Kamuoyunun dikkatine;
Trabzon Büyükşehir Belediyesi tarafından, başlatılan Ganita-Faroz Arası Sahil Düzenleme Projesi çalışmaları uzun süredir devam etmektedir. En başından beri, jeolojik süreçler sonucunda milyonlarca yılda oluşan doğal yapılardan bir tanesi olan, şehrimizin gözbebeği Ganita’nın düzenleme projesi kapsamına alınmaması gerektiğini savunduk.
Ganita özel konumu nedeniyle yıllardan beri Trabzon'un en önemli sosyal mekânı olmuştur. Bu alanda yapılacak düzenleme çalışmaları, doğal çevrenin tamamen yok olması demektir. Ama ne yazık ki, büyükşehir belediyesi bu konuda ikna olmadı. Sivil toplum örgütlerinin ve bilim insanlarının bu sesine kulak vermedi. Hemen yanı başımızda, akarsu yatağı içine yapılan yeni otogar projesi gibi. Gelecek nesiller bu tür bilimsel altlıklardan uzak bir şekilde yapılan öngörüsüz projelerin sıkıntılarını ne yazık ki çekecektir. Trabzon şehrinde, bugünün çözümleri yarının sorunları olarak şekillenmeye devam etmektedir.
Şehirlerin tarihi süreç içinde kazanmış oldukları bu kültürel, mimari miras, içinde bulundukları doğal çevre ile anlamlıdır. Şehirlerin doğal yapısının korunması da tarihi dokular kadar özen gösterilmesi gereken bir konudur. Bugün Trabzon, artık mavinin ve yeşilin kucaklaştığı bir kent değildir. Trabzon’un bir kıyı kenti olmasının oluşturduğu mimari özellikler ve yaşam özellikleri artık kaybolmuştur. Sivil toplum örgütlerinin, koruma kurullarının, bilim insanlarının ve şehrin diğer dinamiklerinin yaşadığımız çevrenin toplum yararına kullanılması noktasında, kent kimliğinin varlığının ve devamının öneminin bilincinde olarak yeni yapılaşmaların oluşumunda etkin rol oynaması gerekmektedir. Ne yazık ki, Trabzon Büyükşehir Belediyesi bu aşamada sınıfta kalmıştır. Daha geçen hafta, Ganita’nın kuzeyinde ucube gibi duran mendirek; dalgaların gazabına uğradı. Mendireğin orada olması ayrı bir tartışma konusu. Kesinlikle kaldırılmalı. Ganita sahilinin doğal yapısına kavuşması için bu çok önemlidir. Ama asıl önemlisi, bu proje kapsamında bu mendireğin kaplanması sonrasında dalgaların, yapılan çalışmaları yerle bir etmiş olmasıdır. Bu küçük bir doğal afet. Sadece mendirek yıkıldı. Daha da beteri olabilir. 120 kilometrelik sahil bandına sahip olan şehrimizde derin deşarj tesisleri işlevsel değil ve atık sular –her ne kadar aksi iddia edilse de- direkt denize gidiyor.
Şimdi şunu sormak istiyoruz, bu kadar uyarıya rağmen onca masraf edilerek yapılan ve henüz açılışı bile yapılmadan yerle yeksan olan bu yatırımın hesabını kim verecek? Bunlar kimin parası? Neden bir plan yok? Neden bir program yok? Neden bilime önem verilmiyor? Neden kentin tarihine sahip çıkılmıyor? Kentin göğsüne saplanan viyadükler, akarsu yataklarına yapılan kamu yatırımları, yerle yeksan olan sahiller ve daha niceleri. Bu gibi örneklerle ortaya koyduğunuz makyaj siyaseti artık toplumumuz nezdinde kabul görmüyor. Yaptığınız makyaj işlerinin ömrü kadar siyasi ömrünüz kaldığını hatırlatmakta fayda görüyoruz.
Saygılarımla