KORAY AYDIN BEN YANILMAM AK PARTİ-CHP KOALİSYON KURACAK 

Meclis’te koalisyon tecrübesi olan birkaç siyasetçiden biri, MHP’li Koray Aydın yeni yasama döneminde Meclis Başkan Vekili olarak görev yapacak. 1999’daki son koalisyonun kuruluşunda çalışan Aydın Al Jazeera’ye, “Ritmini, havasını biliyorum. Ben şu anda AKP-CHP koalisyonunu oldu gibi görüyorum” dedi.

13 yıllık tek parti iktidarının sonunda bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde koalisyon tecrübesi olan az sayıda siyasetçi var. Milliyetçi Hareket Partili Koray Aydın onlardan biri. Bir dönem Devlet Bahçeli ile genel başkanlık yarışına giren Koray Aydın, bugün partisi tarafından Meclis Başkan Vekili seçildi. 1999 yılında kurulan ve Türkiye’nin gördüğü son koalisyon olan DSP-ANAP-MHP koalisyonunun arabulucularından biri olan, bizzat bakanlık dağılımını yapan Koray Aydın, bugünkü siyasi ortamı Al Jazeera’ye değerlendirdi.

Aydın, “AKP-CHP koalisyonu kurulacak çünkü iki taraf da iktidarda olmayı çok istiyor. Meclis’teyim ben, havayı görüyorum. Yanılma payım sıfır. Çok istekliler. İyi bir izdivaç olacak belli. Çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum ben koalisyon kurulmasının” dedi. AKP’nin çözüm sürecini rafa kaldırması durumunda MHP ile de masaya oturabileceğini söyleyen Aydın’a göre, partinin bu adımı atması zor. Çünkü “karşı tarafa tutamayacağı sözler verdi ve bunların ortaya çıkmasını istemiyor.” Seçim sonuçlarını da değerlendiren Koray Aydın, AKP’nin bölgede erimesini kalıcı hale getirme çabasındaki HDP’nin bunda başarılı olduğunu söyledi.

Seçimden neden böyle bir tablo çıktı sizce? Seçmen neden hiçbir partiye tek başına iktidar olma şansı vermedi?

Siyaset aslında kendi dengesini kuruyor. Türk milletinin müthiş bir sağduyusu var, bozulan dengelerin yerine oturtulması için böyle bir ayara ihtiyaç vardı. Bunu Türk milleti kendisi oy vererek yaptı ve müthiş bir denge kurdu. Buradan herkesin kendisine göre çıkarması gereken dersler var. Önce yaklaşık yüzde 9 oy kaybeden iktidarın çıkarması gereken dersler var. Türkiye müthiş savrulmuştu hem anayasal anlamda hem yasal anlamda hem de kanun düzeni açısından. Türk milleti bu savrulmaya karşı tedbir aldı, “Sen de sınırı aştın, bu kadar da olmaz. Yeter artık” dedi. Muhalefete de, “Senin de iktidar olman için biraz daha olgunlaşman gerekir. Çalışmanız lazım” dedi.

Bu sonuçlar planlansa bu kadar tutmazdı herhalde. Şimdi her parti bir diğeriyle işbirliği yapmak durumunda…

Zaten bu işler planla olmaz. Bu müthiş bir sağduyu gerektirir. Türk milletinin müthiş bir sağduyusu var. Doğrusu ortaya çıkan tablo beni şaşırttı diyemem, benim beklediğim bir sonuçtu. Yolsuzlukların AKP’ye ciddi bir zarar verdiği ortada. Ama bu süreç devam ediyor, bu daha da artacak. AKP yolsuzlukların üzerine giden bir tutum takınmadan bundan kurtulamaz. Meclis’in çıkan bu tablosu bu sürecin çok kurcalanacağını, hem eski önergelerin hem de yeni bakanlar için ortaya konabileceğini gösteriyor.

