Başkan Ahmet Ağaoğlu'nun da katıldığı toplantı koronaviür önlemleri altında yapıldı. Toplantıda Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen ve Başkan Ahmet Ağaoğlu açıklamalarda bulundu.

İlk olarak konuşan Divan Kurulu Başkanı Ali Sürmen'in açıklamaları şöyle;

Geçen yıl transfer politikası yeterince bize mutlu etmemiştir. Bu sezon transferlerin yabancı ağırlıklı olması, her daim öze dönüş isteyenleri üzerken, futbolcunun yerlisi yabancı olmaz diyenleri ise umutlandırmıştır. Biz divan kurulu olarak öncelikli olarak Trabzon’da ya da ülkemizde yetilen oyuncuların oynamasını savunmaktayız. Bundan yabancı oyuncuya karşı olduğumuz anlamı çıkarılmamalı, dengeler korunmalıdır. Yabancı futbolcu da yerli futbolcu da profesyoneldir. Futbolcuların takımda kalp kalmaması ekonomiye bağlıdır. Ancak gelen futbolcu size pazarlıkla gelir yetiştirdiğiniz futbolcu ise size hem itibar hem de para kazandırır. Fakat futbolcu yetiştirme projesi uzun ve sabır isteyen bir projedir. Bunun için taraftar sabırlı olmalıdır. Taraftar sabır göstermediğinde yönetimi bunalttığında yönetimler futbolcu geliştirmeyi rafa kaldırıp acele başarı için hazır futbolcuya yönelebilmektedir.
Genç oyuncuları ve onları savunan yöneticileri hakaret eden aşağılayan taraftarların kulüp menfaatlerine uymadığını söylemek istiyorum.

Trabzonspor’da istişare vazgeçilmezdir. Yönetimin bu sezon da istişare kanallarını en iyi şekilde kullanmasını beklemekteyiz.
2019 yılında çok güzel anılarımız kadar çok büyük üzüntülerimiz de oldu. Alınan başarılı sonuçlarla bu sefer tamam dediğimiz şampiyonluk elimizden alındı. Camiamızı sevmeyenler büyük bir yıkım ve kaos bekliyordu. Taraftarımızın oyuna gelmeden gösterdiği tavır ile süreçten çıkmıştır. Kulübümüz yeni sezona istenmeyen sonuçlarla girmesine rağmen beklenti büyüktür.
Günümüzün en büyük sorunu sosyal medya saldırganlığıdır. Yönetime yapılan hakaretler, aşağılamalar istemeseniz de kulübünüzü sevmeyenlere karalamak için gerçek dışı delil verebilmektedir. Bu nedenle Trabzonspor taraftarı sosyal medyada yazdıklarının sonuçlarını iyi düşünmelidir. Eleştiri her zaman olacaktır. Ancak dikkatli davranılmalıdır.
Trabzonspor’un için en büyük tehlikelerden biri de siyasi bakış açısıyla olayları değerlendirmektedir. Teknik kadro ve futbolcuların geliş gidişlerinde siyasi bakış açısı aramak doğru değildir. Trabzonspor olarak siyasi iktidardaki veya devlet yönetimindekilerle geçmişte de katkı almaya çalıştık zaman zaman aldık da. 13 bin 166 üyesi milyonlarca taraftarı olan Trabzonspor taraftarlarının birçok parti üyesi mensubu olduğu ortadır. Birçok siyasi partide uğraşan kişileri birleştiren Trabzonspor sevgisidir. Trabzonspor sevgisiyle siyasi görüşünüzü karıştırmayınız.
Divan kurulu olarak Trabzonspor camiasının ferasetinin bazı kişilerinin gelecek beklentilerinin önüne geçeceğini düşünüyoruz. Biz Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün spor camiasına önerileri doğrultusunda yolumuza devam etmekteyiz. Gerisi Bize her yer Trabzon.
Trabzonspor’un şampiyonluğu kovaladığı pandeminin olduğu günlerde divan seçimine 1 yıl olmasına rağmen dedikodular yaymaya çalışanlar oldu. Bu zamansız çıkışların tek olumlu yanı şu oldu; demek ki bu kurulun seçimini 1 yıl önceden konuşturacak kadar önemli konuma getirmişiz. Bu makamlarda kimse sonsuza kadar kalamaz. Hizmetleriyle iyi anılır ya da anılmaz.  Yeni dönemde aday olup olmamak konusunda yapacağımız istişare sonucunda karar vereceğim. Kanaatimi yılbaşından önce paylaşacağım. Ancak şunu bilin ki aday olursam bu son kez olacaktır.

