POLİS ADAYI GENÇLERE YAZIK OLUYOR BU KARARINIZI GÖZDEN GEÇİRİN 

Haber : Ömer Altıntaş  www.trabzonhaber24.com 

Polis Okullarından Başarılı bir şekilde mezun olan ve sonrasında akıl almaz bir uygulama ile Polis okulu mezunlarını Görev beklerken gelin sizi mülakat yapacağız deyip dünyanın hiç bir yerinde uygulanmayan dağ başı yöntemi ile pilakan kaç ,Horon oynayabilirmisin ,Annen Nereli gibi mesnetsiz ve görevle alakalı olmayan sorular sorup sonrasında istediklerini geçirtip göreve başlatan istemediklerini ise baba ocağına gönderen 2 yıllık emekleri boşa sayan eğitimciler artık bu yanlış yoldan dönmeli birileri bu yanlışa dur demeli . 

Devletin iç güvenliğini sağlayacak olan polislerin yetiştirilmesi ve atanması Polis Akademileri (PA) ve Polis Meslek Yüksek Okulları (PMYO) marifetiyle gerçekleştiriliyor.

Ne var ki, bu sene önce Polis Akademileri kapatıldı, şimdi de PMYO mezunlarının bir bölümü için atama mağduriyeti yaşanıyor.


Polis Akademileri cemaat mensuplarının temizlenmesi mazereti ile kapatıldı. Mezunlar ve halen akademi öğrencisi olanlar kazanılmış haklarından edildiler. Bu öğrenciler değişik üniversitelere yönlendirilip garanti ekmek kapısı olan polislik mesleğinden oldular.


Aynı çerçeve de PMYO içinde benzer bir süreç başlatılmış bulunmaktadır. Bu sene mezun veren okulların öğrencilerini büyük bir sürpriz bekliyordu. Bütün derslerinden başarılı, diploma sahibi olmaya hak kazanmış mezunların polis olarak atamalarının yapılmasına yönelik son dakika sürprizi yaşandı.


Bu son dakika sürprizine göre mezun olanların atanabilmeleri için bir mülakat icat ediliverdi.


Polis adaylarının velilerini bir heyecan aldı. Herkes ulaşabildiği yere ulaşmaya çalışıyor, kimi rütbeli polisleri, kimi parti teşkilatlarını aşındırıyorlardı.


Bu okullar öğrencilerini alırken büyük reklam kampanyaları ile kaydettiler. Bu okulları seçen öğrenciler kısa yoldan ekmeklerini elde etme ümidiyle belki kazanabilecekleri başka okulları seçmeden direk PMYO öğrencisi olmayı tercih ettiler. Bazıları bu okulları kazanabilmek için kendi kapasitelerini zorladılar, maddi-manevi yüklerin altına girdiler. Bazılarının ailelerinin durumları olmadığı için kısa yoldan meslek sahibi olmayı seçtiler. Bu seçimi yaparken atamaları yapıldığında gurbete çıkacaklarını da kabullendiler. Bazlıları hasta anne veya babalarının bakımını üstlenebilmek için bu mesleği seçtiler.


Polis adayı gençler kendilerini polislik mesleğine angaje ettiler, bu mesleği içselleştirdiler. Artık dünyaya bu pencereden bakmaya, evleneceği zamanı hayal etmeye başladılar. Bazıları çoktan atanacakları yere nasıl yerleşeceklerinin planlarını kurmaya başlamışlardı.


Mezun durumunda olan erkek öğrencilerin askerlik yaşlarının geldiğini de dikkate aldığımızda büyük bir mağduriyetle karşı karşıya kalındığını dile getirebiliriz.


İnsan psikolojisi kendisini bir umuda hem de elde edileceği kesin olan bir umuda bağlar ama bu umut hüsrana dönerse artık o insan kendisi için hayatın anlamının kalmadığını düşünmeye başlayacaktır.


Bireyin içine girdiği travma o kadar kuvvetlidir ki, çok güçlü karakterler bile bu durumla zor başa çıkarlar.


Şimdi, gencecik insanlarımız psikolojik problemlerle karşı karşıya kalacaklar.


Kendilerine polis olmadıkları takdirde pek işlerine yaramayacak bir diploma verilecek. Bazıları tekrar üniversite sınavına girecekler ki, en erken seneye bir sınava girebilirler. Bu da hayatlarından en az üç senenin heba olması anlamına gelecektir.


Bazıları hayata küsecekler, kahve köşelerinde teselli arayacaklar. Bazılarını terör örgütleri ağına düşürmeye çalışacak.


Devlet kendi kurumsal varlığını borçlu olduğu toplumun yararına inşa edilen bir büyük sosyal kurumdur. Devlet kendi uygulaması ile kendi vatandaşlarını sokağa atmaz ve mağdur etmez, etmemelidir.


Eğer devleti şu an için yönetenler bir iç çatışmanın içine girmiş ve bu çocuklar bu iç çatışmanın mağduru olmuşlarsa bu durumu yine bizzat devlet tamir etmelidir.


Evet! Devlet içinde devlet olmak veya devlet içinde devlet olmaya çalışmak yanlıştır. Bizim gibi uzun geçmişe sahip devletlere yakışan bir durum değildir. Bu çerçeve de düşünürsek ortaya çıkan manzara hem cemaatin hem de hükümetin elbirliği ile bu çocukları mağdur ettikleri gerçeğidir.


Bu safha da aklımıza bir soru gelmiyor değil. Diyelim ki, tersi olup cemaat mensubu polis adayları elenseydi iyi mi olacaktı? Bu sefer başka din kardeşlerimizin canı yanmayacak mıydı?


Siz gençlerinizi polis olacakları vaadi ile eğitime alıyor ama onları mezun olmalarına rağmen polis yapmıyorsanız suç bizatihi yönetim erki olarak sizin üzerinizdedir. Şimdi bu gençler yine sizlerin kapısını aşındırıyorlar, yine sizden medet umuyorlar. Ama bu mağduriyetin hatası sizlerdedir.


Eğer olayı bir yapılanma ile mücadele kapsamında açıklayacaksanız, o yapınmaya bu imkanı baştan vermeyecektiniz. Eğer imkanı vermiş sonradan ayıttıysanız o zaman bu okullara öğrenci alırken dikkat edecektiniz. Yok bu safhada gereğini yapacak durumda değil idiyseniz, o zaman kendi kabahatinizin bedelini masum gençlere ödetemezsiniz.


Eğer bütçe gereği bazı mezunları elemek zorunda olduğunuz şeklinde bir savunmaya girecekseniz bu savunma sizi sorumluluktan azade kılmaz. Sene başında tedbirinizi alsaydınız, ona göre öğrenci sayısını belirleseydiniz.


Bu satırlardan hükümete çağrıda bulunuyoruz. Devlet yönetiminin gerektirdiği sorumluluğa göre davranın ve mağdurların sizin kapınızı aşındırmasına gerek kalmadan PMYO mağdurlarına haklarını verin, atamalarını yapın. Bizde hatadan dönebildiğinizi görelim.