Diyabeti olan hastalar oruç tutabilir mi ?
Bu sorunun cevabı diyabeti olan her hasta bireysel olarak değerlendirilerek ona göre karar verilmesi gerektiğini kaydeden Erem, “Bu soruya evet ya da hayır şeklinde cevap vermek doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Diyabeti olan her hasta bireysel olarak değerlendirilmeli ve ona göre karar verilmelidir. Ramazan ayında oruç tutmak isteyen tüm diyabetli hastalar Ramazan’dan 4-8 hafta önce bir İç Hastalıkları veya tercihen Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanına başvurmalı, doktor tarafından ayrıntılı bir tıbbi değerlendirme yapılarak hastanın hangi risk grubunda olduğu belirlenmelidir. Risk değerlendirmesinde; hastanın yaşı, diyabetin tipi ve süresi, akut ve kronik komplikasyonların varlığı, HbA1c ile gösterilen kan şekerinin kontrol durumu, hastanın kullandığı diyabet ilaçları, gebelik durumu, bireysel hipoglisemi riski, diyabete eşlik eden diğer hastalıkların varlığı ve önceki oruç deneyimi gibi değişik faktörler göz önünde bulundurulmaktadır. Risk değerlendirmesine göre hastalar 4 gruba ayrılır: çok yüksek riskli hastalar, yüksek riskli hastalar, orta riskli hastalar ve düşük riskli hastalar. Hastanın oruç tutup tutmayacağına hastanın içinde yer aldığı risk grubuna göre karar verilir. Ayrıca hastalar ve mümkünse hasta yakınları oruç esnasında aç kalmanın neden olabileceği sağlık riskleri konusunda ayrıntılı olarak bilgilendirilmelidirler” dedi.
  Hangi diyabet hastaları kesinlikle oruç tutmamalıdır?
Erem, hangi diyabet hastalarının kesinlikle oruç tutmamaları gerektiğini  şöyle sıraladı. “Çok yüksek risk altında olan; Kan şeker kontrolü çok kötü olan hastalar (açlık kan şekeri, AKŞ: 300 mg/dl’nin üzerinde ve HbA1c: yüzde 10’un üzerinde), günde 4 kez ya da daha fazla sayıda insülin kullanan, diyabeti kontrol altında olmayan Tip 1 diyabetli hastalar, günde 4 kez insülin kullanmasına rağmen kan şekeri kontrolsüz olan Tip 2 diyabetli hastalar, diyabetli gebeler, Ramazan’dan önceki 3 ay içerisinde sık ve ciddi hipogisemi (kan şeker düşüklüğü=kan şekerinin 60-70 mg/dl’nin altına düşmesi) veya diyabetik koma öyküsü olanlar, akut sistemik hastalığı olanlar, diyabete bağlı otonom nöropati nedeniyle hipogliseminin farkına varamayan hastalar, diyabete bağlı kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyaliz yapılan hastalar, kesinlikle oruç tutmamalıdırlar” diye konuştu. 
Yüksek risk altında olan;
Yüksek risk altında olan hastaların oruç tutmasının önerilmediğini kaydeden Erem, “Kan şeker kontrolü kötü, orta derecede kan şeker yüksekliği olan (AKŞ=150-300 mg/dl ve HbA1c: yüzde 8-10) hastalar, diyabeti kontrol altında olan Tip 1 diyabetli hastalar, diyabeti kontrol altında olmayan Tip 2 diyabetli hastalar, çoklu veya karışım insülinler ile kan şekeri kontrol altında olan Tip 2 diyabetli hastalar, diyabete bağlı ileri derecede göz ve böbrek hastalığı olanlar, insülin ve/veya sülfonilüre grubu diyabet ilacı kullanan ve yalnız yaşayan hastalar,  genel sağlık durumu kötü olan ileri yaştaki (75 yaş üzeri) diyabetli hastalar, diyabete eşlik eden hipertansiyon, koroner kalp hastalığı veya beyin-damar hastalığı olanlar, hastanın bilişsel fonksiyonlarını etkileyen ilaç kullanan psikiyatrik hastalar, fiziksel olarak yoğun çalışan hastaların ise oruç tutması önerilmez” ifadelerini kullandı. 
  Erem, ısrarla oruç tutmak isteyenlere seslenerek, “Yukarıdaki 2 grupta olan diyabetik hastalara oruca bağlı ve bazıları ölümcül olabilen sağlık riskleri anlatılmasına rağmen ısrarla oruç tutacaklarını ifade ediyorlarsa, bu hastalar ve yakınları hastanın karşılaşabileceği riskler ile ilgili olarak yeniden eğitime tabi tutulmalı, hastanın tedavi şeması Ramazan ayı ve oruca göre yeniden düzenlenerek hasta tecrübeli bir diyabet ekibi tarafından takip edilmelidir” dedi.
 
