Akdeniz sahillerinin tur ve yat gemilerinin yanına bu yaz savaş gemileri eşlik ediyor. Bu gemilerin orada bulunmalarının sebebi tabi ki Türkiye ve Yunanistan arasındaki tartışma yaratan sular. Ağustos’un 12’sin de Türk ve Yunan firkateynleri arasında yaşanan sürtüşme, iki NATO müttefiki arasında 1996 yılında neredeyse savaşa yol açan karşılaşmadan bu yana NATO müttefiklerinin yüzleştiği en kötü çatışma. AB üyesi Yunanistan’a destek gösterilerine girişen Fransa, çok uzun sürmeden bir çift Rafale savaş uçağını Girit’e yerleştirmiş, Yunan donanması ile birlikte tatbikat yapmak için savaş gemisi konuşlandırmıştı. Bu tarz hamleler şayet itidalli davranılmaz ise olayın tahmin edilenden çok daha büyümesine yol açacaktır.


Bu yaşananların felaketin aşamaları olduğuna dair gösterge olduğuna işaret eden 3 unsur bulunmakta. Bunlardan biri bölgede enerji kaynaklarına olan alakanın sadece Türkiye ve Yunanistan olmadığı aynı zamanda Mısır, İsrail, Kıbrıs gibi ülkelerin de arkadan geliyor olması. Çünkü bu ülkeler enerji merkezlerine hakim olmayı, Rusya’nın dışında Avrupa pazarında isim yapma şansına sahip olmayı istemekte.


İkinci gösterge ise bölgede güç konusunda çatışma olan ülkelerin varlığı. Ülkelerin çıkar çatışmaları ağır basmakta. Örneğin geçen yıl Kıbrıs’ın ekonomik bölgelerinde Tük doğalgaz arama çalışmaları AB’den kınama ve sembolik yaptırımlara kadar yol açmıştı. Şimdi Türk gemileri yine Türk sularında ve sismik araştırmalar halinde. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkiler her an gerilmeye hazır vaziyette. İki ülke arasında yaşanan en son gerilimlerden biri de geçtiğimi yıl Kasım ayında Türkiye ile Libya’nın Birleşmiş Millet destekli Libya Birlik Hükümeti le yaptığı anlaşmadan dolayı olmuştur. Bu anlaşma Yunanistan’a oldukça büyük gelen bir deniz sınırı olduğunu iddia etmekte. Yunanistan’ın Mısırla anlaşma yapmak için sarf ettiği çabalar nedeniyle Almanya’nın Türkiye ve Yunanistan’ı yan yana getirme uğraşısı başarısızlıkla sonuçlandı Mısır ve Yunanistan arasında deniz sınırlarını çizme hususundaki anlaşma Libya ve Türkiye’ye ters düşmekte.


Üçüncü unsura bakıldığında birçok ülkenin komşuları ile olan gerilimleri. Suriye, Libya, Türkiye… Örneğin Libya’da Fransa ve Tükiye’nin ters düşmesi. Geçtiğimiz Haziran ayında Türk savaş gemilerinin, Fransız firkateyninin Libya Birlik Hükümeti’ne silah taşıdığı konusunda şüphe duyulan geminin incelemesini engellemiş ve Fransızlar da geri adım atmamıştı. Türkler Fransızların bu davranışını kınamış, Yunanistan ile sözde dostlarının kendilerine karşı birlik olduğunu savunmuştur. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ise çok gecikmeden olaya ağırlığını koymuştu. Çünkü her ne kadar bazı ülkeler örneğin İngiltere Türkiye ile çatışmaktan korkmuyor olsa da, Almanya gibi diğer ülkeler NATO müttefiki Türkiye’nin karşısında yer alamıyor. Tabi, burada Türkiye’nin göçmen olgusu konusunda yapabileceklerinden duydukları çekinceler de devreye girmekte.


Bu olay nasıl çözüme kavuşacak ya da ne yapılmalı da çözüme kavuşmalı? Birçok eleştirmen Yunanistan ile Türkiye’nin kendi haline bırakılması ve sadece izlenmesi gerektiği üzerine vurgu yapıyor.  Öyle ki Yunan medyası, Fransa hariç tüm AB ülkeleri ve Amerika hükümetinin kendilerine destek vermediğine dair fikir beyan etmekte ancak Türk medyası ise bunu tam tersini düşünmekte. Buradan da anlaşılıyor ki konuşarak anlaşma hususunda yeterli zemin hazırlanırsa dış müdahalelerin olayları daha da alevlendirmesinin önüne geçilebilir. Yunanistan, bir yandan ekonomik krizle bir yandan da tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ile baş etmeye çalışırken ek olarak Türkiye ile işleri yokuşa sürmek istemeyecektir. Masada çözülmeyen işi saha da çözmeye çalışma gibi riskli bir ortam yaratmaya çalışma çabaları söz konusu değil. Zaten Türkiye’yi düşman olarak gördükleri gibi bir düşünceleri bulunmamakta. İki ülkenin hükümetleri arası bir çatışma olarak lanse ediliyor. Bunlar da genelde aşırı sağ ve milliyetçi ideolojiler içeren kesimler tarafından lanse edilmekte yoksa bu gerilimin masada çözülmesi hem şart hem de mümkün.