Kulüplerin formalarında değişiklikler olacaktır.  Bizim tüzüğümüzün dördüncü maddesi renklerimizi koyu bordo ve aık mavi olarak tarif eder. Bu ndenle zeminde bordo ve mavi var ise bu renkler değiştirilmeden tüzükteki maddeye uygun, taraftarların istediği şekilde kulübü bugünlere kadar getirenlerin anısı ve isteğiyle yönetime bu tavsiyeyi aktarıyoruz.
 

Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu ise yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

18 Mart’ta Başakşehir maçından çıktıktan sonra daha ilk haftada ağzımda maskeyle konuşmam eleştirilere neden olmuştu şimdi dünya nüfusunun tamamına yakını maske takmak zorunda.

Seyircisiz maçı statta canlı olarak izleseniz dahi hiçbir zevki yok. Üyelerin olamadığı bir divan kurulu toplantısı da bu şekilde. Umarım kısa zamanda normal günlerimize geri döneriz.

Önümüzdeki dönem yapılacak seçimlerle ilgili;

Ali Sürmen’in bu 3. Yönetim dönemi. Bu süreç içerisinde tüzükle ilgili ciddi çalışmalar yapılması, üyeliklerle ilgili çalışmaları, diğer kulüplerin hepsine örnek olacak bir divan başkanı ve yönetimi oldu. Camiayı kenetleme, doğruları gösterip yanlışları söylemek konusunda görevini çok iyi yaptığını düşünüyorum. Divan Kurulu bir spor kulübünün en üst noktası çatısıdır. Kulüp yönetimleri başkanları her zaman hata yapabilir. Bunları en doğru şekilde, yönetimlere aktarmak bu yanlıştan sıkıntı yaşamadan dönülmesi konusunda camia adına görev yapan, diğer tabiriyle akil insanlar topluluğudur. Yönetime geldiğimizden beri divana farklı bir bakış açısıyla saygı çerçevesinde divanın uyarı ve önerilerini dikkate alıp değerlendirmişizdir. Yönetimler için aynı şeyi söylemek o kadar mümkün değil ama bu görevi 6 yıldır sürdüren divan kurulu başkanı ve yönetiminin göreve devam etmelerini ben ve yönetim kurulu üyelerinin ortak görüşüdür. Ben bugüne kadar sadece kulübümüze değil yönetimimize de verdikleri destekten ötürü teşekkür ediyorum.

Pandemi öncesi lig lideri olarak başladığımız sonrasında yaşanan süreçle geçen yıl lig 2. Sırada tamamlandı. Bunun yanında Türkiye Kupası kazanıldı. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Süreç içinde yer alan futbolcu kadromuza emek veren herkese teşekkür ediyorum. Üzerinde ne kadar durulmadıysa da 9 sene üzerine kulüp müzesine giren ilk kupa oldu. Yanılmıyorsam 2004 yılında ligi 2. Bitirip Türkiye Kupasını almıştık.