Muhalefete neden şans vermedi seçmen?

AKP dünya tarihinin devlet gücünü en organize kullanan partisi. Dünyada bir numara. Yarışırken AKP ile yarışmıyorsunuz. Müthiş bir devlet gücünü acımasızca kullanan bir organizasyon ile yarışıyorsunuz. Birçok insanı yıldırmış. Korkunun hapsettiği insanlar var. Bunlar takip edildiklerini, hükümetin her şeyi bildiğini zannediyorlar. Bunlar kültür düzeyi ortalama çizginin altında bir kitle. Dolayısıyla kolay netice alınabiliyor. Bu korku imparatorluğunun bir bekleme odası var. Bu bekleme odasına bunlar hapsolmuş vaziyette.

Muhalefet cephesinde kimin oyu sizi şaşırttı?

Ben bu dönemde hiç yanılmadım.

HDP dahil mi?

HDP’yi 12’nin üzeri tahmin etmiştim. Hatta son akşam 12.7 yazmıştım. Çok yanılmadım. MHP’de biraz yanıldım. 18 bekliyordum. Onun dışında CHP’yi, AKP’yi neredeyse tam bildim.

HDP’nin aldığı oyu neye bağlıyorsunuz?

HDP’nin seçimle ilgili yürüttüğü organizasyonu ben siyaset sosyolojisi açısından irdeliyorum. Kabaran duygular var. Kendilerine alan açılmış, bir meşruiyet zemini oluşturulmuş. İktidarın Doğu ve Güneydoğu’yu kendilerine teslim etmesi, kamu düzeninin yok edilmesi, geniş coğrafyada yaşayan insanlar ve onların Türkiye’ye dağılmış yakınları olmak üzere “Madem Devlet Öcalan ile görüşülüyor, buranın hakim gücü bunlar. Biz de bunlarla beraber olalım” duygusunu hissettiler yaygın olarak. Bir de uzun yıllardan beri barajı geçme konusu gündeme gelince, dindar Kürtler de bu defa oy verdi.

Bölgede Kürtlerin kalıcı olarak AKP ile yollarını ayırdığını düşünüyor musunuz?

HDP bir yandan kendisine evrilmiş olan yeni kitleleri kendi yönünde politize edebilmek için bir plan ve projesi olan bir parti. Yani ciddiye alınması gereken bir parti. Dolayısıyla AKP’nin bölgedeki erimesini kalıcı hale getirecek adımlar atma gayretindeler. Bu seçimde de bunda başarılı oldular. Bunu kabul etmek lazım. Ben AKP’nin erimesinin devam edeceğini düşünüyorum. Girdiği bu sarmal AKP’yi sarmaya devam eder. Bir ucundan yakaladı, döndüre döndüre içine alır. Çünkü tavan yapmış egolar var, “Ben bilirim” anlayışından zerre kadar taviz verilmediğini Cumhurbaşkanı’nın seçim sonrası açıklamalarından çıkarıyorum. Kafa yapısı, mental olarak hiçbir değişiklik yok. Halkın verdiği mesajı doğru algılamamış. Demek ki bu tutumunu sürdürecek, bu durumda da önümüzde AKP’yi daha kaotik bir dönem bekliyor. AKP’nin temel unsurları üzerinde hâlâ Erdoğan’ın baskın bir tutumu var. Halkın büyük bir kısmı da bu durumu tasvip etmiyor, hatta ürküyor. Bir insan egosunun bu kadar zirve yapmasını kimse kabul edemiyor. Bir yanda onu çılgınca sevenler, bir yanda arada bekleyenler, bir yanda da çılgınca nefret edenler var. Bu arada bekleyenler gözünde Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tutumu tasvip görmüyor, AK Parti’ye oy kaybettiriyor.

Siz koalisyon döneminde bakan olarak görev yapmış bir siyasetçisiniz. Sizce koalisyon mu kurulacak, erken seçim mi olacak?

