Ağaoğlu, Bilinmeyenleri Açıkladı 

Trabzonspor Kulüp Başkanı Ahmet Ağaoğlu, gündemdeki konu başlıklarına ilişkin AA 'ya değerlendirmelerde bulundu. Ağaoğlu'nun konuşmasının satır başları şöyle:

GELİRİN YEDİ KATI FAİZE GİDİYOR 

-930 milyonluk borç ortaya çıkınca böyle olağanüstü genel kurul kararı alındı. O şartlarda göreve geldik. Kulübün en büyük sıkıntısı, mali sıkıntı. Birikmiş çok ciddi borç var. Gelir, tamamen temkinli... Zaten kulübün gelirinin yüzde 80’i faize gidiyor. Bunun içerisinde kredi faizi var, birikmiş borçların faizi var, vergi borçları, SSK borçlarının faizi var. Oyunculara, kulüplere, menajer borçları var. Bunların bir şekilde hallolması lazım. 2 haftadır bunlarla uğraşıyoruz. Daha henüz yüzümüzü başka taraflara çeviremedik.

2001'DE GÖREVE GELDİĞİMİZDE

 -2001 Ocak’ında göreve geldiğimizde ben o zaman 2. Başkandım. Takımın borcu 76 milyondu ama, gerçek borcu 45 milyon dolardı. O da çok ciddi paraydı. Ekonomik krizin yaşandığı dönemde böyle bir tabloyla karşı karşıya geldik. Biz yönetimi bıraktığımızda kadroda Fatih Tekke, Gökdeniz, Aurello ve çok iyi kadro yapılanması vardı. O sene sonunda Türkiye kupasını aldı, şampiyonluğa oynadı. Bıraktığımızda 7,5 milyon dolar borçla bıraktık.  Gökdeniz 8,5 milyon Euro, Fatih Tekke 10 milyon dolara gitti. Bir futbolcu borcu karşılıyordu. Gelir gider dengesi açısından kafa yapımız oydu. Ekonomik sıkıntı yaşamadığınızda kafanız orada olmadığınızda... Burası ticari müessese değil aynı zamanda futbol kulübü. Futbolun temel prensiplerinden birisi de konsantrasyondur. Oyuncu konsantrasyonu olarak değerlendirmeyin. Yönetici de aynı şekilde. Hedefiniz neyse ona konsantre olacaksınız. Hacizlerle, ihtarlarla, UEFA'dan, FİFA’dan gelen cezalarla uğraşırsanız kafa oradan uzaklaşmaya başlar. Konsantrasyondan uzak, konsantrasyonun gerek duyulmadığı bir spor dalı söyleyebilir misiniz bana? Yok böyle bir şey..

TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ TÜM KULÜPLERE ÖRNEK OLACAK 

