Coşkun Dilber ''Haksızlığın Karşısında Susan Dilsiz şeytan Olmayacağız''

Haber : Ömer Altıntaş  www.trabzonhaber24.com  


Kamu-Sen ve Türk-Eğitim Sen Trabzon İl Başkanı Coşkun Dilber 1 Ağustos 2017 Salı Günü Yapmış Olduğu Basın Toplantısı sonrası ,Basın Toplantısında bahsi geçen Konular hakkında gelen yorum ve açıklamalara karşın tekrar bir açıklama yaptı. 

KAMU-SEN VE TÜRK-EĞİTİM-SEN TRABZON İL BAŞKANI NCOŞKUN DİLBER 
Bilindiği üzere 1 Ağustos 2017 Salı günü Trabzon Gazeteciler Cemiyetinde bir açıklama yaparak Trabzon Milli Eğitim Müdürlüğünde yönetici atamaları için yapılan mülakatlardaki usulsüzlükleri ifade etmiştik. Bu açıklamamızda; mülakata girmeden kimin nereye hangi düzeyde yönetici olarak atanacağının önceden belirlendiği, bununla ilgili de bir liste vererek, mülakat komisyonlarının sadece onay merci vazifesini yaptığını, kariyer ve liyakat esas alınmadan yönetici atamalarının yapıldığını, paralel bir devlet yapılanması içerisinde organize bir şekilde işlem yapıldığı, bir sendika üyelerine ayrıcalık yapıldığı, FETÖ terör örgütünü devletimiz nasıl çökertti ise bu yapıyı da aynı şekilde çökertmeli, çünkü birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde bu yapının devletimizin tepe kadrolarının çağrılarına ve politikalarına ihanet ettiklerini ifade etmiş, ilgililer hakkında örgütlü suç işlemekten işlem yapılmasını istemiştik.
2 Ağustos 2017 tarihinde bir internet haber sayfasında malum bir sendika tarafından açıklamalarımızla ilgili “ Hezeyandan medet ummak” başlıklı cevabi bir açıklama yayınlanmıştır. Aslında çok kayda değer görmemekle birlikte kamuoyundaki olası yanlış anlaşılmaları giderme adına bu açıklamanın yapılması gereği doğmuştur:
Öncelikli olarak bizler açıklamamızda her hangi bir sendikayı hedef almayıp, Milli Eğitim Müdürlüğü ve komisyonları eleştirmiştik. Cevabın bir sendikadan gelmesi kuklaların iplerinin kimin elinde olduğunun açık göstergesidir.
İlgili açıklamada, Milli Eğitim Müdürlüğünde 275’in üzerinde boş kadro olduğu ve bizim 22 civarında okulla ilgili isim belirttiğimiz ifade edilmiştir. Açıklamamız dikkatlice okunsaydı “Listeyi uzatmak mümkün” ibaremiz görülecekti. Mesele listenin azlığı ya da çokluğu değil, liste hazırlama ahlaksızlığıdır.
Malum sendikaca yapılan açıklamada; mülakattan en yüksek puanı alan bir yönetici adayının da açıklamada bulunması eleştirilmiştir. Açıklamada sadece Türk Eğitim-Sen Yönetim Kurulu üyeleri bulunmuştur. İşte bu Türk Eğitim-Sen’lilerin farkını ortaya koymaktadır. Yani kendilerine sözde bir menfaat sağlansa da, haksızlık karşısında susmazlar. O nedenledir ki bu yönetim kurulu üyemiz kariyer ve liyakatın esas alınmadığı, haksızlık yapıldığının açık ve aşikâr olduğu bu mülakatların iptalini istemiştir. Kendi menfaatini düşünmemiştir. Bu duruş, her kişinin değil ancak er kişinin duruşudur. Kaldı ki bu arkadaş pek çok okulda baş muavin olarak görev yapmış, geçmiş dönemde haksız bir şekilde görevden alınmış, devletine küsmemiş, milletine hizmete devam etmiştir. Bugün Trabzon Milli Eğitimi’nin en tepe kadrosu dâhil, alayını tarafsızlık, mevzuat ve tecrübe ile cebinden çıkaracak bilgi ve birikime sahiptir. Belgeye dayalı puanı da en yüksek olanlardan birisidir. Talep ettiği yönetim kademesi müdür yardımcılığı, yüksek olduğu iddia edilen puan da 80’in biraz üstüdür. Yani 90 ve yukarılara ulaşamamıştır.