Bence koalisyon olacak. Erken seçim ihtimalini sıfır görüyorum çünkü AKP’nin koalisyona çok ihtiyacı var. Çünkü kroki vaziyette. Yumruk yiyen her boksör kroki durumundayken kendine gelmek için raundun bitmesini bekler. O şimdi kendine gelecek; bir sorgulama yapıp, ne yapabileceğinin arayışında olacak. Meclis çoğunluğunu da kaybetti, açılacak çok dosya var. Türkiye’de yolsuzluk haberleri pehlivan tefrikası gibi yayınlanabilir bu yeni dönemde. İşin başında olmak, kontrol etmek için iktidara ihtiyacı var.

AK Parti koalisyonu kiminle kuracak sizce? CHP ile mi, MHP ile mi?

Bence CHP ile kuracak. Çünkü CHP de bu işe çok gönüllü, çok istekli.

Nereden alıyorsunuz bu mesajı?

Meclis’teyim ben, havayı görüyorum. Yanılma payım sıfır. Çok istekliler. İyi bir izdivaç olacak belli. Çok uzun sürmeyeceğini düşünüyorum ben koalisyon kurulmasının.

Neden istiyor CHP sizce?

Onlar adına bir yorumda bulunamam ama anlıyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu’nun iktidar olmaya ihtiyacı var.

CHP ile AK Parti hangi konularda anlaşabilir, hangi konularda anlaşamaz sizce? CHP 14 ilkesini açıkladı…

Koalisyon kurmaya karar verirseniz bütün ilkelerde anlaşırsınız. Bir adım sen, bir adım ben mantığıyla koalisyon gerçekleşir. Bence bunlar teferruattır. Önce niyet esastır. Görüyorum ve anlıyorum ki CHP de, AKP de bu işe çok hevesli. İkisi de aşırı hevesli olduğu için çok kolay anlaşırlar. Yok bakanlık taksimatı vs onlar teferruattır. Çok çabuk hallederler o işleri, ikisi de niyetli. Kurulur bu hükümet.

Sizin görev yaptığınız koalisyon ile karşılaştırdığınızda sizce bu daha mı kolay, yoksa daha mı zor?

Benim içinde olduğum koalisyondan bu daha zor olur. O zaman partiler arasında ciddi bir uyum vardı, ciddi bir sorun yaşanmadı. Arabulucular görevlerini iyi yapıyordu. Ben o koalisyonun kuruluş aşamasında bakan taksimatını yapan kişiyim. Arabuluculuk faaliyetlerinde de bulundum. Dolayısıyla ritmini, havasını biliyorum bu işin oluşumunu. Ben şu anda AKP – CHP koalisyonunu oldu gibi görüyorum. İkisi de çok istekli. Ama bir de şunu söylemem gerekiyor: Seçim akşamı Genel Başkanımızın yaptığı açıklamayı da iyi okumak lazım. Genel Başkanımız orada önce olmazları gösterdi, sonra iktidara dedi ki, “Bunlarla yapamıyorsan, bana geleceksen, çözüm sürecini rafa kaldıracaksın. 17-25 Aralık hissiyatıma dikkat edeceksin. Cumhurbaşkanı da anayasal sınırlar içinde olacak. Bunları da kabul etmiyorsan seçime de varız” dedi. Burada kilit nokta çözüm süreci. İki koalisyon ihtimali görünüyor: AKP-CHP, AKP-MHP. Bu iki ihtimalin belirleyici unsuru, çözüm süreci ile ilgili verilecek karar olacak. Eğer çözüm sürecine devam diyorsa CHP ile kuracak. Rafa kaldırdım diyorsa koalisyonu MHP ile kuracak demektir. Ama bu süreçte geniş çevrelerin AKP-CHP koalisyonunu istemesi, biraz da AKP’nin yaptığı kirli pazarlıkların, çözüm süreci ile ilgili verdiği sözlerin etrafa saçılmaması için örtülü çözüm sürecini sürdüreceğini tahmin ediyorum.