Sezonun sona ermesiyle birlikte, pandemi süreci nedeniyle alışık olmadığımız bir hazırlık dönemi ve transfer dönemi yaşadık. Bunu birçok farklı alanda dile getirdim, uygulanacak olan programın, sezon takviminin son derece hassas ve spor hekimleri tarafından çok iyi değerlendirilip ona göre açıklanması gerektiği konusunda ciddi şekilde ısrarcı olduk. Bir sezon içinde futbolculara 3 kez yükleme yapmak zorunda kaldık. Ocakta bir yükleme, pandemi arası sonrası bir yükleme ve sezon öncesi eylülde bir yükleme. Milli maçlar hariç 55-58 maçlık bir maraton var. Bunu normal şartlar altında yapısı , kabiliyeti ne olursa olsun bir futbolcunun kaldırması mümkün değil. Olası sakatlıkların önüne geçilmesi için takvimin hassas yapılması için ısrarcı olduk. Yine de sıkıştırılmış bir takvimin önüne geçilemedi.

Aynı sıkıntıyı transferde de yaşadık. İsimleri önceden belirlenen 4 oyuncu vardı. Marlon, Flavio, Trondsen ve Plaza. Transfer dönemi başladığı gibi bu transferleri yaptık. Hocanın istediği ve gözlemcilerin listesi vardı.  Yusuf Yazıcı transferinde takasla transfer olan ancak sezonu Feyennord’da tamamlayan Edgar da kadromuza dahil oldu. Stoper konusunda uzun zamandır üzerinde çalıştığımız, teknik heyet ve izlemenin olumlu rapor verdiği Vitor Hugo transferi 1.5 aylık bir süreç aldı. Burada en önemli sıkıntı Hugo’nun kulübünün istediği bonservis ücretiydi, 4 Milyon Euro’dan aşağıya inmediler. Bu transferi askıya aldığımızı söyledikten sonra o hafta içerisinde karşı tarafta bir yumuşama oldu. 4 Milyon Euro2dan 3,2 Milyon Euro’ya kadar indiler 4 vadeye de böldüler. Oyuncu da kendi ücretin de bir miktar fedakarlık yapınca kadromuza kattık. Baker orta sahada, hocamızın 12 yaşından itibaren takip ettiği bir oyuncu. Onun isteği doğrultusunda kiralık olarak kadromuza kattık. Chelsea kulübüne bir ücret ödemedik, oyuncunun ücretinin bir miktarı da onlar tarafından ödeniyor ve bize maliyeti 700 Bin Euro oldu.

Bir teknik heyet değişikliği de oldu. Eddie Newton ile devam etme kararı aldık. Hocamızın 6 aydır kulüpte görev yapıyor olması, kulübü ve oyuncu yapısını tanıyor olması, kente uyum sağlamış olması, Süper Lig’in yabancı olmaması, çünkü Chelsea’nin Türkiye’ye kiralık olarak gönderdiği futbolcuları burada sürekli takip etmişti. Avrupa’da önemli hocaların yardımcı hocalığını da yapmış olması önemli kriterlerden oldu.

Ayrıca bankalar birliği ile yapılan yapılandırmanın 2+7 yıl olarak yapılması çalışması var. İlk 2 sene anapara ve faiz ödemesiz. Takip eden 7 yılda ana para ve faiz ödemesiz , bir kez daha yeniden yapılanma olacak. Burada tabi en rahat olan borcunun en az olması nedeniyle rahat konumdaki  takım Trabzonspor.

Geldiğimizde borç 185 Milyon Euro’ydu. Yapmış olduğu kredi anlaşmalarının herhalde o dönem EURO faizlerinin düşük olması ya da kur farkının sığ olması nedeniyle böyle bir düşünce olmuş olabilir. Buna son derece saygı duyuyorum.  Biz ilk aşamada kredi borçlarını TL’ye döndürdük. Son 1 yılda Trabzonspor’un kasası bu nedenle bir hayli rahatladı. Sağlıklı bir ekonomik yapı, idari sağlıklı bir yapı olması için 3 SENE Olması gerekir, bu süreçte asla zirve yarışının dışında olacak anlamına gelmeyecek dedik. İleriye dönük başarılar için herkesi tatmin eden bir görüntü için 3-4 yıla ihtiyacı var. Futbolcularının ödemelerini günü gününe yapan bir ortam oluştu. Bu bir yönetim başarısıdır. Emeği geçen asbaşkanımıza başkan yardımcılarımıza yönetim kurulu üyelerine teşekkür ediyorum.

