KIRK HARAMİLER
Çakıroğlu ,Son günlerin, belkide uzun yılların popüler bir söylemi var.
Doya doya İllellah dediğimiz..
Kime sorsan "Dava", kime dokunsan "kırk yıldır" var.
Ben sorarsam ya da yorumlarsam rencide edici olabilirim ancak siz kendinize sorun, mahcubiyetinizi alem görmesin, bilmesin, duymasın..!
Siz kırk yıldır hangi dava'nın savunucususunuz ve bu "tarifi maruf" halinizin hangi davaya ne katkısı olmuştur..?
Ya da sömürdüğünüz, sığındığınız ve güya sahibi gibi davrandığınız davaya verdiğiniz zararları bir zihninizden geçirin..
Ne cevherleri küçük dünyalarınızda kurduğunuz küçük imparatorluklara feda ettiniz.
Ne insanlar sizi görünce değil dava kapısını Dergah kapılarını terketti..
Fil'in ormana dalması gibi, uzandığınızı yediniz, uzanamadığınızı yaraladınız..
Dava'nın tarifini sadece size yapmak da yetmez ya, topyekün siyasete tarif gerekir.
Ancak atasözünün dediği gibi ;" söyleyenden dinleyen arif gerek"..
Bizde de öyle, anlattığının anlaşılandan öte anlamı yok..
Bunların peşinden gittiğinin ego hırs, adamcılık gibi olsa olsa anlamı olur.
Olaki daha büyük güç elegeçirirseler de "davaları rant" olur..
Diyorsunuz ya kırk yıldır siyasetin içindeyiz, davanın derdindeyiz..
Hadi bir kırk da ben ekliyeyim;
Kırk kişisiniz ve birbirini bilirsiniz..
Bir araya gelince bir hedef belirleyip "aslan kardeşler" oluverenler en ufak taht kavgasında nasıl "düşman kardeşler" oluveriyor, kırk yıldır değişmeyen gerçeğiniz bu..
Hele oturun ve kırk satır yazı yazın, kırk kişiye anlatın, kırk saniye açıklama yapın.. nedir gerçek hikayeniz, herkes anlasın, görsün, bilsin..
Yapamazsınız, çünkü kafanız akıl oyunlarına değil ayak oyunlarına çalışır..
En vahimi de birbirinin emireri gibi hareket edip, birilerinin hakkına girerken, birilerine haksızlık yaparken ses çıkarmayanların şimdi "Vicdan" edebiyatı yapıyor olmasıdır.
Ayağına basılıncaya kadar nasırı olduğunu anlamayanların, koltuğuna tekme atılınca vicdan diye bir olgunun olduğunu anlamamaları gülünç hallerinizden kısa bir enstantane gibi.
Oysa sizin cüzdana, makama gebe vicdanınız..
Vicdan, mevsimsel, dönemsel kazanılıp kaybedilmiyor.. siz onu da yanlış biliyorsunuz..
Fuzuli'nin dediği gibi;
"Derdime vakıf değil canan
Beni handan bilir
Hakkı vardır şad olanlar
Herkesi şadan bilir
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil
Çektiğim elemi bir ben bir de Allah’ım bilir"...
Dedim ya, sizi bir ben bilmem, bütün alem bilir..
Başbaşa sizi, siz sizi görün diye bıraktık..
Alem sizi zaten görüyor.
Kırk yıldır görüyor, tanıyor, biliyor..
Sizin davanız esasen sizin dünyanız ve sizin elinizde hiçbir şey İYİ olmadı, olmayacaktır..