Aslında AKP’nin tabanı da MHP ile koalisyon kurulmasını istiyor…

Evet onlar bizi istiyor ama onlar belirlemeyecek, çözüm süreci belirleyecek.

Sadece çözüm süreci yeter mi MHP için? 17-25 Aralık da var şartlarınız içinde…

Bu hukuksal bir süreç biliyorsunuz. Şart olarak protokole girmez bu. Ama TBMM açılınca soruşturma önergeleri ile ilgili milletvekilleri adım atacak. Bu soruşturma komisyonları açılır, şart olmaktan kendiliğinden çıkar.

AK Parti ile CHP koalisyon kursa da açılır mı bu dosyalar?

Açılır tabii. CHP milletvekilleri bu dosyalar önlerine gelince ne yapacaklar, hayır mı diyecekler. Bir de kapalı oy biliyorsunuz. AKP en güçlü zamanında 50’ye yakın fire verdi. CHP ile bir hükümet kursa da bu soruşturma komisyonları kurulur, AKP de bunu engelleyemez. AKP içinden de oy verenler olur.

CHP – AK Parti koalisyonu kurulursa çözüm sürecinin nereye gideceğini öngörüyorsunuz?

Çok ciddi mesafe alabileceklerini düşünmüyorum, çözüme götüremezler. Çünkü ikisinin de ciddi bir planı yok. AKP’nin de muhatabıyla yaptığı görüşmelerde tutamayacağı sözler verdiğini düşünüyorum.

Bunlar CHP’nin kaldıramayacağı sözler mi sizce?

Evet, CHP buna kesinlikle evet diyemez. Zaten erken seçimi de o tayin edecek.

MHP muhalefette kalmayı mı tercih ediyor bu süreçte?

Hayır, bu konuda en samimi, en net konuşan, halka yalan söylemeyen, duruşu da sağlam olan parti MHP. Ne söylemişse arkasında duruyor. AKP’ye tekliflerini yaptı, olmazlarını gösterdi. “Şartlarıma dikkat et, bana öyle gel” dedi. Ben bundan muhalefette kalmak istiyor sonucunu çıkarmadım. Şartlarımızı kabul ederlerse niye görüşme yapmayalım?

Partinizin en önemli şartı, çözüm sürecinden vazgeçilmesi ve aynı zamanda bazı konularda geri adım atılması mı?

Çözüm sürecinden vazgeçtikten sonra gerisi konuşulur.

Meclis Başkanlığı için bugün iki tur seçim yapılacak. Ama esas sonucun üçüncü ve dördüncü turlarda ortaya çıkması bekleniyor. AK Parti’nin koalisyon kurmak için Deniz Baykal ismi üzerinde anlaşabileceği iddiaları var. Bunu mümkün görüyor musunuz?

Hiçbir parti birbiriyle görüşmediyse, ilk iki turda herkes kendi adayına oy verecek demektir. Üçüncü turdan itibaren ise taktiksel hamleler başlayacaktır. Üçüncü turda da bir netice çıkmaması durumunda AKP ve CHP’nin adaylarının dördüncü tura kalması durumu var. Böyle bir durum meydana çıkarsa kimin seçileceği belli olmaz.

Peki MHP ne yapar? Bu durumda oylamaya katılmak ya da katılmamak sonucu belirliyor.

Bir şey diyemem. Ama Meclis Başkanlığı AKP için çantada keklik olmaz. Çünkü o günkü gelişim ve dağılıma göre farklı sonuçlar çıkar. Koalisyon hesabının buraya yansıyacağını henüz düşünmüyorum. Çünkü AKP henüz elini açık etmiş değil. Burada işi belirleyecek olan ana unsur, “Bu AKP seçimde bir tokat yedi, burada da bir tokat yesin” diyebilenler işi belirleyecek olanlar.

