Bugün 25 Kasım!

Haber; Ömer Altıntaş www.trabzonhaber24.com Trabzon Demokratik Kadın Hareketi Trabzon Uzunsokaktan Meydan parkına yürüyerek birde basın Açıklaması yaptılar. Yürüyüşe Trabzon Baro Başkanı Av.Sibel Suiçmez,CHP İl Başkanı Güzide Uzun,İyi Parti Trabzon İl Kadın Kolları Başkanı ve sivil toplum kuruluşları katıldı 


25 Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel'in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bunun üzerine 25 Kasım Birleşmiş Milletler tarafından "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü"  ilan edildi.
1981' den bu yana dünyanın dört bir köşesinden kadınlar olarak, efsaneleşen bu üç kelebeği anıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve milliyetçiliğe,karşı; kadın dayanışmasını örüyor, sesimizi yükseltiyoruz. Adeta kelebekçesine kanat çırparak onların bıraktığı yerden uçmayı sürdürüyoruz.
Dünya Ekonomik Forumunun 2017 tarihli Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesisi için dünya, 300 seneye ihtiyaç duymaktadır. Aynı raporun, cinsiyet eşitliği sıralamasında Türkiye, 144 ülkenin bulunduğu listede 130. sırada yer almıştır. Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın, kadına yönelik şiddet neticesinde hayatını kaybetmektedir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre 2018 yılı Kasım ayına kadar 363 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. Türkiye’de yaşayan her üç kadından birinin, fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik şiddete maruz kaldığı araştırma sonuçları ile sabittir.
Türkiye’de kadınların yarısının herhangi bir işte çalışmadığı için ekonomik bağımsızlığı bulunmamakta, çalışan kadınların yarısı ise hiçbir sosyal güvenceleri olmaksızın, kayıt dışı istihdam edilmektedir. Kadınlar, daha çok dezavantajlı işlerde çalışma alanı bulabilmektedir. 2017 yılında, Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yalnızca yüzde 18’inin kadın olduğu tespit edilmiştir. Bütün bunların yanında ekonomik krizin derinleşmesi en çok biz kadınları etkilemekte; ucuz, esnek ve güvencesiz çalışan kadınların emeği kat be kat sömürülmekte, ilk işten çıkarılan da yine biz kadınlar olmaktayız.
Resmi verilere göre son 18 ayda 22bin çocuk, gebe olduğu tespit edilerek hastanelerde kayıt altına alındı. Yani her gün 40’dan fazla çocuğumuz, daha kendileri çocukken anne olmaya zorlandı. TÜİK verilerine göre, son 10 yılda 483 bin kız çocuğu devletin izniyle evlendirildi. Geçtiğimiz günlerde de şehrimiz Trabzon'da bir çocuk istismarı vakası yaşanmış, istismarcı önce serbest bırakılmış, ardından görüntülerin yayınlanması ve tepkiler sebebiyle tutuklanmıştı. Çocuklar, Türkiye’de cinsel şiddete en fazla maruz kalan grubu oluşturuyor, Türkiye’deki cinsel suçların yüzde 46’sı çocuklara karşı isleniyor.
Tüm bunların yanında hükümet yetkililerinin kadını hor, erkeği üstün gören anlayışı ve açıklamaları kadına ve çocuğa yönelik şiddeti beslemekte, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmektedir. Birkaç gün önce KADEM’in düzenlediği 3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde konuşan Tayyip Erdoğan ''Büyük ile küçüğü aynı terazide tartamazsınız, güçlü ile zayıfı aynı yarışa sokamazsınız. Hadi erkekle kadın 100 metreyi koşsunlar?'' şeklinde bir açıklama yaparak kadını küçük ve zayıf olarak nitelendirip, kadın ve erkeğin fıtratı gereği eşit olmadıklarını daha önce de olduğu gibi tekrar iddia etmişti. Yine birkaç gün önce Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karalı twitter’da yaptığı paylaşımda “İyi bir çocuk yetiştirmek, iyi bir ev hanımı olmak, bakan ya da başkan olmaktan veya başarılı bir iş kadını olmaktan çok elzemdir. Yerel seçimde hiçbir kadın belediye başkanı adayına oy vermeyeceğim” ifadelerini kullanmış, gelen tepkiler üzerine dekanlık görevinden istifa etmişti. Erdoğan'a ve Karalı'ya basit biyoloji bilgilerini tekrar gözden geçirmeyi, bilmiyorlarsa bir bilene danışmalarını öneriyoruz. Bilimsel bilgiler ışığında tekrar söylüyoruz: Erkeğin yapabildiği her işi kadın da rahatlıkla yapabilir. Aynı biçimde kadına yüklenen ev işi, çocuk bakımı gibi sorumlulukların tamamı erkekler tarafından da rahatlıkla yerine getirilebilir. Tüm bu ayrımcı açıklamaların karşısında kadın erkek eşitliğini savunmaktan, kadın ve erkeğin toplum içindeki rollerinin cinsiyetten bağımsız değerlendirilmesi gerektiğini söylemekten vazgeçmeyeceğiz.
Savunmasız değiliz!
Toplumsal dönüşümün önünü açarak bütün bu olumsuz tabloyu tersine çevirmek mümkün. Her bir yurttaşın toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak adına yetkililere devretmeden  yapabileceği bir şeyler olduğunun farkındayız. Bu anlamda biz kadınlar elimizi taşın altına koymaya her zamankinden daha hazır ve daha kararlıyız.
Ekonomik krize karşı emeğimizi, şiddete, tacize, tecavüze karşı bedenlerimizi, istismara karşı çocuklarımızı savunacağız. Yeni ve yaygın birliktelikler yaratacak, kendini yalnız ve çaresiz hisseden her kadının koluna girecek, birlikte güçleneceğiz. Yan yana gelirsek hiçbir zorbanın bizleri alt edemeyeceğini aklımızdan çıkarmayacak, kadın gücünü esas alacak, cesaret, inat ve dirençle zalimin karşısına dikileceğiz.
Binlerce yıl önce biz kadınlardan çalınanı geri almak için dünyanın dört bir yanında ayağa kalktık, geliyoruz!
TRABZON DEMOKRATİK KADIN PLATFORMU