Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılan %50+1 sisteminin siyasi partileri yanlış yollara götürdüğünü savundu.

Erdoğan konuşmasında şunlara değindi:
"Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi hâlinde cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa… Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘en fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır." 

Açıklama üzerine "%50+1 sistemi" hafta boyunca hem siyasiler hem de gazeteciler ve uzmanlar tarafından tartışıldı. Sistemden ziyade, hükümetin "tekrar seçim sistemi değişikliğine gitmek istemesi" değerlendirildi. 
50+1 nedir? Bu sistem, 21 Ekim 2007 tarihindeki referandumla kabul edilen cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi yöntemiyle uygulanmaya başlandı. 10 Ağustos 2014'teki cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanan sistemle Erdoğan %51,79 oyla ilk turda cumhurbaşkanı seçildi. Özellikle Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin seçimlerinde uygulanan bu yöntem, başkan adayının seçmenin yarısının oyundan yüzde 1 fazlasını alarak çoğunluğu sağlaması kuralı olarak açıklanabilir. Başkanlık sisteminin çoğunluğu gerektirmesi nedeniyle uygulanıyor; %50+1’in sağlanamaması durumundaysa 15 gün sonra ikinci tur seçimi yapılıyor.  

Peki daha önce ne olmuştu? 
2018'de yapılan seçimlerde Cumhur İttifakı adayı Erdoğan %52,59 oy oranıyla çoğunluğu sağlayarak Cumhurbaşkanı olmuştu. 2023'teki genel seçimde ise Erdoğan %49,52 oy, rakibi Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ise %44,88 oy almış; seçim bu nedenle ikinci tura kalmıştı. İkinci turda Erdoğan %52,16 ile yeniden Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Konuyla ilgili siyasiler neler söyledi? 
CHP lideri Özgür Özel, parti olarak bu tartışmanın içinde olmayacaklarını belirterek "Erdoğan sen ne değiştireceksin bilmiyorum. Sistem mi ittifak mı? Ne değiştireceksen değiştir ama bizimle anayasa değiştiremeyeceksin" dedi.
İYİ Parti lideri Meral Akşener "Madem Sayın Erdoğan da 50+1 şartının dayattığı ittifak sisteminden bu kadar rahatsız; o zaman buradan bizzat kendisine sesleniyorum: Gelin, önümüzdeki seçimlere siz de AK Parti olarak İYİ Parti gibi tek başınıza girme cesaretini gösterin" diye konuştu.
HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç, "Bizim için 50+1 demek erkek+erkek demektir. Bu 40+1'e de inse erkek+erkek demektir. Demokratik bir sisteme ihtiyacımız var, Erdoğan'ın oyları düştüğü için Anayasa'da oynama meselesine ihtiyacımız yoktur" değerlendirmesinde bulundu. 
DEVA Partisi lideri Ali Babacan ise "Mevcut Anayasa’yı tanımayanların, uymayanların yeni anayasa laflarına itibar etmemiz mümkün değildir. Bizden bu konuda destek falan da beklemeyin" dedi.
Muhalefet partileri bir yanda bu konudaki açıklamalarını sürdürürken kamuoyu Cumhur İttifakı bileşeni MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin yorumunu bekliyordu. 
Konunun arka planında ise: %50+1'de değişiklik, geçen yıllarda da gündeme gelmiş; bu tartışmalarda da MHP'nin sistemin değiştirilmesini onaylamadığı vurgulanmıştı. MHP lideri Devlet Bahçeli, 2021'de Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu'nun başlattığı tartışmalarda da değişikliğe karşı çıkmıştı.
Bahçeli, dün ise partisinin grup toplantısında, Erdoğan'ın sisteme yönelik eleştirilerinin ittifaklar çerçevesinden değerlendirildiğinde doğru olduğunu vurgulayarak şunları vurguladı: 
"Fakat bu konuda bizim sözlerimiz yaptığımız açıklamalar, görüşler de bellidir ve değişmemiştir. Bu sistemin demokratik meşruiyet temeli %50+1'dir. Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhur'un bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz. MHP olarak dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz. Ancak Cumhur İttifakı olarak yeni sistemin doğasını zedelemeyecek onarımın uzlaşmayla yapılacağı inancındayım."
Peki süreç nasıl değerlendirildi? 
Gazeteci Murat Yetkin, Erdoğan'ın ittifaklara yönelik ifadelerinin Altılı Masa vurgusu içerse bile "Cumhur İttifakı'nın durumunun da pek farklı olmadığını" konusunda vurguda bulunuyor. Yetkin, birçok siyasi yorumcunun bu kararın "AKP' nin MHP'den kurtulmak istemesi nedeniyle değerlendirildiğini" söylemesine rağmen asıl nedenin bu olmayabileceğini belirtiyor ve bunu üç gerekçeyle açıklıyor: 
"Birincisi, koalisyon dönemlerinin artık son bulması olarak gerekçelendirilen %50+1 sisteminin ilk yol açtığı şey koalisyon dönemlerini mumla aratacak derecede pazarlıkların ortaya döküldüğü ittifaklar sistemi oldu.
İkincisi, seçim barajı %10’dan %7’ye düştü. Bu durum MHP’nin Meclis’e girmek için AK Parti’ye muhtaç olduğu yolundaki algı ve söylemi geçersiz kıldı. Ancak MHP’nin Cumhur Ortaklığı üzerinden özellikle yargı ile idare ve güvenlik bürokrasisinde mevziler kazandığı, ayrıca AK Parti’nin Kürt seçmen potansiyelini olumsuz etkilediği söylemi hâlâ geçerli.
Üçüncüsü ise, Erdoğan’ın anayasa değişikliği isterken en çok güvendiği dal olan Bahçeli’yi küstürmek istemeyeceği varsayımı." 
Değişiklik mümkün olabilir mi? 
Evet. Fakat değişiklik sadece Anayasa'da değişik yapılması ile mümkün. Kimi çevrelerce anayasa değişikliğinin bir uzantısı olarak değerlendirilen bu tartışmanın ne kadar devam edeceği ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin görüşmeleri ile belli olacak.