Hangi diyabet hastaları oruç tutabilir?
Hangi diyabet hastaları oruç tutabilecekleri konusunda bilgi veren Erem, “Orta risk grubunda olan; Hayat tarzı değişikliği (Tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz), ağızdan kullanılan diyabet ilaçları, günde 1-2 kez bazal insülin kullanımı ile kan şeker kontrolü büyük oranda sağlanmış olan (HbA1c: yüzde 7-8) hastalar, önemli bir sağlık sorunu olmayan hastalar, ve düşük risk grubunda olan; Hayat tarzı değişikliği (Tıbbi beslenme tedavisi ve egzersiz), ağızdan kullanılan diyabet ilaçları, günde 1 kez bazal insülin kullanımı ile kan şeker kontrolü büyük oranda sağlanmış olan hastalar (HbA1c: yüzde 7’nin altında), önemli bir sağlık sorunu olmayan hastalar, ilaç tipleri ve dozları Ramazan ayına ve oruca göre yeniden düzenlenerek uzman doktor kontrolünde ve yakın takip altında oruç tutabilirler” dedi.

Diyabet hastaların beslenmesi
  Oruç tutan diyabetli hastada tıbbi beslenme tedavisinde (diyet) nelere dikkat etmeleri konusunda değerlendirmelerde bulunan Erem, “ Bu yıl ülkemizde ve Trabzon’da Ramazan ayında sahurdan iftar vaktine kadar yaklaşık 15 saat süreyle aç ve susuz kalınacağından diyabet hastaları bir Beslenme ve Diyet uzmanı tarafından hastaya özel hazırlanan dengeli ve sağlıklı bir diyet programına uymalıdırlar. Buna göre; öğün sayısı en az 3 ve tercihen 4 olacak şekilde (sahur, iftar açılışı, iftar yemeği ve gece yatmadan önce [saat 22.00-23.00 arası] ara öğün) planlanmalıdır. Sahur yemeği mutlaka yenilmeli, asla atlanmamalıdır. Çünkü bu durumda açlık süresi daha da uzayacak ve diyabete bağlı sağlık riskleri artacaktır. Sahurda kahvaltı şeklinde bir öğün alınabilir. Bu öğünde haşlanmış yumurta, az yağlı peynir, birkaç zeytin, tam buğday veya çavdar ekmeği, bol miktarda salatalık, domates, biber ve havuç gibi yeşil sebze ve meyveler yer almalıdır. 1 bardak süt kahvaltıya ilave edilebilir. İftar açılışı 1-2 adet tuzsuz zeytin veya hurma ve 1 kase çorba ile yapıldıktan 10-15 dk. sonra ana öğüne geçilir.Yemek; az, sık aralıklarla ve iyi çiğneyerek yenilmelidir.Yüksek kalorili, kan şekerini hızla yükselten glisemik indeksi yüksek karbonhidrat ve yağdan zengin, çok tuzlu besinlerden kaçınılmalı, sindirimi kolay ve yavaş sindirilen, kontrollü enerji salınımını gerçekleştiren, uzun süreli tokluk hissi oluşturan lifli gıdalar, sebze ve meyveler, kepekli ekmek ve tahıllar tercih edilmelidir. Yeterli miktarda sıvı alınmalı, iftarla sahur arasında yaklaşık 2-3 litre su içilmesi önerilmektedir”dedi. 
Oruç tutma esnasında ortaya çıkabilecek sağlık riskleri