BORÇ AÇIKLAMASI

Trabzonspor’un borçlarının azalması sportif başarı trendine girmesinden rahatsızlık duyanların camiamızı yanlış yönlendirenlere yaptığımız grafiklerle cevap vereceğiz. 

2010 Yılında 53  Milyon Euro, 2011’de 40, sonrasında sırasıyla 56, 63, 105, 124, 165, 176 ve geldiğimizde de 182 Milyon Euro borç bulunuyordu. 2018 yılının sonunda 157 Milyon Euro, 2019’da 130 Milyon EURO, bugün itibariyle 99.6 Milyon Euro’ya inmiş durumda.


 
Geçen hafta ısrarla Trabzonspor’un borcu 1.250 Milyar TL diye haberle çıksa da Trabzonspor’un borcu 938 Milyon TL’dir.
Trabzonspor’un borcunun her sene 30 Milyon Euro eridiğini görüyoruz. Bu şekilde ekonomik politika devam ederse 5 yıl sonunda Trabzonspor borçlarının tamamından kurtulacaktır.

Bu verdiğimiz sözlerden biriydi ve bunu ifade etmiştik.

Sıkı bir ekonomik politika uygulayıp, küçüldük, orta sıralarda yarışalım denilebilirdi biz bunu yapmadık Trabzonspor’un yapısı, bıraktığı izler formasının dahi ilk 4’te mücadele ettiği bir kulüp konumundadır. Geldiğimiz yıl 8 maç oynayıp 6. Sırada bitirdik. Sonraki sene 4. Bitirdik. Geçen yıl da 2. Sırada bitirdik sonuna kadar şampiyonluğa oynadık. Pandemi döneminde yaşananlar ortada. Bunun dünyada örneği yok. Birçok ülkede ligler tamamen tatil ettikten sonra düşmenin olmayacağını bazı ligler, lideri şampiyon ilan etti bazıları şampiyon ilan etmeden sadece Avrupa’ya gidecekleri belirleyeceklerini kararlaştırdılar. İngiltere, İspanya, İtalya ve Almanya gibi birçok ülke ise kaldığı yerden başlayarak kalan maçları oynayarak liglerini sonuçlandırdılar. Şampiyon olan oldu, düşen düştü. Yer yüzünde bir örneği yok ki maçlar oynatılsın sonrasında küme düşme kaldırılsın, ligin zirvesi şekillendirilsin. Bununla ilgili çok sert ifadelerimiz oldu, cezalar da aldık.

Trabzonspor kulübünü bu sürecin ne kadar etkilediği aşikardır. O sezonu öyle bitirmeyi kimse arzu etmezdi. Camiamızda şöyle bir korku var. Şampiyonluğa oynayıpta kazanamadığımız her senenin arkasından kulübün ciddi bir travma yaşadığı ciddi irtifa kaybettiği bu sezonun da aynı travmayla geçeceği düşünceleri vardı. Eğer yapınız sağlamsa bu tür endişelere yer olmaması lazım. Baktığınızda Liverpool’un hakkı yenile yenile City şampiyon olduktan sonraki yıl Liverpool şampiyon oldu. Kaos, travma eğer isterseniz yaşanır. Bu tür şeylere karşı yapınız sağlamsa yaşamazsınız. Bu yönde beklenti ve arzular da vardı ama Trabzonspor bu arzuların gerçekleşebileceği bir kulüp olmaktan çıkmıştır.