O yıllarda televizyon geliri, naklen yayın gelirleri aldığınız para 1 milyon dolardı. 3 milyon dolar borçlanıyorsunuz. Şimdi 10 milyon dolar alıyorsunuz 30 milyon dolar borçlanıyorsunuz. Bu değişmeyen grafik. Alsınlar incelesinler. Gelirler arttıkça Türk futbolunda borçlanma 3 katı 5 katı oranında artıyor. Trabzonspor’un borcu yıllık gelirinin 7 katı... Bunun içinde sadece naklen geliri değil, stat geliri, ürün satışı var, sponsorluk... Hepsini üst üste koyuyorsunuz 12-13 milyon TL... Borcunuz 1 milyara çıktı. Keşke bu gelirler artmasaydı. Biraz bizde Türk insanında aylık kazancından daha fazla borçlanma var. Genel Kurulda, Mali Genel Kurulda ibra edenler etmeyenler.. İbra edildiğiniz takdirde, bütçeyi ibra etmemek bizle alakalı olmayan söylem. Genel Kurulda bütçeyi ibra etmemek kulübün tarihine vurulacak en büyük kara leke. Onu şu şekilde değişseydi, “Kulübe ibra edilmeyecek bütçeyle gelmek kulübün tarihine vurulacak en büyük kara leke” ... Bu bütçeyi dernekler yasası ile yönetiliyor. Biz Trabzonspor olarak temmuz ayında tüzük değişikliğini Genel Kurula getirmek istiyoruz. Orada ileri dönük olarak borçlanmanın önünü almayı en azından gerçekleşen bütçesinin yüzde 20 – 30’unun üzerinde borçlanma gereksinim duyulduğunda Genel Kurul kararına tabi olması, Genel Kurul kararı almadan da yetki kullanabilir. Ancak o karardan başkan ve yönetim kurulu sorumlu olur... Şuanda canı yanan benim. Ben bu problemi kendi adıma ortadan kaldırmak zorundayım. Belki Trabzonspor’un yapacağı bu tüzük değişikliği diğer kulüplerimize de örnek olur. İsteyen bizim modeli örnek alır kullanır. ÖZE DÖNÜŞ... Borç 1 milyara yakın olunca ödenmesi pek mümkün değil. Çok eleştiri alıyorum. Gelir gider dengesinden bahsettiğimde, “Borçlanmadan neden korkuyorsun” diye.. Futbol bir endüstri ise ürününün olması lazım. Otomotiv endüstrisi dediğinizde nedir varlığı Otomotiv.. Tarım endüstrisi, buğday arpa.. Futbol endüstri ise ham maddesi olması lazım. Nedir ham maddesi? Alt yapı. O zaman gelin buradan başlayalım. Üretim olmadan endüstri olur. Babanız çok zengindir devamlı tüketirsiniz o ayrı. Sürekli para yağıyordur belli değil. Gidersiniz Almanya’dan alırsınız, canınız nereden istiyorsanız oradan alırsınız.  Sen gidip yurt dışından 5 milyon 10 milyon Euro’ya futbolcu alıyorsan, onu karşılayacak alt yapın, gelir kaynağın yoksa..  Şunu anlarım. Trabzonspor’un çimento fabrikası vardır. Gelir 100 liradır. Tamam ben bu 100 liranın belli kısmını futbolcu masraflarına..  Çünkü naklen yayın geliri karşılamıyor. Açık her sene büyüye büyüye 7 kat borçlanmaya gelmişsin.  Farklı gelir sağlayan enstrümanların varsa anlarım. Böyle bir şey yoksa o zaman bir şey kalıyor elde. En önemli şey. Hep var olan şey.. O kentte her erkek çocuk futbolcu doğar. Anasından futbolcu doğar. Çok iyi olur, vasat olur.. Yetenekli sınırlıdır. Başka tarafla benim gibi yönelir.  Böyle bir coğrafyada yaşıyorsak, zaten sizi de şampiyon yapan başarıya taşıyan o kentte ki o hammadde ise o zaman onu kullanmak zorundasın. 

