Geçtiğimiz hafta "Temel Haklar Konusuna Altılı Masanın Tavrı" başlıklı yazımın ana hatlarından bahsetmiş konuyla alakalı gerekli değerlendirmelerimi ise önümüzdeki haftaya bırakacağımı belirtmiştim. 
Buyrun:
CHP'nin parti programında temel hak ve özgürlükler konusundan bahsedilirken özellikle demokrasi ve laiklik vurgusu dikkat çekiyor. Bu da partinin "demokrasiyle birlikte temel hak ve özgürlüklerin olması gerektiği şekilde oluşturulabileceği ve demokrasinin yalnızca özgür bireylerle sağlanabileceği" düşüncesini savunduğunu, temel haklar ve demokrasi arasında bir şartlar bağı kurduğunu gösteriyor. Temel hakların savunulmasının yanında korunacağını vurgulayan parti, aynı zamanda hak ve özgürlüklerin geliştirileceğini de belirtiyor. Fakat toplantı, gösteri, yürüyüş düzenleme ve  ifade özgürlüğü gibi olgular belirli şartlara bağlanıyor. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim, CHP'nin ana muhalefet partisi olarak günümüz şartlarında temel hak ve özgürlüklere daha fazla geniş yer vermesi gerektiği eleştirisinde bulunmam yanlış olmayacaktır. CHP'nin kendi programında yer alan basın özgürlüğü hakkının temel haklar altında incelenmemiş ve görüşülmemiş olması da eleştirilebilecek noktalardan bir diğeri. 
CHP söz konusu programına uygun olacak biçimde Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerine ilişkin çalışmalar da gerçekleştirmeye devam ediyor. Konuyla ilgili CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ayda bir kez ülkede yaşanan insan hakları ihlalleriyle alakalı çalışmaları kamuoyuyla paylaşıyor. 
İYİ Parti'nin parti programında temel haklar konusu CHP gibi demokrasiyle ilişkilendirilecek şekilde.  Ancak programın yapısının ve temel hakların CHP'den daha farklı şekilde değerlendirildiği ortada. İYİ Parti, programında temel haklar altında özellikle yargı konusuna odaklanmış durumda. Mahkemelerin iyileştirilmesinden, ceza infaz kurumlarına, yolsuzluğa ilişkin düzenlemelerden suçların önlenmesine dair kanunlara kadar birçok farklı çalışmadan bahsedilen programda, bireysel temel hak ve özgürlüklerden daha çok toplumun huzuru ve barışına odaklanıyor. Programında, yönetime katılma,  ifade özgürlüğü, gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü gibi alt başlıkların bulunmaması düşündürücü bir unsur olsa da İYİ Parti'den birçok isim (başta lideri Meral Akşener) ifade özgürlüğüyle alakalı hassasiyetlerini günümüzde yaşanan olaylarda belirtiyor.
Diğer yandan; CHP ve İYİ Parti'nin oluşturduğu Millet İttifakı'nı düşündüğümüzde iki partinin parti programlarının "temel haklar ve özgürlükler" başlığını değerlendirdiğimizde birbirine entegre bir hâl aldığını söyleyebiliriz.  Çünkü partilerin programlarında demokrasiye dayanan hak ve özgürlüklerde CHP bireysel özgürlüklere, İYİ Parti ise toplumun huzur ve barışına odaklanmış durumda.
DEVA ve Gelecek, altı parti arasında temel hak ve özgürlüklere programlarında çok daha geniş yer veren iki parti. Ayrıca konuların ele alınış biçimi de son derece geniş. Anayasa değişikliğinden hükümet sistemine,  insan hakları konusundan basın özgürlüğüne, KHK ve adalet sistemine kadar birçok başlık içeriyor. 
İki partinin de AKP geçmişini hatırlamakta fayda var. Yıllarca hükümetin önemli bölümlerinde görev yapmış, birçok hukuksuzluğu da önden görmüş iki partinin programlarında geçmişe vurgu yaparak geleceği inşa etmesinin temelinin buradan geldiğini düşünebiliriz. Diğer yandan, geçmiş hataların ve yapılan yanlışların sadece geleceğin yeniden inşa edilerek tolere edilmeyeceğini de anlamak gerekiyor. Bu nedenle birçok insanın son derece önemli ihlallere maruz kaldığı hükümet sürecine dair özellikle de geçmişle yüzleşme görmek halka daha samimi gelecektir. 
Diğer yandan Gelecek Partisi'nin insan hakları konusunun yalnızca kurallara bağlı kalarak ilerlemeyeceği,  toplumun da eğitilmesinin öneminin büyük olduğu söylemi önemli bir tespit. Diğer partilerin halihazırda odaklanmadığı bir konuyu yani toplumu iyileştirmeyi de amaçlıyor.
Saadet Partisi ve Demokrat Parti'nin parti programlarında temel hak ve özgürlükler konusuna dair ifadeleri ciddi şekilde muğlak. Saadet Partisi temel haklara ilişkin "düşünce ve ifade özgürlüğü" dışında yargı, seçim ve basın gibi alanlar hakkında da açıklamalarda bulunsa bile gösteri düzenleme, STK'lara ve derneklere katılma, çalışma ve savunma gibi birçok hakka programında yer vermiyor. Demokrat Parti ise birçok hakkı programında geçiriyor; fakat bu haklara ilişkin yapılacak düzenlemelerin genel ifadeler barındırdığı ve belirsiz kaldığı görülüyor. Örneğin ben programı okurken "peki nedir bu düzenleme?" sorusunu birçok kez yineledim.
Bir diğer yandan Saadet Partisi'nin programında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin problemli olduğu ifade edilse bile net bir şekilde parlamenter sisteme geçileceği ifadesi bulunmuyor.
Yine de Altılı Masa'nın yayınladığı metinde altı parti de parlamenter sistem üzerinde uzlaşmış durumda.