Vatan nedir?

Yurt olarak gördüğümüz o ülkenin doğası değil midir?

Orman, dağ, yayla, deniz, nehir, toprak değil midir?

Peki ya vatan sevgisi?

Ormanların talan edilirken, tarım arazileri betonlaştırılırken, su kaynakları kurutulurken, satılırken, doğal yaşam alanları dediğimiz yerler tükenmeye mahkûm edilirken, eyleme geçmek değil midir?

Rize İkizdere’de Cengiz İnşaat tarafından işletilmesi planlanan taş ocağına karşı direniş bugün itibariyle 25. günü geride bıraktı. Şirketin planladığı lojistik liman inşaatının taş ocağı ile ilgili Cumhurbaşkanı kararnamesiyle, mart ayında söz konusu yer için kamulaştırma kararı alınmıştı. Bu kararla beraber İkizdere halkı taş ocağı açılması planlanan yerde nöbet tutmaya başlamıştı. Kararlı direniş sonrası iş makinelerini geri çeken şirket, bir süre sonra sokağa çıkma yasağını değerlendirerek iş makinelerini tekrar getirmiş ve çalışmaya devam etmişti. Çevre köylerden de bu direnişe destek geldikçe ve köylülerin direnişi devam ettikçe buna karşılık jandarma ekipleri gaz ve copla müdahaleye başlamıştı. Üstüne üstlük bir de köylüleri gözaltına almaya çalışan ekiplerin müdahaleleri nedeniyle yaralananlar da olmuştu.

Taş ocağının kurulması planlanan İşkencedere Vadisi, dünyada korunacak ekolojik bölgelerden biri olarak gösterilmekte. Bölge, doğal sit koruma alanı olarak tescil edilmesine rağmen planlanan taş ocağı, doğal hayatı ve yaşamı tehdit ediyor. Buna seyirci kalmak istemeyen yurttaşlar ise uzun süredir bu duruma karşı mücadele etmeye çalışıyor. Bölgede kurulması planlanan taş ocağının lojistik liman inşaatı için kullanılacak taşın yaklaşık 16 milyon ton olacağı ileri sürülüyor.

Köy halkının direnişinin arkasında bir dış güç bulmaya çalışan AKP, bunu ABD Başkanı Biden ve HDP iş birliği ile yürütüldüğünü belirtiyor. AKP MKYK Üyesi Metin Külünk kendi twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Biden’ın Karadeniz planını deşifre ettiklerine” dair bir iddiada bulunmuştu.  Bu iddiaları, “Biden’ın Türk siyasetini HDP ile manipüle ettiğini ve ona bilgiler verdiğini, birlikte planlar yaptığını” şeklinde devam ettirmişti. HDP’li Murat Çepni ise İkizdereli olduğunun altını çizerek, doğalarını korumaya çalıştığını, bu açıklamaların birer saçmalık olduğunu, köy halkının sadece köylerine sahip çıkma mücadelesiyle hareket ettiğini, Külünk’ün bu durumu sadece provoke etmeye çalıştığını belirtmişti. Çepni, AKP için, “Arap ve Amerikalılarla iş birliği içerisine girip doğayı talan etmeye çalıştığını fakat bu mücadele karşısında başarısız kaldıklarını” belirterek mücadelenin HDP üzerinden provoke edilmesine izin vermeyeceklerini belirtmişti. 

Bir diğer önemli nokta ise İkizdere belediye başkanı MHP’li Hakan Karagöz ile yapılan bir röportajda bulunuyor. Karagöz “Cumhur İttifakı’na zarar veremem” sözleriyle olay yaratacak bir açıklamada bulunmuştu.  Bu sözle, aslında söz konusu işin devlet, ittifak ve bunun yatırımı etrafında gerçekleştiğini, devlet ile şirketin hukuk ve toplum yararına hiçbir fonksiyonu bulunmayan bir sürece girildiğini, ekonomi politik bir aygıt düşüncesiyle yaşam alanlarının ihlal edilmesine seyirci kalmaktan başka çare olmadığına vurgu yapmış olmuyor mu?

Hukuka aykırı bir harekette bulunduğunun altını da çizmiyor mu?

“Atatürk Rize’yi bombalattı yalanını söyleyenler, şimdi Rize’de sağlam bir yayla, sağlam bir dere, sağlam bir yaşam alanı bırakmamaya çalışıyor fakat ben engel olamam” demek istemiyor mu?