DÜNYA'NIN ÖBÜR UCUNDAN FUTBOLCU GELİYOR

 Öze dönüş değil. Elindeki malzemeyi kullanış.. Bunu çeşitlendirerek şekillendirerek, farklı üsluplarla ifade ederek sulandırmaya çalışanlar var. Adına ne derseniz deyin elimde var olan kullanmak zorundayım. Yetersiz kaldığı yerde çünkü o takım oyunu. Yetersiz kaldığınız yerde gelir gider dengesini sarsmayacak bozmayacak şekilde her türlü takviye yapabilirsiniz. Trabzonspor takımının kimse kusura bakmasın oyun karakteri vardır. Yemeği hızlı yiyen, horonu hızlı oynayan, hızlı konuşan bir kentin insanları öyle orta oyunu gibi oynanan futboldan zevk almaz. O karakterde ki oyunu oynadığınız zaman mücadeleci yıpratıcı hırslı, mağlubiyete tahammül etmeyen, bu görüntüyü veren futbolu oynadığınızda, mağlupta olsa o takımı bağrına basar. Neticede adam kalıyor. Dünyanın öbür ucundan Trabzon’a geliyor. Oynarım giderim. Bu değil. Oluşturudğumuz yönetimin bakış açısı da bu değil düşüncesi de bu değil. Sabır istedik. 3 sene ile 5 sene arası. O sabır her şeyi içeriyor. Borçların ödenmesi, gelir gider dengesinin sağlanması, sağlıklı alt yapının oluşturulması, 1461’e yeniden kazandırılması.. Alt yapıdan alacağnız oyuncu 1461’e, yeniden Trabzonspor’a.. Bu yapı da bozuldu. O da büyük sıkıntı. Kentle bütünleşmiş, taraftarıyla bütünleşmiş, o takımın bir parçası olduğunu hissedebileceği birlik ve beraberliği sağlamak için 3 sene 5 sene lazım. Kolay değil. Dağıldı... Düşünce yapısı farklıydı. Ekonomik yapı farklıydı. Sportif başarıya gidiş içein farklı yollar denendi. Bunların hepsi toparlanması lazım.  Bu asla ve asla şöyle anlaşılmamalı.. 3 sene 5 sene kepenk kapatıyoruz. Trabzonspor her zaman yarışın içinde olacaktır. Kavganın dışında kalmak, sportif kavganın dışında kalmak benim yapıma da ters, bizim yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızın yapısına ters, Trabzonspor taraftarının yapısına da ters... Mücadele edceksiniz...

" TARAFTARA ANLATMAK ZORUNDASINIZ

Bana göre Beşiktaş bir ölçüde başarılı oldu... Taraftar kulübün parçasını olduğunu hissettiği anda sorumluluk da üzerine almaya başlıyor. Dışarda dolaşıp etliye sütlüye karışmayan taraftar alsınlar kardeşim, onu da alsınlar, bunu da alsınlar. Taraftarı içeri doğru çektiğiniz anda sorumlulukta almaya başlıyor. “Niye alsınlar, o  kadar paramız var mı? Alt yapıda oraya gelecek topçu yok mu?” yönetimleri en fazla baskı altına alan şeylerden biri de taraftar beklentisi. Taraftarı doğru olarak yönlendirmek yönetimlerin görevidir. O taraftarı irtifa kaybetmeye başladığınızda arkanıza rüzgar olarak alıp rakibinize saldırmak için sadece kullanmayacaksınız. Gerçekleri taraftara anlatmak zorundasınız. Durumumuz bu... Borç 1 milyar. Bu borcu kimse ödemez. Falan geldi ödeyecek. 2001’den beri. 7,5 milyon dolardan niye 250 milyon dolarlar seviyesine çıktık. 

O KÖMÜRÜ KULLANMAYACAĞIM

Nasıl oldu da bu noktaya geldi? Ardından sportif başarı geldi mi gelmedi?  72 futbolcu almışız. Bu mu başarıya giden yol. Denendi denendi olmadı. Olmadığı yerde radikal karar almak zorundasınız.  Bu işi sulandırmak isteyenler şöyle bir yaklaşımı var. Eskiye dönmüyoruz.  Futbol bu kentin insanlarının DNA’sında var. Oturacaksınız altın veya kömür madenin üzerinde. O kömürü kullanmayacağım, Güney Afrika’dan düşük kalorili kömür getireceğim.  İstanbul’un 3 büyük takımının yapısı farklı. Onların izlediği yol farklı. İstanbul, farklı bir şehir. Hem performansı hem de kariyeri olan futbolcu, yabancı futbolcudan bahsediyorum. Bu futbolcuya yöneldiğinizde, İstanbul takımları da yönelmişse her zaman sizin önünüzdedir. Bunun içerisine futbolcunun sosyal yaşantısı, ulaşımı koyabilirsiniz. İstanbul’da sürekli olarak vitrinde. Vitrinde kalarak marka değerini yüksekte tutar. Bu her sporda geçerli.. Sporda gündemde değilse, iki tur atar magazin sayfasında gündemdedir. Marka değerini belirli yerde tutuyor. Bunu anlamamız lazım. Çekme çekme diyorlar ya o.. Trabzon’da geldi Meydan’da iki tur attı. Aynı kalibrede ki iki futbolcudan bahsedelim. Nerede gündem olacak bu oyuncu.. Bütün bunları değerlendirdiğimiz zaman iki adım geridesiniz.  E