Oysaki malum sendika yönetimi; Yönetim Kurulumuzun mülakata giren bir diğer üyesi için komisyonun; “Türk Eğitim-Sen’in yönetimindedir, bütün soruları bildi ama ilçe milli eğitim müdürü onu istemiyor, düşük puan verin.” talimatı ile 66 verilen dik duruşlu ve onurlu tavrından hiç bahsetmiyor. 
İlgili açıklamanın son kısmında ise; “Asıl üzerinde durulması gereken kimin görevlendirileceği değil, eğitim ve öğretime kimin en iyi katkıyı sunacağıdır.” denilmektedir. Aynen katılıyoruz. Lakin eğitim ve öğretime en iyi katkıyı kariyer ve liyakatı en iyi olan elbette sunar. Hatta buna Devlet ve Milletine sadakatini de eklemeliyiz. Sadece bir sendikaya üye olanlarda ya da bir sendika başkanına itaat edenlerde bu hasletler bulunmaz. Ne hazindir ki bir yıl önce yapılan yazılı sınavla yönetici atama işleminde bu sendika mensupları (başkanının sadıkları) 103 kadrodan 50 tanesine atanabilmiş geriye kalan 53 kadroya başka sendika mensupları atanmıştı. Ancak uygulama mülakat ile olunca malum sendika üyeleri (başkanının sadıkları) çok yüksek puanlar alıp neredeyse tüm kadroları doldurabiliyor. Buna olsa olsa üstün zekalılık(!) denir.
Malum sendikanın açıklamasının giriş kısmında; “16 Temmuzda dışarı bile çıkamayıp perdenin arkasından güneşi seyredenler, 17 Temmuzda talimatla alanlara çıkanlar yine faka basmaktan kurtulamamışlardır. Biz bunları toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçerken yapılan referandumdan ve en yakın tarih olarak toplu sözleşme tekliflerinden tanıyoruz.” demektedir. 
Ne hazindir ki hepimiz birbirini tanıyoruz. Bu açıklamayı yapan sendika başkanı, Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen İl Başkanının, 15 Temmuz hain darbe girişiminin akabinde16 Temmuz cumartesi günü, Trabzon meydanın da kurulan platformda, darbe karşıtı konuşma yapan birkaç kurum başkanından birisi olduğunu bilmektedir. Yine malum sendikanın yöneticileri, 28 Şubat sürecinde tatlı su demokratlığı yaparken, Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen “Kesintisiz demokrasi, kesintili eğitim ve başörtüsüne özgürlük” eylemlerini Ankara’da yapmaktaydı. Oysa onlar o tarihte; “Beceremediniz bırakın gidin.” diyenlerle birlikteydiler. Dahası Türkiye Kamu-Sen’in iki iş yeri temsilcisi, 15 Temmuz akşamı Ankara’da darbe karşısındaki dik duruşları nedeniyle şehit edilmişlerdir. Oysa bunlar askerin sokağa çıkmadığı Trabzon’da, bedava ayran ve tavuk dürüm için, meydana, pazartesi gününden itibaren gelmişlerdir. Çoğu birbirini tanıyordu. Selfi çekmede yarışıyorlardı çünkü birbirlerinin eski sohbet arkadaşlarıydılar. Demokrasiyi değil birbirlerini kolluyorlardı. Ama hepimiz biliyoruz ki; Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Senliler ilk saatten itibaren darbe teşebbüsünün karşısında çelik bir yürektiler. Çünkü ulvi davamız; Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milletidir. Ona kast edenler her şeyimize kastetmiş sayılırlar. Bu anlayışla, bu memleketi karşılıksız sevenlerin çelik iradeleri, dik duruşları, farklı arayışlara yönelme teşebbüslerini 15 Temmuz saat:20:20 itibari ile rota değişimine uğratmış, tereddütleri ortadan kaldırmış, kararsızları darbe karşıtlığı safına çekmiş, kararlılara büyük bir moral destek olmuş ve darbe başarısız kılınmıştır. Onun içindir ki genel başkanımız Sayın Cumhurbaşkanın çağrısına kulak vermiş ve Yenikapı Mitingine teşkilatımızla birlikte katılmıştır. Hiçbir beklentisi olmadan. Çünkü mesele vatansa gerisi teferruattır…
Evet, onlar bizleri toplu görüşmeden toplu sözleşmeye geçerken yapılan referandumdan tanımaktadırlar. Hani şu hain darbenin ilk tohumlarının atıldığı referandum. Terör örgütü elebaşının mezardakileri de çıkarın oy kullansınlar dediği, hacca gitmeyin bu referandumda oy kullanın dediği referandum. Yargının ele geçirilmesi için yapılan sahte referandum. 
