KTÜ REKTÖRLÜĞÜ İSTANBUL'DAKİ TERÖR SALDIRISI VE AKADEMİSYENLERİ KINADI 
Haber : Ömer Altıntaş  www.trabzonhaber24.com

 KTÜ Öğrenci Konseyi Başkanı Hüseyin Yavuz'un KTÜ Yönetimi için söyledikleri gurur verici sözler ve peşi sıra KTÜ Rektörlüğünün kınama yazısı .

HÜSEYİN YAVUZ KTÜ ÖĞRENCİ KONSEYİ BAŞKANI 
Yıllardır okuduğum, yaklaşık 1,5 yıldır da Öğrenci Konseyi Başkanlığı görevini yürüttüğüm Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin tek gurur duyduğum yanı; Vatan Hainliklerine ve soytarılıklara karşı dik duruşudur.
Buyrun, KTÜ Rektörlüğü'nün soysuz akademisyenlere ve 12 Ocak tarihinde Sultanahmet'te gerçekleşen hain Terör Saldırısı'na ilişkin açıklamaları;
Kamuoyuna Duyuru

KTÜ REKTÖRLÜĞÜ KINAMA YAZISI 
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” felsefesiyle Anadolu toprakları üzerinde temelleri atılan ve barış medeniyetini oluşturarak üç kıtada yüzyıllarca varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğu geçen asrın başında küresel emperyalizmin kıskacında kalarak tarihsel misyonunu tamamlamıştır.
Balkanlar’dan Kafkasya’ya ve oradan Ortadoğu’ya kadar uzanan Osmanlı Devleti’nin çekilmiş olduğu coğrafyada yüzyıldır kalıcı barış ve istikrar sağlanamamış; sürekli kan ve gözyaşı akıtılarak insanlık değerleri yok edilmektedir.
Bu hattın tam merkezinde kalan ve bin yıldır vatan yapıp üzerinde oturduğumuz Anadolu coğrafyası, yüzyıl önce yaşanılan acılardan çıkartılan büyük ders ve onun somutlaşmış şekli olan Misak-ı Milli ile son, ama milli olan Türk devletinin merkezi olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu andan itibaren “Milli Egemenlik” ve “Hukuk Devleti” anlayışıyla çatısı altına almış olduğu halkın tamamını birinci sınıf vatandaş olarak telakki etmiş, gerçekleştirmiş olduğu uygarlık hamleleriyle “yüksek insanlık idealine” doğru koşmuştur. Bu çatı altında yaşayanlar dini ve tüm kültürel özellikleriyle yoğrularak kaderde, tasada ve kıvançta birleşerek bir millet olmuşlardır. Türk milleti yaşadığı büyük tarihi tecrübeden çıkartıp özümsediği “Yurtta Barış, Cihanda Barış” anlayışını genel barışa önsöz olmak üzere insanlığa armağan etmiştir. Ancak ne hazindir ki, küresel emperyalizmin taşeronu konumundaki terör örgütleri hem ülkemizi, hem de komşu coğrafyaları ateş çemberine almaya çalışmakta ve neredeyse her gün onlarca, hatta yüzlerce masum insanın kanını akıtmaktadır.
Milletin en yüksek organizasyonu olan ve hukuk düzleminde gücünü kullanan modern devletin en öncelikli görevi vatandaşının can ve mal emniyetini sağlamaktır. Geniş kesimlerin bu en temel haklarını korumakla yetkilendirilen devlete karşı, bu aygıtı işler kılan siyasi parti, üniversite, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların da yerine getirmek zorunda oldukları büyük ve yüksek sorumlulukları vardır. Milletin dirliği, düzenliği, can ve mal güvenliği söz konusu olduğunda devletin ne kadar önemli bir aygıt olduğu anlaşılmaktadır. Bu önemin ayırdına vakıf olacakların en önde gelenleri toplum içinden çıkan entelektüel tabaka, yani bilim insanları, kısacası aydın kesimlerdir.
Maalesef son günlerde kendisine “sözde aydın sorumluluğu” yükleyen bir grup akademisyen yukarıda özetlemeye çalıştığımız tarihsel tecrübeyi görmezden gelerek buradan ilham alınarak kurulmuş olan devletimizi, içerisinde “bühtan, iftira” dolu sözlerle tarihin, vicdanın ve hukukun asla affetmeyeceği bir ithamın altına sokmaya çalışmaktadırlar. Türk devlet anlayışında sınırları içinde ya da dışında olsun insanlığı ve tüm insani değerleri yaşatma ve yüceltme hassasiyeti vardır.
Bu anlayışı benimseyen ve bir bilim kurumu olan Karadeniz Teknik Üniversitesi camiası olarak bizler, kendilerine tanınan akademik hürriyeti öznel amaçları için fütursuzca kullanan ve bir bildiri yayınlayan “akademisyenleri” kınıyor, kendilerini aklın, bilimin ve hukukun prensiplerine geri dönmeye davet ediyoruz.
Bu vesileyle 12 Ocak 2016 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen ve 11 masum insanın ölümüne sebep olan terör saldırısını kınıyor; milletimiz ve tüm insanlığa yönelik itidal çağrımızı yineliyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.