EN UCUZ SPORCUYU ALIP GETİRECEĞİZ

O zaman farklı strateji oluşturmak zorundasınız. İstanbul kulüpleri hazırı alabilir, siz eğer belirli mevkiilere dışardan tranfser ihtiyacı duyuyorsanız hazırı değil, en ucuzunu gelişmekte olan sporcuyu alıp getirmek zorundasınız. Tabi eleştiriler geliyor. Ucuz mal alacak kadar zengin değiliz. Değiliz tabi..  Özkan Sümer gitti 4 tane futbolcu aldı. 1 milyon 200 bin Euro..  Eduardo, 50 bin dolardı.. Ondan bir şey alamadık. Aslında Da Silva ve Jaro daha iyi futbolculardı. Onlardan yeteri kadar verim aldı Trabzonspor.. Marco Aurello’nun kim olduğunu anlatmıyım. Bunu yapmak zor mu? İllada gidip 10 milyon 5 milyon Euro veya dolar vererek, ha şurada şu var. Onun futbolcu olduğunu herkes biliyor. Biraz çalışmak lazım.

BAĞIŞTA KAÇ PARA TOPLANDI? İŞTE O RAKAM

Trabzonspor’a çok farklı bakıp, sanki imkansızı başarmış, dükalığa son vermiş, al gülüm ver gülüm şeklinde oynanan futbolu oyunun içerisine girmiş bir lider olarak benimseyen insanlar. Şunu söylüyor bağışı yapan arkadaşımız, “Ben Trabzon’da doğmadım. Ailemde de Trabzonlu yok. Ama Trabzonsporlu olmak için Trabzon’da doğmak gerekmiyor”. Bu kadar özverili taraftarı olan bir kulübün bu türbülanstan çıkar. Nasıl alt yapıyı kullanarak yol haritasıysa bu dinamiği kullanarak ekonomik sıkıntının içinden çıkacağız.  12 saat içerisinde en son kapanırken bankadan aldığımız şey fazla.. Çok spontene gelişti. Reklam kampanyası ile başlamayı düşünüyorduk. Ama öyle baskı geliyordu ki.. İBAN numarası verin. Açılması ile kapanması arasında 100 bin TL.. Duygusal bunlar..  Sorumluluğunuzun arttığını hissediyorsunuz. Camianın o büyüklüğü sizi farklı noktaya geliyor.  “Babam 20 lira vermişti. 2  günlük harçlığım. 15 lira kaldı. İnanın yardım kampanyasını gördüm. Hepsini gönderirdim”  Ben aç ve parasız gezmeye laf söylemem. Trabzonspor kendine gelsin bu bana yeter. Bellik ki genç arkadaşımız. Böyle bir taraftar yapısı olan kulüp ekonomik sıkıntının altında kalkmamıs mümkün değil. 