Hani malum-sen genel başkanın Akçaabat’a gelip yemekli toplantıda, tüm gücünüzle referandumda evete çalışın dediği, o günün parası ile 300.000 liranın üzerinde evet için afiş parası harcadıkları, nikâhlarındaki evetlerden daha rahat evet dedikleri o referandumdan. Hani anayasa mahkemesi başkanının, kamyonlarla yargıya adam taşınıyor bu yanlıştır yapmayın etmeyin dediği referandumdan, evet onlar bizi genel başkanımızın kabul etmediği ama onların genel başkanının seve seve kabul ettiği "Akil adamlıktan" tanırlar. Evet biz o referandumda gerçeği gördük ve hayır dedik. Bunun için yazdığım bir yazı nedeniyle de mahkemeye verildim yalancı şahitlerle para cezasına da çarptırıldım. Evet onlar bizi o referandumdan tanırlar… tabi ki biz de onları…
Evet, onlar bizi kandırılıp, aldatıldık söylemlerine o günün şartlarında verdiğimiz tavır ve davranıştan tanırlar. O tavır ve davranış ki; dik duruşun, vatan sevgisinin, hakkın, adaletin, devletin, milletimizin ve hukukun yanında yer almaktı. O tavır; o günden 15 Temmuzu görmekti…
Şimdi yavuz hırsız ev sabini bastırır misali; bugün açıkça bir proje olduğu ortaya çıkan ve yasalarımız karşısında terör örgütü olduğu açıkça tescillenen yapı ile, o günlerde cilveleşenler, makam, mevki, şan şöhret, kin, intikam ve devleti ele geçirme arzu ve isteklerini şehvet derecesine çıkarmış ve altın nesil doğurma düşüncesi ile yatağa girmişlerdir. Bu gün ikaz ettiğimiz gibi, o gün de yapılan işin yanlış olduğunu ikaz ettiğimiz de; şehvetleri öylesine azgındı ki; ne perdesi çekilmemiş pencereden göründüklerini ne de üstlerine yorgan almadan sadece yatağı kullandıklarının farkında bile değillerdi. Yani her şey herkesin gözü önünde ayan beyan yapılmıştı. Devletin bir gün hesap sorabileceğini hiç hesaba katmamışlardı. Altın nesil doğuracağım diyenler, hain bir nesil doğurmuşlardı. Şimdi, yatağı ortak ve pervasızca kullananlar, ne yapacaklarını şaşırmış ve sağa sola saldırmaktadırlar. Eski fotoğrafların ya tamamı ya da bir kısmı yok edilmektedir. Lakin nafile, fotoğrafları yok etseniz de hafızalar silinmemektedir. 
Fakat mesele vatansa gerisi teferruat diyen bizler, tüm arzularımıza o günde bu gün de gem vurmuş insanlarız. Bu böyle biline… 
Ne kararlılığımızdan, ne de inandıklarımızdan taviz veririz. Doğru bildiklerimiz her yerde açık seçik söylemeye devam edeceğiz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmayacağız…
Öyle görünüyor ki biz doğru bildiklerimizi söylemeye ve yapmaya devam edeceğiz, birileri de, yanlış ve haksızlık yapmaya devam edecektir. Çünkü herkes cibilliyetinin gereğini yapar….
Kamuoyuna saygıyla duyurulu.
COŞKUN DİLBER
KAMU-SEN VE TÜRK EĞİTİM-SEN İL BAŞKANI