Geçen yıl sansasyonel şampiyonluk yaşayan Liverpool bu yıl Astn Villa’Dan 7 gol yedi. Her mücadeleden ders çıkarıp mücadelenizi öteye taşıyabiliyorsanız başarılı olursunuz. Bir maçı sezonu kaybetmek başarısızlık değildir, umutlarınızı bittiğini söylemeye başladığınız an kaybedersiniz. Biz yönetim, teknik kadro ve futbolcular olarak asla böyle bir duruma düşmedik. Biz büyük bir özveriyle bize verilen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. Özel hayatımızı iş hayatımızı bir kenara attık. Zamanımızın tamamına yakınını Trabzonspor’un doğrularını yapmak için uğraştık. Hata tabi ki yaptık. Ama bunlardan ders çıktı. Kadromuzun yetersizliği doğrudur. Taraftar bizden şampiyon olmamızı istiyoruz. Kime karşı, 60 -70 Milyon Euro’luk kadroyla şampiyonluk kovalayan takımlara karşı 15  Milyon Euro bütçeli bir kadro olarak.

Çıkarılmak istenen kulüpler yasasını biz 3 yıl önce kendi tüzüğümüzde yaptık.

Geçtiğimiz dönem içerisinde 3 senelik maliyeti 21 Milyon Euro olan futbolcularımız vardı. Trabzonspor hiçbir şekilde böyle bir maliyeti karşılayamaz. Bir futbolcunun senelik tüm masrafı 7 Milyon Euro’ydu.  Çoğu zaman eleştiriliyoruz. Hatta Hugo transferinde çok büyük direnç gösteren bu bonservisi bu şekilde ödeyemeyiz diyen Başkan Yardımcımız Ertuğrul Doğan’a sosyal medyadan ağır hakaretler geldi. Netice itibariyle onun gösterdiği direnç, karşı kulübü 4 Milyon Euro’dan 3.2 Milyon Euro’ya 4 taksitte kabul etmek zorunda bıraktı. Sansasyonel transfer bizde yapabilirdik. Ancak o zaman tablo değişirdi bu da ihanet olurdu. Bu noktaya çekilen borç yükünü tekrar arttırmak geleceğe yönelik en büyük ihanet olurdu. Bunun içerisinde olmayacağımızı da sürekli ifade ettik.

Kulüpler Birliği ile yapılan çalışmanın taslağı bitti. Zor bir süreç yaşıyoruz, ekonomik olarak seyirci gelirlerinden mahrum kaldığımızı, ürün satışında yüzde 50 düşüş olduğu bir dönem. Sponsorluk konusunda bir anlaşmamız var 10 Milyon TL’lik. Bir de dijital dünyaya atılım yaptık. TRA Token diye.  5 Milyon TL’lik bir gelir elde ettik, burada da toplam hedefimiz 15 Milyon Euro. Bu yıl sponsorluk ve futbol dışı gelirler 15-20 Milyon Euro ile sınırlı kaldı.

Burada yayıncı kuruluşla yaşanan ciddi sıkıntılar var. Yapılan sözleşme 500 Milyon Dolar’dı. Sonrasında bu paranın bir bölümü TL bir bölümü Dolar üzerinden ödenecekti. Bu para sonrasında 5.85 TL’de sabitlendi. Sonrasında geçen yıl yayıncı kuruluş Türkiye’deki faaliyetlerden çok ciddi zarar ettiğini bu nedenle indirim talep etti. Geçen senenin rakamları üzerinde yüzde 13 düzeyinde bir indirim yapıldı. Anadolu takımlarının gelirinin yüzde 90-95’ini naklen gelirlerin oluşturduğunu bunu da birkaç yıl kredi karşılığında temlik ettiğini biliyoruz. Bu çok ciddi bir sıkıntı. Bunu çok kez dile getirdik.