30 NİSAN'DA PARALARINI VERECEĞİZ

İstanbul’da 62 bin seyirciye hangi takım oynadı. Trabzonspor oynadı...  Trabzonspor olarak benim en büyük gücüm, camiam.. Benim taraftarım. Bu düşünce yapısına sahip olan taraftarla her türlü zorluğu aşarız.. Tabi bir de bunu anlayacak insanlarla çalışmamız lazım.  Gelir gelmez futbolcularla toplantı yaptık. Teknik kadro ve futbolcularla ilgili hiç bir şekilde gündem maddemiz yok. Odaklandığımız, gündemimizin birinci maddesini tescil eden şey birikmiş alacaklarını ödemek. Bazı futbolcuların transferlerinden bonservis bedellerinden kaynaklanan diğer kulüplere borçları ödemek. Lisansa engel borçlar var hacizler var bunları ödemek.  şunu da ilave ettik. Size söz veriyoruz. Sizin alacaklarınız 15 Mayıs tarihine kadar ödenecek. 6 yabancı futbolcu biz çıktıktan sonra alacaklarımızı 30 Nisan’a kadar ödeyin diye ihtar çekiyor.  ben Trabzonspor’un kaptanıyım başka takımın kaptanı arkasında sahaya çıkmak diyen futbolcu yapısından geldiğimiz yapı.  Ama karşılarında yeni gelen yönetimin sözü var. 15 Mayıs’a kadar alacaklarınız ödenecek diyoruz. Onlar 30 Nisan’a kadar ihtar neyin nesi olur. 15 günlük tahammülsüzlük neyin nesi oluyor?  30 Nisan’da vereceğiz paralarını..

RODALLEGA İHTARI SALI GÜNÜ GELDİ

Devam eden dava sayısı 180 civarında... Onun her halde, görüşülen veya tartışma konusu olan konuşulan sıkıntılar sayısı 2 katıdır. Her gün bir şeyle uğraşıyorsunuz. Rodallega’nın Akhisar kulübü ile alakalı ihtar, salı günü geldi. Onun önüne geçtik. Dün stadın açılışıyla alakalı organizasyonu yapan şirket parasıyla alakalı alınmış mahkeme kararı var. Orayı aradık. “Lütfen 1 ay daha bekleyin”  İnsanlar,  artık futbola bakarken bu pencereden baksınlar. Yarın öbürgün duvar yıkıldığında altında biz kalacağız.

TRABZONSPOR YARIŞIN DIŞINDA KALMAZ

Bu defa zirveye oynuyorsanız, Trabzonspor hiç bir zaman yarışın dışında kalmaz. Oraya oynamak zorunda. Oraya oynuyorsanız elinizin rahat olması lazım. Sağdan soldan kilitlendiğinizde manevra yapmak kabiliyetinden yoksun kalıyorsunuz. Elinde seçenek olması lazım. Elinizin rahat olması lazım. Bu defa elinizde ki kadroyla.. Bazı futbolcuranı maliyeti çok yüksek. Bazıları çok düşük. 4 5 tane anlatmaya ruhlarını okşamaya çalışıyorsunuz. Böyle bakıyorlar. Sonra ihtarnameyi gönderiyorlar. Ben bunlarla nereye gideceğim? Beşiktaş’ın yaptığı gibi yüksek maliyetli oyunculara bu durumu anlatıp biraz aşağı gelin, biz biraz yukarı çıkalım ama sizde aşağı gelin bir yerde buluşalım. Bu kesinlikle yapılacak. Takım içi ücret disiplininin sağlanması için son derece önemli. Performansları eşit futbolcuları arasında çok fark olmamalı. Takım futbolunu efektif hale getirmek için her şekliyle dengeyi sağlamak zorundasınız Muharrem Usta’nın kulüpten alacakları var. Yönetici alakacakları 70 milyon TL... Milan kulübüne 10 milyon Euro bonservis borcumuz var. Sosa ve Kucka.. Dosyada gitmiş. Yalvar yakar tutuyorsunuz. Dosya gitmiş UEFA ve FİFA.. burak Yılmaz’ın transferinden kaynaklanan, yanılmıyorsam 3 milyon Euro civarı. Bir miktar ödenmiş. Çin’de ki kulübe bonservis borcu var. 1 milyon gidersek 3 milyon bu 3 futbolcunun menajerlerine borcumuz var. Bunlar, çok kısa süre içerisinde ivedilikle halledilmesi gereken, olası cezaların önüne geçmemiz, UEFA lisansı almamız.. UEFA lisansından vazgeçtik, Türkiye’de ulusal lisans almak için ödememiz gereken paralar bunlar.. RIZA HOCA GİDECEK Mİ? Şuanda kulübün mevcut yapısı içinde teknik konularda çalışma yapmak, alt yapı oluşturmak, as başkanımız Hayrettin Hacısalihoğlu ve Genel Koordinatörümüz Özkan Sümer’in tasarrufunda.. Onların yapacağı görüşmeler. Rıza hoca olsun, Özkan hoca olsun.. Belirli noktaya geldikten sonra yönetime gelecek. Onla alakalı olarak net söylüyorum. Benim kafamda düşünce oluşmuş değil. Düşüncenin oluşması için elimize veriler gelmesi, görüşmelerin neticeleri gelsin. Rıza hoca diyecek ki, ben bu kadar.. Trabzon zor yerdir çalışmak... Yerel medya baskısı.. Herkes biliyor futbolu.. Farklı bakış açılarından baktıkları için farklı şekilde eleştiriyor. Çalışmak için o kadar kolay yer değil Trabzon.. Bu sadece sizin kararınızla sınırlı değil. Karşınızdaki oyuncunun ve teknik direktörün nasıl bakış açısına sahip olduğunu düşüncelerini bilmeniz lazım. O konuyla ilgili olarak yetki ve sorumlular bire bir görüşmeler yapıyor.