AKP’nin Baykal seçilsin diye bir hamle yapma ihtimalini görüyor musunuz?

Yok, hiç zannetmiyorum. Meclis Başkanlığı çok önemli.

Meclis’in en zor dönemi olacak gibi görünüyor ve bu dönemde siz de ilk defa Meclis Başkan Vekili olacaksınız. Sürpriz oldu mu size bu görev?

Ben şu anda MHP’de parlamentoda olan en eski siyasiyim. Benim geldiğim hiçbir görev sürpriz olmamalı. Konu takdirle ilgili. Genel Başkanımız takdir etti. Ben bu partide kuruluşundan bu yana görev yapan nadir insanlardan biriyim. Gençlik kollarından gelen çizgisini de hiç kırılmadan muhafaza etmiş bir siyasetçiyim. Biz Genel Başkanımızla yeni tanışmıyoruz. Çok uzun bir mücadele dönemimiz var, bu tarlada izimiz var. Bu konuda bizim samimiyetimizi, partiye olan aşkımızı, davaya, ülküye olan bağlılığımızı bilir. Ötekileştirmeden attığı bu adım; partimiz, hareketimiz adına doğru bir adımdır. Benden önce görev yapan arkadaşımız, Meral Hanım da çok başarılıydı. Sekiz senedir bu görevi yapıyordu, belki partimiz başka görevlendirme yapar kendisine.

Kendisiyle konuştunuz mu? Kırgın mıydı?

Konuştum, başarılar diledi. Ama ilerleyen zamanlarda tecrübelerinden yararlanmak için kendisiyle görüşmek istiyorum. Milliyetçi hareket görev yapan insanları unutmaz. Harcandı, yok oldu gibi bakmıyorum.

Nasıl bir dönem bekliyor sizi?

Öncelikle ben mental olarak buna hazır değilim. Sürpriz olarak nitelenemez ama ben beklemiyordum böyle bir görev. Ama her işin üstesinden geliriz.

Son olarak 1990’lı yıllarla karşılaştırıldığınızda partinizin tabanında nasıl bir değişiklik görüyorsunuz?

Türkiye’nin şartları çok değişti. Türk toplumunda da büyük bir değişiklik var. Düşünce ve algılarda da değişiklik var. Bugünü yorumlarken yarının şartları üzerinden yorumlamak gerekir. Ben Türk milletinin olaylara karşı “ya sabır” çektiğini düşünüyorum. Aslında olayların farkında ama sorumlu davranması, dikkatli konuşması lazım, kargaşa ortamı yaratmaması lazım. Sorumlu davrandığını, suskun kaldığını düşünüyorum. Bıçak kemiğe dayanırsa ben toplumsal olaylara gebe bir kitle de görüyorum. Ama geçmişte yaşananlardan ders almış siyasetçiler var. Bunlar daha yol gösterici bir yol üstleniyorlar, bu ya sabır faslının oluşmasında bu telkinlerin katkısı var.

HDP’ye yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben HDP karşıtlarının daha özverili olduğunu, bu dönemde azgınlaşanın da HDP olduğunu düşünüyorum. Bulundukları yere uygun hareket etmiyorlar. Hâlâ rol kesmeye çalıştıklarını düşünüyorum. Seçimden sonraki Demirtaş açıklamalarında bunu görüyorum. Hâlâ dağın ne kadar etkili olduğunun anlaşılması açısından önemli. Ben bundan sonra dağın daha da etkin olacağını düşünüyorum. Bu kadar büyük bir yapıyı bırakacak, “Hadi siz de cici demokrasi kahramanları oldunuz” diyecek bir yapı görmüyorum. Tahakkümlerini, baskıcı ve onları çevreleyen tutumlarını artıracaklarını düşünüyorum. Pasta büyüdü, bırakmazlar.