Ay yıldızlı bayrağımızın nazlı nazlı dalgalanmasında en büyük pay sahipleri olan kıymetli gazilerimize özel kıldığımız bir günü idrak etmenin gururu ve mutluluğu içindeyiz. Aynı dine mensup olduklarımız dahil dünyadaki hiçbir ülke, vatan için hayatını kaybetmeyi veya bir yara almayı bu kadar anlamlı bir manevi mertebeye koymuş, inancının bu konudaki mesajını bu kadar doğru anlamış ve yüzlerce yıldır bu ruhu aynı canlılıkta saklayabilmiş değildir. Orta asya'dan Malazgirt’e gelene kadar, Malazgirt’ten İstanbul’un kapılarına gelene kadar, İstanbul’dan Viyana’ya, Çanakkale’ye, Dumlupınar’a, Kıbrıs’a, hain terör örgütüyle mücadele edilen her noktaya kadar her vatan evladının zihninde olan “ölürsem Şehit, kalırsam Gazi” inancı, bu milletin tarih boyunca bileğinin bükülmemesinin altında yatan temel güç olmuştur. Çok şükür, bugün Şehit ailelerimize ve Gazilerimize karşı mahcubiyeti olmayan, onların fedakârlıklarını boşa çıkarmayan bir Türkiye tablosuna sahip bulunuyoruz. Azerbaycan’dan Libya’ya kadar kendi güvenliğimiz için her noktada dimdik ayakta ve etkin olabiliyorsak; kendi evlatlarımızın ürettiği insansız hava araçlarıyla, savunma sanayi ürünleriyle bugün dünyada söz sahibi olabiliyorsak, dünyada göçü yönetirken vicdan ve merhametin son kalesi olabiliyorsak, her türlü afette vatandaşlarımızın yardımına koşup tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyorsak, dünyanın bütün sömürgeci güçlerini arkasına alan terör örgütünü girdikleri mağara kovuklarından söküp atabiliyorsak, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği vizyon doğrultusunda, kıymetli şehit ve gazilerimize layık olma gayretimizin neticesindedir. Varlıklarıyla bize hem sorumluluklarımızı hatırlatan, hem de maneviyatımızı takviye eden, bize güç veren Gazilerimiz, bugün olduğu gibi bundan sonra da bize ilham vermeye, gaza ruhumuzu diri tutmaya devam edeceklerdir. Bu vesileyle başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tarihimize imza atmış tüm Kahraman Gazilerimizi, Şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyor, Gaziler Gününü kutluyorum.