AĞAOĞLU RİZESPOR MAÇINA GİDECEK!

Şartlar ne olursa olsun, bir birinize düşman olmadığınız takdirde, devletler için de geçerli aileler için de geçerli komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Komşuların gücü birleştiğinde ortaya farklı tablo çıkar. Apartman olarak veya mahalle olarak güç olursunuz. Trabzonspor şartlar ne olursa olsun bunu sağlamak zorunda. Beni en fazla rahatsız eden konulardan biri Trabzonspor Rizespor gerginliği.. Geçen hafta gidecektim. Yine bu sıkıntılardan dolayı erken görüşme yapmak için Rizespor’un maçı Pazar günüydü. Ben Cumartesi İstanbul’a dönmek zorunda kaldım. Rizespor’un maçına gidecektim. Bu hafta Rize’de deplasmanda biz de deplasmandayız. Bir aksilik olmazsa gideceğim. Tepki olacak diye iki kulübün sorumluluğunu üzerine almış insanların, ben bundan imtina edeyim diye bir şey yok. Tepki bir olur, iki olur. Bunu insanlara anlattığınızda Karadeniz insanı kıvrak zekalıdır. Samimiyetinize inandığınızda fazla sıkıntı üzerine girmeden bu sıkıntıyı aşabileceğimizi düşünüyorum.  orası futbol coğrafyası.. Trabzonspor kendi içinde sıkıntılar yaşadığında, bölünmeler yaşandığında Trabzonspor irtifa kaybediyordu. Trabzon, Rize, Samsun, Giresun kendi arasında sıkıntılar yaşadığında bölge sporu irtifa kaybediyor.  Ne kadar acı değil mi? Samsun’un küme düşmesi. Tesis bakımından en zengin illerinden birisi. Mükemmel stat ama takımı bir alt kümeye düşüyor. O gücün bir şekilde hareket etmesi lazım. Geçebilirde...

İKİ KULÜPTEN TEBRİK GELDİBİR

İlk tebrik 9. Sandık açılırken Galatasaray kulübü başkanından geldi. Peşinden, sayın Fikret Başkandan geldi. Diğer 3 4 kulüpten telefonla tebrik geldi. Kulübe telgraf çekerekten bir iki kulüp hariç diğer hepsi tebrik ettiler. Bir iki kulüpten gelmedi... Tahmini o kadar da zor olmasa gerek..

