Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle birlikte savaş kurallarıyla alakalı birçok şey de gündeme gelmeye başladı. Günlerdir devam eden işgalde sivillerin öldüğü, yaralandığı, yerlerinden edildiği bir durum var fakat bunlar gibi Rusya’nın tartışılan bütün eylemleri savaş suçu teşkil ediyor mu, bütün bunları anlamak için savaş kurallarına bakılması gerekiyor.
Birleşmiş Milletler, geçtiğimiz hafta içi yaptığı oylamada açık çoğunlukla Rusya’nın eylemlerini kınayarak konuyla ilgili yaşadığı endişelerini dile getirdi. Rusya'nın eylemlerinin uluslararası savaş kuralları uyarınca “savaş suçu” olarak tanımlanması durumu artık ortada. Bu sorunun çözümü için Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi de dahil olmak üzere uluslararası kurumların Vladimir Putin rejimini cezalandırma ve tecrit etmeleri büyük olasılık, zaten daha önce Ukrayna Adalet Divanı önünde bir başvuruda da bulunulmuştu. Fakat bu yolların ne kadar etkili olduğu sorusu da eleştirmenler tarafından halen tartışılmaya devam ediliyor.
Savaş Kuralları olarak da bilinen insancıl hukuk bir diğer adıyla çatışma hukuku genel olarak Cenevre Sözleşmeleri, BM Sözleşmesi ve Lahey Sözleşmeleri dahil olmak üzere uluslararası anlaşmalar ve genel kabul görmüş normlar ile düzenleniyor. Söz konusu kuralların gelmesindeki amaç yıkıcı olan savaş fiillerinin katliamını minimuma indirmek. Örneğin, 1864 tarihli ilk Cenevre Sözleşmesi, uyrukları veya mensubiyetlerine bakılmaksızın tüm yaralı askerlerin tıbbi bakım alması gerektiğini belirtmiştir. Bu ilk sözleşmeden itibaren savaş kuralları dönemin şartlarına göre değişmiştir çünkü en basitinden teknolojik gelişmelerin 1864’ten beri göstermiş olduğu değişim savaşın şeklini de değiştirmişti. Fakat aynı şekilde kalan bazı kurallar da var. Bunların en temeli de “Sivillerin asla savaşta hedef olmaması ve savaş esirlerine yeterli özeni göstererek muamele edilmesi gerekliliğidir.”
Günümüzdeki savaş kuralları da bu ilkeye riayet ederek, okulları, hastaneleri, evleri ve ibadethaneleri veya savaşa dahil olmayanların hayatlarını devam ettirmeye çalıştıkları yerleri belirten “sivil nesnelerin” korunması konusunu şart olarak koyar. 
O zaman Rusya’nın hastane saldırısı bu kapsamda nasıl değerlendirilmeli?
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne (HRW) göre sivil nesne olarak tanımlanan mekânın askeri amaçlarla kullanıldığını ispat etmediği sürece, o yeri hedef almak savaş suçu olarak kabul ediliyor. Rusya saldırı sonrası kendini korumak için hastahanenin aslında Ukrayna askerlerince kullanıldığını öne sürse de saldırı sonrası ortaya çıkan görüntüler hastanede hamile kadın ve yeni doğan çocukların olduğunu gösterdi. Uluslararası uzmanlara göre Rusya’nın doğrudan sivilleri hedef aldığı tespit edildiği takdirde bu tam anlamıyla bir savaş suçu teşkil eder. Ancak askeri saldırılar sırasında sivilleri de öldürüyorsa bunun nasıl değerlendirileceği konusu muamma. 
Tüm bu bilgileri göz önüne aldığımızda Joe Biden’ın bir basın açıklamasına gidebiliriz:
"Rusya sivilleri hedef aldı mı?" sorusuna "evet" cevabını veren Biden, "Rusya savaş suçu işliyor mu?" sorusuna ise "buna ilişkin cevap vermek için erken" şeklinde cümle kurmuştu. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirten ve birbiri ile çelişen bir açıklama. Şayet doğrudan sivilleri öldürüp öldürmediği belirsiz şeklinde bir cevap verseydi kendi içinde belki bir tutarlığı olabilirdi. Ama tutarsız iki açıklama olduğunu söylemek çok mümkün.