Değerli Basın Mensupları, Ülkemizde Bilimsel Eczacılığın temellerinin atıldığı ilk eczacılık sınıfının kurulduğu ve eczacılık dersinin verildiği tarih olan 14 Mayıs 1839’dan bugüne kadar 183 yıl geçti. Bilimsel Eczacılığın 183. yılı olan 14 Mayıs gününe hüzünlerin hâkim olduğu, sevinçlere kavuşmanın umuduyla girmekteyiz. Sözlerime pandemi sürecinde halkımızın sağlığını korumak ve tedavilerine katkı vermek için çalışırken ebediyete uğurladığımız eczacı, eczacı teknisyeni ve tüm sağlık çalışanlarını rahmet, minnet ve şükranla anarak başlamak istiyorum. Ruhları şad olsun. İki yılı aşkın süredir pandemi belası, bilinen fakat hak ettiği değeri görmeyen sağlık çalışanlarının ne kadar kutsal bir görev yaptıklarını hepimize hatırlatmış oldu. Türk Eczacıları Birliği ve bölgelerdeki eczacı odalarımız bu süre zarfında maddi konularda eczacı meslektaşlarımız büyük sorunlar yaşasa da, bunları kan kusup kızılcık şerbeti içerek gündeme getirmediler. Geldiğimiz noktada iyi bir sınavdan geçen eczacılık camiası olarak bazı konularda bir şeyler söyleme hakkımızın olduğunu düşünüyorum. Covid-19 pandemisi bizlere ve topluma, eczanelerin yaygın, kolay erişebilir olması, birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu olarak tanımlanması, olağandışı durumlarda hiç düşünmeden her türlü riske rağmen ciddi sorumluluk alıp fedakârca çalışması, Türk Eczacıları Birliği’nce 14 Mayısta tüm eczanelere asılması için gönderilen “Mahallenin Sağlığı Bizden Sorulur” temalı afişin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. 2021 yılı Aralık ayı başı ve 2022 Şubat ayı sonuna kadar halkımıza bir çok ilacı temin etme konusunda eczanelerimizden kaynaklanmayan ciddi sorunlar yaşadık. Bunun sebebi de yetkililerin çok iyi bildiği, ilaç fiyat kararnamesinin değişmemiş olmasıdır. İlaç sanayisinin bir kısmı, 2021 ilaç euro kurunun 4,57 olmasından zarar ettiğini ifade edip, ithal ilaçları getirtmediği gibi, yerli üretimde de sınırlı üretti. 2022 yılı içinse ilaçta euro kuru 6,29 olarak belirlendi. 19 Şubat 2022 itibarıyla % 37,5 ilaç zammı özellikle ithal ilaç ticareti yapan firmaları çok mutlu etmedi. İlaç yokluğu zam öncesindeki kadar olmasa da kısmen devam etmektedir. Diğer bir sorun da ilaç firmaları tarafından ecza depolarına, depolar tarafından eczanelere, eczaneler tarafından da Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılan kamu kurum ıskontosunun eksik yapılmasından dolayı hastalarımız ve eczacı meslektaşlarımız zarar görmektedir. Bazen cüzdanla vicdan arasında kalan meslektaşlarımız hastalarımız ilaca erişsin diye hem sağlık hizmetini sunmakta, hem de cebinden para vermektedir. Kamu, Türk Eczacıları Birliği ve ilaç sanayisi bir araya gelerek halkımızın ilaca erişim sorununu ortadan kaldıracak yeni bir ilaç fiyat kararnamesi ortaya çıkarmak zorundadır. Enflasyon olmasa, euro, dolar kuru artmasa, kiralar, maaşlar ilaç fiyatları artmasa devletimiz ve halkımız ilaca çok para ödemese bundan mutluluk duyarız. Kamuda çalışan meslektaşlarımızın sorunları için de söylenecek çok söz var. Ambar memurluğundan tut, ilaç taşımaya kadar birçok işi yapmakta ve hastanelerin konum olarak en kötü yerlerinde görevlerini yerine getirmektedirler. Bundan da hiçbir şekilde yorulup, gocunmamaları da takdir edilecek bir durumdur. Fakat kamuda çalışan aynı mesleki eğitim ve diplomayla aynı işi yapmalarına rağmen, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nda, Sağlık Müdürlüğü ve hastanelerde çalışan eczacı meslektaşlarımız arasında ciddi maaş farkları olması onları rencide etmektedir. Maaş eşitliğinin sağlanması devletimizin bir an önce çözmesi gereken kamu sorunudur. 19 Mayıs yaklaşırken gençlerimizin sorunlarından da bir nebze bahsetmek istiyorum. Pandemi süresince, sağlıktan önemli bir şey olmadığını bilerek maddi konuları hiç gündem etmedik. Her gün, Odamıza ziyaret ve görüşme için gelen, yeni mezun eczacı meslektaşlarımız ve eczacılık eğitimine devam eden öğrencilerimizin içerisine düştüğü umutsuzluğu görerek bu konuları bu süreçte de konuşmaktan, paylaşmaktan ve devletimizi yönetenlerden sorunların çözümü için talepte bulunmaktan vazgeçmedik. Maalesef ihtiyaca göre planlamanın olmadığı ülkemizde, üniversite mezunu gençlerimizin mezuniyet sonrası işsizlikten umutlarının tükenmesi, hayallerinin yıkılması ve ruh sağlıklarının bozulması hepimizin sorumluluğundadır. Bu konuda sağduyu sahibi olan herkesin her zaman her şartta konuşması gerekiyordu. Konuştuk ve konuşmaya devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın YÖK Başkanım, üniversitelerdeki kadro sayısı ve mezun sayısı ile ilgili bir planlama yapmanızı arz ediyorum. Bizim bilmediğimiz ya da öngöremediğimiz bir şey varsa lütfen açıklayınız. Bu kadar eczacıyı istihdam etme konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Biz meslek örgütü yöneticileri, bir çıkar yol bulamamaktayız. Şu anda oluşan durum, hangi planlamanın bir sonucudur? Bir meslek örgütü başkanı olarak bunu sormanın en doğal hakkım olduğunu düşünüyorum. Geçen yıl, İsrail Devleti’nin Filistin Halkına yaptığı devlet terörünü konuşuyorduk. Bu yılki gündemimiz Rusya’nın, Ukrayna’yı işgali. Umudumuz milyonlarca insanımızı bizden ayıran Covid-19 pandemisinden ders alıp daha fazla insanımızı da savaşlarda kaybetmemek ve barışı tesis etmek için tüm dünya devletlerinin ellerinden geleni yapmasıdır. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” insanlığın kurtuluş reçetesidir. Bilimsel eczacılığın kuruluşunun 183. yılında, Birinci Basamak Sağlık Hizmeti Sunucusu olarak, halkımızın sağlığının korunmasında hizmetlerini en ön saflarda sürdüren tüm eczacı meslektaşlarımızın “14 Mayıs Eczacılar Günü” nü kutluyor; halkımıza ve yetkililere basın açıklamamızı ulaştıracak siz değerli basın mensuplarına çok teşekkür ediyor, sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.