Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."  diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
1914-1918 yılları Türk yurdunda vahşi bir bozgunun yaşandığı yıllardı. Buna rağmen irfan sahibi, onurlu, başını yere eğmeyen, tarih bilinci, mücadele azmi yüksek milletimiz, ekmeğini yediği, suyunu içtiği, değerlerini yaşattığı, ruhunu büyüttüğü topraklarının bağımsızlığı için kefen giymeye hazır ve kararlı insanlar da vardı. Onlar için akılda, fikirde sadece "vatanın selameti" vardı.
Ancak 1. Dünya Savaşı'nın sonuna gelindiğinde binlerce yıllık kadim Türk toprakları zulmete gömülmüştü. Yedi cihana at süren, himayesindeki milletlere adil bir şekilde hükmetmiş Türkler bu manzaradan elbette memnun değildi. İşte bu esnada Çanakkale Savaşı'ndaki taktikleri, komuta kabiliyeti ve başarısıyla "Anafartalar kahramanı" olarak nam salan Mustafa Kemal, bir kez daha destan yazmak için mücadele arkadaşlarıyla kolları sıvadı. Rota Samsun'du. Nihayet 19 Mayıs sabahı Samsun'a varıldı. İşte o andan itibaren Türk topraklarına yepyeni bir güneş doğmuştu. Bağımsızlık inancı ete kemiğe bürünüyordu.
Yüce Türk Milletinin bağrında bağımsızlık sevdasının meşalesinin yandığı ve bir daha asla sönmediği gündür 19 Mayıs… Bundan 102 yıl önce Atatürk ve silah arkadaşları Samsun’a çıkarken, yokluklar ve imkânsızlıkların, Milli Bilinç ve Milli İradenin önüne geçemeyeceğini biliyorlardı. 19 Mayıs 1919, Türk Milletinin iman dolu göğsünü siper ettiği Kurtuluş Mücadelesinin bir kahramanlık destanına döndüğü o mukaddes günlerin başlangıcıydı. 
O dönemde milli varlığa zararlı cemiyetler faaliyetlerini artırırken; mandaterliği savunan, ecdadının mirasına saygı göstermeyen istila seviciler de vardı. Bu cenahın yeni, aydınlık, bağımsız bir devletin kurulmasına engel olmak ve işgal şemsiyesi altında kendi öz yurdunda yabancı olarak yaşamak ve dışarıya payandalık yapmak için yapamayacakları şey yoktu.
Tüm bu şartlara rağmen, Mustafa Kemal'in gençliğe güveni tamdı. Kaygılı gençlere;  "Evlat; müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal, ya ölüm!" diyordu.
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin eğitimden, kültüre, bilimden, ekonomiye, sanayiye kadar birçok alanda yaptığı cesurca atılımlarla bugünlere ulaştık. Bu süreçte Atatürk Türk Gençliğini hep el üstünde tuttu. Çünkü onlara güveniyor, inanıyordu. O gençler  bağımsızlığa tutunarak, bu topraklara zarar gelmemesi için Kurtuluş Savaşı'nda da öncü rol üstlenmişlerdi.  Aralarında Harbiyeli de vardı, Mülkiyeli de, Tıbbiyeli de... Eli, kolu bağlı bir şekilde duramayan, dimağında vatan ülküsü, sinesinde var oluşunun tılsımı, dilinde istiklal yemini olan gençlerimiz okul sıralarından savaş meydanlarına akın etmişti. Belki okullarından mezun olamadılar ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurulmasına harç oldular.
Bu nedenle Türk gençleri tıpkı Atatürk'ün sözlerinde ifade ettiği gibi mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temelinin Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmek olduğunu çok iyi bilmekte ve bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşerse, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağı vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyecektir.
Atatürk, gençlerin eğitimine de çok önem veriyordu. 1. Maarif Kongresini düzenleyerek, zafer sonrasında kurulacak yeni Türkiye Cumhuriyeti Devletinin eğitim sisteminin temellerini attı. Çünkü eğitimden yoksun, eğitimi arazlı bir devletin gençlere sunacağı hiçbir vasıta yoktu. Atatürk, o kongrede de gençliğe seslendi ve gelecek için hazırlanan vatan çocuklarına, hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla çalışmalarını öğütledi. Bu öğüt Türk gençliğinin bugün dahi kulağında küpedir.
Bugüne gelindiğinde; 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda gençlerin sorunlarına ışık tutmak, beklentilerini tespit etmek, onların gözüyle Türkiye'yi ve dünyayı görmek önceliğimiz olmalıdır.
Günümüz gençliğinin en büyük sorunu işsizlikledir. İleri düzeyde eğitim almasına rağmen iş bulamayan, aldıkları eğitime uygun bir pozisyonda çalışamayan ya da projelerine, araştırmalarına kaynak ayrılmayan gençlerimizin bir kısmı farklı ülkelerde iş ve hayat kurma arayışına girmektedir. "Beyin göçü" dediğimiz kalifiye, eğitimli, donanımlı gençlerin yabancı ülkeye yerleşip çalışmak için ülkemizden ayrılması, bu gençlerin kaybedilmesi ciddi bir zafiyettir. Bu noktada yüksek donanımlı gençlerimizi belirsizliğe savurmak yerine, onlara yeterli kaynaklar sunarak ülkemize hizmet etmelerini sağlamak için teşvik etmek önceliğimiz olmalıdır.
Gençlerimizle ilgili yapılması gereken en önemli hamlelerden biri de, okul öncesinden itibaren tüm kademelerde çağın gereklerine ve cumhuriyetin muhtevasına uygun, bilimsel ihtiyaç ve kazanımları yörüngesine alan, milli ve evrensel değerlere uygun bir eğitim politikasının belirlenmesidir. Müfredat üzerine çalışmalar yaparak, çocuklarımızı, gençlerimizi boğmadan bir içerik geliştirilmeli, aksayan yönler üzerinde ciddi bir tedavi süreci yürütülmelidir.
Öte yandan şunu da belirtmek isteriz ki; 21. yüzyılın Türk gençleri, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki Türk gençleri gibi tarihi hafızası olan, değerlerini pazarlık konusu yapmayan, milli bilincini örselemeye çalışanlara geçit vermeyen bir gençliktir. Tehlike anında her birinin alacağı pozisyon ecdadın yaptığı gibi millilikten taraf olacaktır. Buna inancımız tamdır. Çünkü nesiller geçse de Türk gençliği Atamızın açtığı yolda, gösterdiği hedeflere hiç durmadan yürümeye ant içmiştir. 
Türkiye Kamu-Sen olarak; “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız” diyerek hak davası için çıktığımız yolda, vatanımıza, bayrağımıza, dilimize sahip çıkma, demokrasimizi koruma, ayrık otlarını, bölücüleri, milletimizin geleceğine kasteden işbirlikçileri hayatımızın her alanından temizleyerek yarınlarımızı bir ve beraber olarak inşa etme zorunluluğumuz olduğuna inanıyoruz. Türk milletinin potansiyelini açığa çıkararak, milletçe el ele vererek en kısa zamanda yaşadığımız bütün güçlükleri bertaraf edeceğimize ve güzel günlere ulaşacağımıza yürekten inanıyoruz. 
Bu vesileyle 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; başta devletimizin kurucusu büyük Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi bir kez daha saygı, minnet ve dualarla anıyoruz.
Tüm hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için; Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Ne mutlu Türküm diyene!
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
18.05.2021