CHP Trabzon'da 95.Kuruluş Yıl Dönümünü Törenle Kutladı 
CHP Trabzon İl Başkan Yardımcısı Mehmet Duran, “İçinde bulunduğumuz koşullar da bu zorunluluğu ayan beyan ortaya koymaktadır. Bu nedenle çok çalışmalı ve özellikle bir daha belirtmeliyim ki en kısa sürede halkımızla sevgi, saygıyla iyi iletişimler kurmalı ve bütünleşmeliyiz.  Bu partinin mensubu olmak demek vatan için, millet için, adalet için, hak için, demokrasi için, emek için, bu toprağa kefensiz giren dedelerimiz için mücadele etmek demektir” dedi. 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon İl ve İlçe örgütleri Trabzon Meydan Parkı Atatürk Alanı’nda CHP’nin 95 kuruluş yıldönümünü kutladılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve aziz şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunan partililer, İstiklal Marşı’nı okudular. 
CHP‘NİN 95. YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
Basın açıklamasını okuyan CHP Trabzon İl Başkan Yardımcısı Mehmet Duran, partinin kuruluşunu anlattı. 
Demokrasinin, ülkemizin, cumhuriyetin yılmaz ve yorulmaz bekçisi CHP‘nin 95. Yıldönümünü kutlamak üzere toplanmış bulunuyoruz kutlu olsun diyen CHP Trabzon İl Başkan Yardımcısı Mehmet Duran,  “Dünya demokrasilerinin en uzun ömürlü partilerinden biri olan CHP‘nin kuruluş yıldönümü kutlu olsun. Hukukun, adaletin, köylünün, işçinin, özgür yaşamın, emeğin savunucusu CHP‘nin kuruluş yıldönümü kutlu olsun. Ülkemizi düşmanına teslim etmeyen cumhuriyetimizi kuran, onu devrimlerle aydınlatan CHP‘nin 95. Yıldönümü kutlu olsun” diye konuştu. 
CHP’NİN İLK KURULTAYI SİVAS KONGRESİDİR
Çok enteresan bir kuruluş tarihine sahip olan partimizin geçmişinden söz etmeden olmaz diyen Mehmet Duran sözlerini şu ifadelerle sürdürdü: “ 1. Dünya Savaşı, yenik sayılma ve imzalanan Sevr antlaşması ve Türkiye’nin her bakımdan emperyal güçlere teslim edilmesi. Ülkenin tüm kaynaklarının ve topraklarının bölüşülmesinin öngörülmesi ve en elem verici olanı da ikbal uğruna bu, ülke için son derece acımasız koşulların güle oynaya kabulü. Ha bakın, bu antlaşmanın altındaki imzalar Atatürk ve arkadaşlarına ait değildi. Bu durumdaki Türk halkı ne yapmalıydı? Elbette vatanını canı, kanı pahasına savunmalıydı ve öyle de yaptı.  Aç, sefil, bir yandan eşkıya, bir yandan düşman işgaliyle uğraşmak zorunda kalan Türk halkı, önce Kuva-yı Milliye adıyla, daha sonra Anadolu ve Rumeli Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti adlarıyla çeşitli bölgelerde örgütlenerek düşmanıyla amansız bir mücadeleye başladı. 4 Eylül Sivas Kongresinde bu adı alan cemiyet, diğer savunma örgütleriyle birleştirildi.  Bu olay CHP’nin aynı zamanda ilk kurultayıdır. 
LOZAN’A DİL UZATANLAR SEVR’DEN SÖZ ETMEZ
CHP‘nin temeli işte bu şekilde atılmış oldu. Kurtuluş Savaşı bu örgüt tarafından çok ilkel olanaklara rağmen başarılmış ve ülke düşmanlardan temizlenmiştir. Sonra bir bakıma Türkiye’nin tapusu niteliğindeki Lozan Antlaşması imzalanmıştır. (Şimdi soruyorum size Lozan’a dil uzatanlar, neden” ülkenin her şeyiyle düşmana teslim edilmesini Öngören Sevr antlaşmasını eleştirmezler, onun o müthiş kusurlarını,  bir bakıma ülkemizi düşmana pay ettiren,  yok oluşumuza geçit veren kusurlarını görmezden gelirler?) 
BU PARTİ DÜNYANIN EN UZUN YAŞAYAN PARTİLERİNDEN BİRİ
İşte Kurtuluş Savaşını, arkasından Lozan’ı başaran bu cemiyet, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından 9 Eylül 1923 tarihinde “Halk Fırkası” adı altında Ülkenin ilk partisi olarak teşkilatlanmıştır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk,  partinin kurucusu ve ilk genel başkanı olmuştur. Bu parti dünyanın en uzun yaşayan partilerinden biri oldu. Bunun nedenlerine kısaca bakalım: 
  Partimizin uzun ömrünün birçok nedeni vardır ama çok önem arz eden birkaçından söz edeceğim, birinci neden,  bu çok özel kuruluş serüveni ve tarihi misyonudur. İkincisi, dayandığı çağdaş, teşkilatçı, yenilikçi ilkelerdir. Üçüncü neden olarak da ülkeyi kurtaran ve cumhuriyeti kuran demokratik sisteme dayalı sivil bir halk hareketi olmasını sayabiliriz. Bir başka deyişle milletimiz, düşmanıyla savaşırken, ülke uğruna kan dökerken, can verirken bir yandan da CHP’yi kurmuştur. 