Bu sene tekrar yayıncı kuruluş indirim talebiyle geldi. Bu sefer agresif gelmeye başladı. Her sezon başında yüzde 25 ödeme yapılıyor normalde. Sözleşme imzalanmadığında bu avans ödemesinin yapılmayacağını söylediler. Lig başladı, 3 maç oynandı hala avans ortada yok. Bütün kulüpler direnç gösterdi. TFF bunlara ihtar çekti, son günlerinde 500 Milyon civarında bir ödeme yaptılar.  Bu parayı hiçbir şekilde avans olarak görmediğimizi ifade ettik. Hala yayıncı kuruluşla görüşmeler devam ediyor. Kulüpler Birliği olarak asla indirim kabul etmeyeceğimizi bildirelim ve kanuni haklarımızın peşinde gidelim. Geçen sene yüzde 13 bu yıl yüzde 33 civarında bir isteğin sonu gelmeyecek çünkü. Zaten ekonomik zorluklar var.

Ben bunları söylediğimde yayıncı kuruluşun CEO’su “bu sizin sorununuz” dedi. Ben de “İki yıl önce 500 Milyon Dolarlık sözleşmeye imza atmak ve yerine getirmek de senin problemin” dedim.

Bugün Trabzonspor geldiğimizden bugüne 26 yabancı futbolcu transferi gerçekleştirdi. Kadroya gelip gidenlerin toplamı 26. Divan Başkanımızın eleştiri doğru. Ancak ligin mücadele seviyesinin gelmiş olduğu noktada mücadele ederek sizin beklentilerinizi karşılayacak düzeyde yerli veya altyapıda futbolcunuz yoksa zirve lafını ağzınıza almamanız gerekir. Bu uzun süreçli bir süreç Altyapının daha fazla yatırımla Trabzon kentinin gerçekleri değil, ülke ve dünya futbolunun gerçeklerini göze alarak. Transfer ettiğiniz bir futbolcuyu geliştirerek ondan para kazanabiliyorsanız, endüstriyel futbol tam olarak budur. Trabzonspor 26 yabancı futbolcu transfer etmiştir bunlara ödenen bonservis bedeli 13 Milyon Euro. Sattığı futbolculardan elde ettiği gelir ise 44 Milyon Euro’dur. Sıklıkla ifade ettiğimiz bir şey var. Bir futbol kulübü futbolcu alıp satarken ya para kazanır ya da para batırır.  Endüstriyel olarak baktığınızda yaptığınız transferin sayısı değil, aldığınızda ne kadar verdiğiniz sattığınızda ne kadar kazandığınız önemlidir. Borcun azalmasındaki en önemli etken bu tranferlerdir. Aldığımız futbolcuların çok büyük bir bölümüne değer kattık. Sörloth’u aldığımızda değeri 6 Milyon Euro’ydu sattığımızda 20 Milyon Euro. Ekuban aldığımızda 300 Bin Euro idi şimdi 5.5 Milyon Euro. Hosseini 600 Bin Dolar’a alındı bugün 2 Milyon Euro. Nwakaeme 1.1 Milyon Euro’ya alındı bugün 5.5 Milyon Euro. Edgar’ı bedelsiz aldık bugün 2.2 Milyon Euro. Sezon sonunda Edgar’ın değeri bu rakamın çok çok üstüne çıkacaktır. İşin bu tarafını görmeden 26 futbolcu aldık denilmemeli. Bütçe neye müsaade ediyorsa şartlar neye müsaade ediyorsa öyle davranıyoruz. Yüzde yüz doğru yapmadık ama onu yapmaya çalıştık. Bu transferler yapılırken Trabzonspor para kaybetmedi, kazandı.

5-6 Milyon Euro verip de aldığımız hangi oyuncumuzu bu paraların 2 katına satabildik. Bunun endüstriyel ve finansal olarak değerlendirilmesi gerekir. Aksi halde 26 futbolcu alındı denilerek rakama takılmamak gerekir. Eleştiriler olacak, Türk sporunun içinde olan bir şey bu.  Zaten bu görevin zorluğunu insanlar bildiği için görevin dışında kalıyorlar. Ateşin içine girmişsen yanacaksın.

