Partimiz malesef son günlerde  bizim tasvip etmediğimiz, toplumun da tasvip etmediği tartışmalarla anılıyor.
Siyaset ülkemizde kimlikli ve kişilikli bir alan değil. Yani şahsi hesaplar sürekli vurgu yaptığım gibi şahsiyetli siyasetin önüne geçiyor.
Muhakkak birtakım yanlışlar oluyor. Defaatle yerelde de bunlarla mücadele ettik, oturduk müzakere ettik, münakaşa ettik.
Tepkimizi de teamüller ve demokrasi sınırları içinde verdik, verebiliriz.
Toplumun önüne çıkıp, toplumu yönetmeye talip olmak demek kendini ziyadesiyle yönetebiliyor olmak demektir.
Öfkenizi, hırsınızı, hevesinizi, hesabınızı şayet yönetemiyorsanız oturduğunuz koltuğun kurumsal hüviyetini unutursunuz ve o koltukta kendi hürriyetinizi ilan edersiniz.
O koltuk, koltuklar partinin olmaz, sizin keyfinize tahsis edilmiş gibi hissedersiniz, o kadar sahibisinizdir ki bazen alıp eve bile götürürsünüz..!
Ortalığa düşen "oy verilmeyecekler" listesi tam manasıyla kimse tarafından sorgulanmadı ancak "oy verme denildiğinde oy vermeyecek delege belirleme" aşamasında biz yerelde sorduk... "üst kurul delegesi seçilen isimler hangi özellikleriyle bu yeterlilikte görüldüler"..?
Bugünkü tartışmalar o gün yapılmalıydı.
Ülkeyi yönetmeye talip bir parti, kadrolar, kişiler kendilerine atılan bir mesajı emir sayıp o emre amade olarak oy kullanıyorsalar bugün Ak Partinin  nesini eleştiriyorlar.
Ya da Ak Partinin demokrasizlik ve adamcılık anlamında kötü bir kopyası olmanın anlamı ne..?
Hatırlıyorum, İyi Parti Trabzon yapılanmasıyla ilgili uyarılar ve kötüye giden bir yöntem, yönetim anlayışına binaen "testi kırılmadan" başlıklı iki yazı kaleme almıştım ve kamuoyuyla paylaşmıştım..
Bugün gelinen nokta belki de testinin kırılması oldu.
Bu derece deneyimli siyasilerin partiyi bu denli bir kargaşaya sokması üzücü, akıl alır mahiyette değil.
Sn.Genel Başkanımızın ve partinin yapılanmasında çok ciddi gayreti olan Teşkilat Başkanımızın partililer tarafından hedef yapılması, partinin hiçbir zaman anılmaması gereken örgütlerle adının yan yana anılması, buna da partili kimselerin vesile olması üzüntümüzü katlamaktadır.
Kraldan çok kralcılar her partide vardır,partimizin de belki sorunu budur. Herkes konumunu, görevini, sorumluluğunu iyi idrak ederse, hakkıyla ilhak ederse kanaatimce partimiz polemiklerle değil başarılarla anılacaktır.
Bu tarz ağır ve anlaşılmaz ithamlarla partimizi hedef yapan arkadaşlarımızın kimin, kimlerin ekmeğine yağ sürdüklerini oturup düşünmeleri gerekir..
Partimizin de her yerde, her ilde kendini hesaba çekmesi gerekir.
Partimizde adama göre karar almak, keyfilik, kurşun asker hevesi son bulmalı.