Mağlubiyet için üzgün olduğunu belirten Teknik Direktörümüz Ünal Karaman, “Grubumuzun ilk maçını oynadık. Tabii ki iyi bir oyunla, en azından bizi tatmin edecek bir skorla ülkemize dönmek istiyorduk. Maalesef başaramadık, bunun için üzgünüz. Bir şekilde hayat devam ediyor, kendi adımıza hazırlığımızı yapacağız ve önümüzdeki müsabakalara en iyi şekilde hazırlanmaya çalışacağız” dedi. Bir basın mensubunun “İki aylık süreçte neler değişti?” yönündeki sorusunun ardından Teknik Direktörümüz Ünal Karaman açıklamalarını şöyle sürdürdü; Bir takımı oluşturan değişik karakterde oyuncular vardır. Herkes kendi işini yapar ve ortaya futbol gerçeği çıkar. Bu futbol gerçeği içerisine sizi ileriye taşıyabilecek, topa sahip olup oyun içerisinde orta saha katılımı sağlayabilecek en azından mevcut içerisindeki üç oyuncunuzu kaybedince tabii ki birçok şey değişecek. Biz geçen sene hücum hattını da saydığınızda, santraforu da kattığınızda dört oyuncumuzdan mahrumuz. Bunlar topla ilişkileri iyi olan, toplu ve topsuz süratli oyunculardı. Bu özellik bizi karşı kaleye daha kolay götürüyordu. Belli bir yaşa kadar, belli oyun karakterini oluşturmuş oyuncuyu bir iki hafta çalıştırarak farklı bir karaktere büründüremezsiniz. Sakatlıklar, sakatlıkların sezon başında olabileceği düşüncesiyle yapılacak transferler hep bunun içindir. Şu an maalesef bizim hücum hattında rakibi şaşırtacak organizasyonun içerisinde olabilecek, toplu veya topsuz etkili hücum yapabilecek oyuncularımızın eksikliği bizim oyunumuzu hızı eksik ve topla oynamaya müsait oyunculardan kurulu bir kadroya itiyor. O da ister istemez hücum çeşitliliğini azaltıyor. Bu oyun karakteri bunu çıkartır. Bizi sonuca götürebilecek neler yapabiliriz, onun hesabını yapacağız. Bundan sonrası için çok fazla bir seçeneğimiz yok, belki alt taraftan iki üç oyuncumuzun katılımıyla belli bir sayıya tamamlayacağız. Bu özellikteki oyuncularla belki geçen seneki oyunumuzu oynamayacağız, belki biraz daha sıkıcı bir oyun oynayacağız ama sonuç almaya gayret edeceğiz. Bizi transfer dönemine kadar sağlıklı bir şekilde götürebilecek bir yapı içerisinde oyun karakterimizde küçük değişiklikler yapacağız. Biz oyuncunun hızı yoksa ona bir aylık antrenmanla hız veremezsiniz. Siz hücumda çeşitlik oluşturabilirseniz ortaya bir gerçek çıkartırsınız. Biz maalesef biraz o boyutta eksiğiz yetersiziz. Kısa dönem içerisinde Abdülkadir ve Ekuban, hem top saklayan, hem topla hızlanan, hem de rakibe bir bilinmezlik sunuyorlardı. Orta sahamız katılıyordu, onların performansı artıyordu, savunmamız katılıyordu ve ortaya o oyun karakteri çıkıyordu. Şimdi ön tarafta bunlar olmayınca daha gidip gelen bir oyun oluyor. İster istemez orta sahamızın üretkenliği azalıyor, zaman zaman savunmamız konsantrasyon sorunu yaşıyor. Ki onların da dinlenmesi gerekiyor. Bunları yapamayınca ortaya bu durum çıkıyor. Yapacak bir şey yok. Küçük düzenlemelerle, geçen seneki oyunumuzdan biraz daha geri olmak kaydıyla devreye kadar gitmeye çalışacağız. Bir arkadaşımızın özelliği, başka özellikteki oyuncuların özeliğiyle anlam kazanır. Takım olmak bu demektir. Dünyanın en güzel heykellerinden birer parça alırsınız, bir heykelde buluşturmaya çalışırsınız arzu ettiğiniz sanat eseri ortay çıkmaz. Her şey orantılı olmalıdır. Biz bu kimya içerisinde Anthony’nin aktivitelerini arttırabilecek ve golle sonuçlandırabilecek oyuncu vardı ki onun etkinliği anlam kazanıyordu. Anlatmaya çalıştığım bu… Anlarsanız böyle, anlamazsanız “Hoca çalıştıramıyor, oyuncular kavgalılar” dersiniz. Biz yine aynı özveriyle çalışıyoruz, oyuncularımız birbirini çok seviyor. Çok iyi arkadaşlar, çok iyi dostlar. Takım özellikli oyuncularla birleşirse bir takım olur. Biz şu an maalesef onun zorluğunu yaşıyoruz. Çok net ve anlaşılır.