Bir dijital projemiz daha var bunu şuan açıklamak istemiyoruz. Bu da sürekli olarak gelir sağlayacak. Bunlar Trabzonspor’a özgü değiller hemen hemen Avrupa’nın büyük liglerinde kulüplerin uyguladıkları ve gelir elde ettikleri projeler.

FORMA AÇIKLAMASI

Formalar  konusunda parçalı ya da çubuklu orijinal renklerde olması konusunda hassas olunacak.

Lig şampiyonu Başakşehir, bir önceki sene ondan önceki sene de toplamda 5 yıldır zirve yarışı verdi. Şampiyonluğun mücadelesini vermeden olma şansınız yok. Oraya kadar bu mücadeleyi verdik. Pandemi bizim için çok büyü sıkıntı oldu. Malatya, Gazişehir ve Başakşehir maçları hakem katliamlarına rağmen. Başakşehir maçında hekm kimdi Fırat Aydınus… O aradaki 50 günlük oynamama sonrasında başladığımızda bizi şampiyonluğa taşıyacak olan çok önemli oyuncular vardı. Bunlardan en önemlilerinden biri Sosa diğeri Nwakaeme diğeri de Ekuban. Sosa pandemi sonrası çalışmalar başladı sakatlandı ilk 4 maç hiç yararlanamadık sonraki 4 maçta da pandemi öncesi performansına yaklaşamadı. Aynı şekilde Nwakaeme’nin sakatlığı ve sonraki performans düşüklüğü. Aynı şekilde Ekuban. Diğer oyuncular bu boşlukları doldurmak için olağanüstü performans gösterdiler.

Hep şu söyleniyor “Siz üstünüze düşeni yaptınız mı da hakemi konuşuyorsunuz.” Eğer benim performansım düşükse bu beni ilgilendirir. Düdükle, bayrakla sahaya çıkan VAR’dan izleyen insanların işi değil. Camiamızda da maalesef “Siz ne oynadınız da hakemin son dakikada penaltı verdiği penaltıyı konuşuyorsunuz” sözleri çıktı. Ne oynayacaktım deplasmanda 1-0 öndeyim eldeki en iyi kadroyla oynamaya çalışıyorum. Hayatında hiç kırmızı kart görmemiş Flavio 4 maçta iki kez kırmızı kart görüyor. İki kırmızı kart da haksız.

Pandemi sonrası kırılgan bir yapımız vardı, o baskıyı hiç yaşamamış oyuncularımız da vardı. Bu söylediğim nedenlere ilave olarak kaldıramadık. Bunun içerisinde birkaç yanlış daha var.

Bana kullanılan ifade vardı “Sattınız”. Bu tür şeylerle karşılaşmayı muhattap olmayı da bir şekilde kabulleneceksiniz. Camianın hiçbir bireyini başkanını bu şekilde aşağılanması kabul edilemez. Bu camianın 9 senedir hasretle beklediği bunu başarabilmek için göreve gelen insanlara yapılan bu yakıştırma , “beceriksizlik” diyebilirsiniz. Ben de o zaman şunu sorarım “Geldiğimizde neyin sözünü verdik” Her zirve mücadelesinde olduğunuzda şampiyon olacaksınız diye bir kural mı var. Geçen sezon bir antrenör “ Biz şampiyonuz gerisi sıralamasını belirler” dedi. Ligi 6-7. Sırada bitirdi. Lige ara verilmeseydi kesinlikle çok daha farklı bir tabloyla karşılaşırdık. Dış etkenler yine olurdu. İki sene de 4 MHK değiştirdiğinizde sıkıntı bitmiyorsa sıkıntı farklı. Arıza arabanın motorundayken sen dönüp dönüp tekerleği değiştirsen ne olur.