ULU ÖNDERİN İKİ ESERİNDEN BİRİ CHP’DİR
İşte sonuç: “dere gitti kumu kaldı.” misali gidenler gitti; partimiz dimdik ayakta. Daha nice 95 yıllara diyoruz kendisine, ömürlerce kurul gönüllere, bu senin en doğal hakkındır, diyoruz,  Ulu Önderimizin iki eserimden biri dediği CHP, çok yaşa var ol diyoruz. M. Kemal Atatürk’e dil uzatanlar aslında hedeflerinde Türk milleti ve onun kanayan yarasıyla toprağa düşmüş şehitleri olduğunu bilsinler ve biraz insanlıkları varsa utansınlar. 
BU PARTİNİN MENSUBU OLMAK DEMEK VATAN İÇİN, MİLLET İÇİN, ADALET İÇİN, HAK İÇİN, DEMOKRASİ İÇİN, EMEK İÇİN, BU TOPRAĞA KEFENSİZ GİREN DEDELERİMİZ İÇİN MÜCADELE ETMEK DEMEKTİR.


Şimdi içinde bulunduğumuz dönemde kardeşliğe, barışa, kucaklaşmaya, milletimizle kol kola, el ele olmaya ihtiyacımız daha çok artmıştır. Lütfen bu görevlerimizi asla unutmayalım halkımıza koşalım. Yoksa eleştirdiklerimizle ne farkımız kalır? Yüce ulusumuzun vatanı, namusu, bağımsızlığı uğruna savaşırken kurduğu bu partiyi en kısa sürede iktidara taşımak,  hepimizin hedefi ve görevi olmalıdır, bunu asla ve bir an bile unutmayalım. İçinde bulunduğumuz koşullar da bu zorunluluğu ayan beyan ortaya koymaktadır. Bu nedenle çok çalışmalı ve özellikle bir daha belirtmeliyim ki en kısa sürede halkımızla sevgi, saygıyla iyi iletişimler kurmalı ve bütünleşmeliyiz.  Bu partinin mensubu olmak demek vatan için, millet için, adalet için, hak için, demokrasi için, emek için, bu toprağa kefensiz giren dedelerimiz için mücadele etmek demektir.

PARLAMENTER SİSTEMİ RESMEN ETKİSİZ HALE GETİRMİŞ
Şimdilerde, hepimizin gözlerine baka baka AKP iktidarı, sandıkla parlamenter sistemi resmen etkisiz hale getirmiş,  ülkenin demokratik yapısını ortadan kaldırmıştır. Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarını, kurumlarını, kurduğu onca fabrikayı, dev kuruluşları sata sata bitirememiş, köylünün emeğine, alın terine, ürettiklerine yıllarca duyarsız kalmış, adeta toprağımızı, tarımımızı görmezden gelerek 
lüks tüketime dayalı, satan değil satın alan bir ekonomik modeli benimsemiştir. Şimdi ekonomimizin geldiği sonuç ortadadır. “üretim, üretim; ihracat, ihracat” gibi anlamsız çığlıklar atmaya başladılar. O ünlü”ey”lerini çekerek yaşadığımız ekonomik çıkmazların vebalini o ülkeye, bu ülkeye yüklemeye başladılar. Milletimiz ulusal değerlerinden hızla uzaklaştırıldı, mili bayramlarımız adeta unutturuldu, mili marşlarımızı söylemekten çekinir olduk. Hemen hemen tüm komşu devletlerle sorunlar yaşar olduk. 
GÖREVDEN KAÇMAK GİBİ BİR LÜKSE VE RAHATLIĞA SAHİP OLMADIĞIMIZI KESİNLİKLE BİLMELİ
Sevgili kardeşlerim, Bütün bu olumsuz koşulları halkımıza açık ve anlaşılır bir dille anlatmak görevi bizimdir, partimizindir.  Zira ülkemizin, cumhuriyetin var olması, yaşaması için kan dökmüş, can vermişiz.  Bu gerekçelerle kimsenin bu görevden kaçmaya hakkı yoktur.
İnanmalıyız ki biz olduğumuz sürece layık demokratik hukuk devleti var olacak ve Atatürk’ün gösterdiği çağdaş medeniyeti mutlaka yakalayacak ve geçecektir. Bundan asla şüphemiz yoktur, olamaz. Ülkemizin bu atılımları gerçekleştirmesinde hepimize büyük görevler düşüyor. Görevden kaçmak gibi bir lükse ve rahatlığa sahip olmadığımızı kesinlikle bilmeli ve görevlerimizi aksatmadan yapmalıyız. Milletimiz bu çabayı bizden bekliyor ve istiyor. Yani sorumluluklarımız ağır. Ne mutlu bize ki kula kulluk etmeyen bir partinin mensuplarıyız” ifadelerini kullandı. Konuşmadan sonra Atatürk büstüne çelenk sunuldu. CHP’li gençler hep bir ağızdan İzmir Marşı’nı söylemesi büyük alkış aldı.