Çakıroğlu ;Siyasi hayatım boyunca siyasete üst perdeden bakmaya ve olayları kişiselleştirmeden, toplumsal fayda noktasında ele almaya özen gösterdim..
Ne bir kişiyi ne de bir partiyi hasmane duygularla ele almadım..
Olaylar, Toplum ve Devlet esaslı bir duruşumuz oldu... olacaktır.. 
Lakin bir siyasi kimliğimiz ve bir de siyasi parti kimliğimiz var.
İyi Partinin her iki Ortahisar  ve Büyükşehir Belediye Meclis üyesi Grup Başkan Vekili olmam hasebiyle de parti içi olayların direk muhattabı olmak durumunda kalıyorum.
Çoğu kez "kol kırılıp yen içinde kalsa da" ya da yapılan ihmalleri kamuoyuna yansıtmamak için özen göstersek de bazen mızrap çuvala sığmayabiliyor..
Bazen üstü örtülü, bazen ayan beyan uyarılarımız oldu. Bazen bize oy verenlerin yok sayıldığı düşüncesi de bizi tepki ortaya koymaya sevk ediyor..
Verilen tepkiler ve basınımızın konuya olan ilgisi, oluşan olayları değerlendirme beklentisi bizi  açıklama yapmaya sevk ediyor..
2. Olağan İl Kongresi arefesinde adı geçen bütün adaylara hayrlı olsun dedik.
Seçilen İlçe Başkanlarını tebrik ettik.
Sağduyu, demokrasi vurgusu yaptık lisanımızca.
Fakat ihtimal vermediğimiz bir takım intikam, rövanş, öç alma hırsı gibi kişisel, fevri tavırların duyumunu aldık. 
Bu spekülasyonları direk muhattabıyla konuştum.
Bu noktada esasen daha ciddi bir şok yaşadım.
Bu koltuklar bu parti mensupları için yetinme yeri tehdit aracı olarak görülmüş ve bu bizi üzmüştür..
Beni tanıyan herkes mevki değil mevzi muhafızı olduğumu, bugün ülkenin durumunun koltuk hesabından siyasileri alıkoyması gerektiğini defaatle vurguladım..
Tabi bu noktada anında gereğini yaptım..
Siyaset literatüründe ve teamüllerde olan, olması gereken her tavrı tasvip edeceğimiz gibi aksi her hareketi de tenkit edeceğimizi herkes bilir.. bilmelidir..
Şahsi değil şahsiyetli siyaset, kişisel değil kişilikli duruş bizim kimliğimizdir..
Üst kurul delegesi noktasında kriterler nettir..
Bu noktada  farklı bir duruş ortaya konacaksa bu da açıklanmalı, muhattaplar ikna edilmelidir..
Olanlar, olmayanlar keyfi bir durum olmamalı, kim neden karar verdi, hangi kriterler esas alındı açıklanmalıdır.
Kendi iradesi dışında oturdukları mevkilerde bulunduklarını ifade edenler hangi iradenin kararıyla delegasyonu belirlediklerini açıklamalılar.
Ben bugüne kadar daima kendi irademle nerede olacağıma karar verdim.
Böyle olmalı.
Sn Tuna Taşkın ve Sn Azmi Kuvvetli de temsil yeterliliği millet tarafından tescil edilmiş olan kişileri partinin genel idaresini yönlendirecek yönetecek şahsiyetler analiz edebilen kişilerden oluşan kişileri üst kurul delegesi olarak yazmalıydı..
Yanlışa tepkisiz bir toplum beklentisi bugün siyasetin tartışılan ve sürdürülemez beklentisidir..
İyi Partiyi seçimler ve atamalar ile gündemde tutmadım, gerçek sorunlar ile karşılık toplumun huzuruna çıktım, partimizi çıkarttım ve karşılık buldum..
Parti yönetimi ve etkin isimler tarafından Millet ve Memleket diyerek ve bu hassasiyetle ele aldığımız konular sahiplenilmedi.
Muhalefetin sahiplendiği kadar malesef partim sahiplenmedi.
Eski ama eskimeyen "aman bunu parlatmayalım" endişesi mi tekerrür ediyor, tezahür ediyor bilemiyorum.
Ama siyasetçiyi toplum sahiplenir, parlatır.
Bu nokta sanırım toplumdan kopuk siyaset yapan kişilerce görülemiyor, gözardı ediliyor..
Bizden kamuoyu yanlış karşısında sessizlik bekleyemezdi ve demokratik tepkimizi ortaya koyduk..
Bu noktada bize söz veren ancak bir perde arkasında bile sözüne sadık kalma iradesi ortaya koyamayanlar oldu.
Yönetimde yer bulup sözünü yutanlar oldu.
Şükürler olsun adımızın yazıldığı listede İl Delegeleri tarafından ya da listemize oy verenler tarafından ismimizin yazılmadığı listede olduğu gibi toplamda  100 civarı bir çizik olmadı.
Kongreye gelmeyen yaklaşık 200 delegenin sebebini önemsiyorum ve toplam delege sayısının yarısından az oy alan seçilmişlerin kendi durumlarını analiz etmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Pandemi döneminde sağlığı önemsiyorum ve hijyen, maske, mesafe kurallarının yaşamın üç ayağı olduğu gerçeğini hem görüyorum hem de vurgulamak istiyorum..
Bu şartlarda kongreleri yapabilmeninde değerli olduğunu düşünüyorum.
Kaybeden yoktur sadece bu dönem için delegenin görev vermediği arkadaşlarımızin da bu parti için değerli olduğunu, bu arkadaşlarımızı rencide edici ifadelerden sakınmak gerektiğini belirtmekte fayda görüyorum..
İyisiyle kötüsüyle bu süreç sona erdi ve herkesin çıkarması gereken derslerin olduğu aşikardır.
Siyasetin ve siyasi partilerin Kanun ile aşılması gereken sorunları var.
Yapısal reformlara olan gereksinim son söz olsun.
Saygılarımla