tedarikinde milletimize önemli katkılar sunan kurumumuz Et ve Süt Kurumu, Sayın Genel Müdürümüzün ifadesiyle "Et ve Balık Kurumundan Et ve Süt Kurumuna dönüştürüldü. Sayın Genel Müdürüm, burada ben şunu merak ediyorum. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede biz balığı yok mu sayıyoruz, kurum olarak balıkla ilgili bir faaliyet yürütülmüyor mu? Geçmişte bildiğimiz kadarıyla "Et ve Balık Kurumu" adı altında görev yaptığınız dönemlerde balıkçılık kurumun önemli bir çalışma alanıydı. Şu anda balık göz ardı mı ediliyor ve o alanla ilgili kurumunuzun bir çalışması var mı?" ET KOMBİNASI UMARIM SEL SULARI ALTINDA KALMAZ Akçaabat et kombinası inşaatını yerinde incelediğine değinen Kaya, “Et ve Süt Kurumu olarak kombinanın yapımını siz üstlenmişsiniz, teşekkür ediyoruz fakat yer seçimi konusunda çok ciddi bir talihsizliğin olduğunu komisyon üyesi arkadaşlarımın bilmesini istiyorum. Karadeniz Bölgesi deyince maalesef akla şiddetli yağışlar, heyelanlar, seller geliyor. Ben gittim baktım, tam da bir dere yatağının içinde, derenin taşkın alanı içerisinde bir et ve balık kurumu tesisi yapılıyor. Umut ediyorum ve diliyorum ki ilk selde, ilk yağışta orası sular altında kalmaz ve orada yapılan o güzel yatırım heba olmaz. Yakın bir geçmişte Giresun Dereli'de çok acı olaylar yaşadık. Bu heyelanlar ve seller, maalesef Karadeniz Bölgesi'nin kaderi hâline geldi. Kaderi hâline gelmesinde de yapılan bu tür ihmallerin ve hataların payı çok büyük. Gerekli tedbirleri almazsak, dere yataklarına bu tür yapıları yaparsak, felaketler maalesef kaçınılmaz oluyor” diye konuştu. DERE YATAĞINA KOMBİNA YAPMAK, DERS ALMADIĞIMIZIN KANITI “Görüyorum ki ders almamışız ve en somut örneği, Akçaabat'ta yapılmaya çalışılan kombina. Tam dere yatağının içinde, taşkın alanının içinde bir istinat duvarı yapılıyor. O istinat duvarının, tesisi o taşkın sularından kurtarabileceği görüşü hâkim ama ben ona katılmıyorum. Ben de mühendis kökenli bir insanım. Yerinde yaptığımız incelemede orada ilk selde büyük tahribatların yaşanabileceğini, can kayıplarının, mal kayıplarının olabileceğini öngördük. Bunu da sizlere burada aktarmayı bir görev sayıyorum.” TRABZON ET VE SÜT KURUMU ŞUBELERİ ÖZELLEŞTİRİLDİ “Fatih Mahallesi'nde ve Meydan'da Et ve Süt Kurumunun iki tane satış yeri vardı. Buralar bildiğimiz kadarıyla özelleştirildi. Şimdi özel işletmeci arkadaşlarımız orada satışları yapıyorlar. Muhtemelen Türkiye'nin birçok bölgesinde de bu ve benzeri yerler özelleştirilmiştir diye düşünüyorum. Bu özelleştirme sonrasında buralarda ucuz, kaliteli ve nitelikli et satışı, vatandaşın bu zor günlerde ucuza et yiyebilmesine olanak sağlayacak şekilde denetimler yapılıyor mu? Ürün kalite ve çeşitliliği anlamında ve fiyat anlamında denetimler yapılıyor mu?”