Oruç tutma esnasında ortaya çıkabilecek riskleri de değerlendiren Erem, “özellikle çok yüksek risk ve yüksek riskli hastalarda ciddi, hayatı tehdit eden hipoglisemi, hiperglisemi ve diyabet koması, dehidratasyon (vücuttan aşırı sıvı kaybı) ve tromboz (kan damarlarında pıhtılaşma) riski artmıştır. 13 Müslüman ülkeden 12 bin 243 diyabet hastasının alındığı “EPIDIAR” çalışmasına göre Ramazanda oruç tutan Tip 1 diyabetli hastalarda ciddi hipoglisemi riski 4.7 kat ve Tip 2 diyabetli hastalarda ise aynı risk 7.5 kat artmıştır. Hastaneye yatış gerektiren ciddi hipoglisemi riski ise tip 1 ve tip 2 diyabetli hastalarda sırasıyla 3 ve 5 kat artmıştır. Hipoglisemide; açlık hissi, halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, görme bulanıklığı, sersemlik hissi, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon güçlüğü, soğuk terleme, çarpıntı ve sinirlilik görülür. Eğer gerekli tedavi yapılmazsa şuur bulanıklığı ve bilinç kaybı ile hasta komaya girip kaybedilebilir. Hiperglisemide ise; ağız kuruluğu, susama hissinde artma, baş ağrısı, yorgunluk, çabuk yorulma, konsantrasyon kaybı, sık ve bol idrara çıkma görülür. Eğer gerekli tedavi yapılmazsa şuur kaybı ile birlikte hasta diyabet komasına girerek kaybedilebilir. Oruç esnasında gerek hipoglisemi ve gerekse hiperglisemi belirtileri ortaya çıktığında hemen kan şekeri ölçülmeli ve ölçüm değeri 60-70 mg/dl’nin altında veya 300 mg/dl’nin üzerinde ise o gün tutulan oruç sonlandırılmalı, gerekli müdahale hemen yapılmalıdır. Hipoglisemiye karşı hastanın yanında 3-5 adet kesme şekeri, meyve suyu, kuru üzüm veya şuuru kapalı hastalarda kullanılmak üzere glukagon iğnesi bulundurması önerilmektedir” diye konuştu.

Oruç Tutan Diyabet Hastada Günlük Kan Şekeri Takibi Nasıl Yapılmalıdır?

• Öncelikle şunu ifade edelim ki; oruç sırasında parmaktan veya damardan kan alınarak kan şekeri ölçülmesi orucu bozmaz. Bu nedenle günlük şeker ölçümleri bir plan dahilinde yapılmalıdır.
• Kan şeker ölçümleri sahurdan önce (açlık), hasta sabah uyandığında, öğleyin, öğleden sonra, iftardan hemen önce (açlık) ve iftar yemeğine başladıktan 2 saat sonra (tokluk) olmak üzere 6 kez yapılmalıdır. Bunun dışında hastanın kendini iyi hissetmediği zamanlarda da kan şekeri ölçülmeli ve ölçüm sonucuna göre gerektiğinde oruç sonlandırılmalıdır. 

Ramazan Sonrasında Diyabet Tedavisi Nasıl Olmalıdır?
 Ramazan ayı bittiğinde hastalar, kendilerini takip eden uzman doktor kontrolünde Ramazan öncesinde uyguladıkları tedavi ve takip programına geri dönmelidirler.