AĞAOĞLU "SENDE BEYİN YOK"

TFF ‘nin verdiği karar beni hiç ilgilendirmiyor. İkisinin derdi.. Sorun onlar halletsin. Şiddete geldiğinde yöneticilerin ağzından sözleri duyunca, taraftarı dinamik güç olarak kullanmak zorundasınız. Biz başladık dün.. İrtifa kaybetmeye başladığımda yönetim veya başkan olarak hata üstüne hata yapmaya başladığım yerde tribüne oynayıp taraftarı arkama alıp kılıcımı çekip karşı tarafa saldırmak gibi bir şeyin içine girersem ben taraftarı sorumlu tutmam. O işin günahı bende. Popülizm politikalar izleyip taraftarı bu noktaya getiren bizleriz. O insanlar durup dururken kendileri orada o agresifliği, şiddeti, tepkiyi, sergileyen insanlar değiller. Bir şey bunları tetikliyor. Ateşliyor. Bazıları ısrarla anlamıyor. Hastalıklı beyinler ısrarla anlamıyor. Var mı bunlar var. Adam şunu söylüyor.. Spor yazarı. “Şenol Güneş, hastaneye gitmeden Ahmet Ağaoğlu orada” Anlayamazsın. Çünkü sende beyin yok. Normal şeyleri algılamakta bile zorlanıyor.  Siz popülizm uğruna agresifliği körüklerseniz tribünden ne bekleyeceksiniz.  Taraftarın sorumluluğu bellidir, yapacağı işler bellidir. Tarfatarın sorumluluğunu biz üzerimizde taşırken bazı taraftar grupları kulüp yöneticilerinden çok daha mantıklı hareket edebiliyorlar.  Bu oyunun aktörü sizlersiniz. Futbol oyunun aktörü oyuncular ve teknik direktörlerdir. Arsenal kulübüyle alakalı. Wegner, 20 senedir orada. Tanıyoruz değil mi? Arsenal kulübünün başkanını tanıyan var mı? Odaklandığım yer Arsenal takımını oyuncuları ve hocası.. E bizde varsa yoksa başkan, varsa yoksa yönetim kurulu üyeleri. Çünkü ucuz zaten bazen bu ülkede popüler olmak. Bazı eyleri kullandığınızda çok farklı şeylere gidiyorsunuz. Zıplıyorsunuz, basamakta atlamıyorsunuz. Zıplaya zıplaya gidiyorsunuz. Bu yapılınca taraftarda kullanılıyor. Ondan sonra olaylar bu noktaya geliyor. Bizim yönetim olarak yapmaya çalıştığımız şey taraftarında kulübün sorumluluğunu üzerinde hissetmesi.  Sahaya taş atıldığında taraftarın da canının yanması lazım. Canınızın yanacağını hissettiğinizde o eylemin içine girmezsiniz.

ABDÜLKADİR'E İSTENEN PARA 

 Hedefimiz 61 milyon lira.. Bu insanlardan bu parayı talep ettiğinizde feda olarak bütün sorumluluğu üzerine almış oluyorsunuz. Böyle bir sıkıntı var. Yardımınıza ihtarcımız var. Bunu aşabilmeniz için. Onu söylediğinizde o şeyi omuzlarınıza alıyorsunuz. İnsanların ödemiş olduğu paranın sorumluluğunu üzerinize almış oluyorsunuz. Bu para girdiğinde aldıysam ben aldım gibi olmaz. Bu parayı kulübün ihtiyaçları doğrultusunda harcamak zorundasınız. TS Culplarda açık. Ürün alarak hizmet etmek isteyen varsa ürünler orada. Her gelen.. 10 milyondan onun karşılığında bardak gönderdik o ayrı.. Bu zaruretten başladı, baskıyla başladı. 15 gün sonra servisi girecek sms kampanyası var. Onla başlamak istiyorduk. SMS’ kampanyası da girecek devreye. Trabzonspor taraftarı karşılıksız sever. Ticari projelerimiz var. Asıl, Trabzonspor’un kurtuluşu alt yapıdan yetiştirip satacağı futbolcularla.. Alt yapıdan gelen futbolculara yurt dışından gelen çok ciddi teklifler var. 1 milyar getirseler, 1,5 milyara da çıkarız. Yusuf ve Abdulkadir’in misyonu var. Teklif edilen para ilk etapta söylenen rakam çok ciddi rakam. Ama öyle bir şey yok...