Madrid’de gerçekleştirilen NATO zirvesinin ardından, Finlandiya ve İsveç Türkiye’nin isteklerini yerine getireceklerini dair açıklama yaparak NATO’ya katıldılar. İki İskandinav ülkesi, YPG ve PKK terör örgütlerine silah veya herhangi bir yardımda bulunmayacağına, terörle mücadelede Türkiye’yi destekleyeceklerine ve Türkiye’ye silah ambargosunu kaldıracaklarını belirtti. Bu anlaşma ile birlikte iki ülke Erdoğan’ın ilk istediği kriterleri yerine getireceklerinin duyurusunu yapmış oldu. Görüşmeden kısa süre önce Erdoğan, ABD Başkanı Biden tarafından telefonla aranmış ve hemen ardından ikili çarşamba günü Madrid’de bir araya gelmişti. Biden, Erdoğan’a İskandinav ülkelerinin NATO üyelik hedefini desteklediği için de ayrıca teşekkür etmişti. Bu arada Türkiye, F-16 savaş uçağı alımı, ayrı bir füze alımı ve Erdoğan’ın Suriye’deki Kürt militanlara karşı yeni bir askeri operasyon başlatma konularını Biden yönetimiyle ayrı ayrı müzakere etmeye devam ediyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e göre İsveç ve Finlandiya, Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) yönelik yeni polis soruşturmaları açmayı kabul ederek, Pazartesi gününe kadar zaten tavizler vermişti.  Stoltenberg açıklamasında, “Türkler aslında ne söylüyorlarsa onu kastetmişler. Finlandiya’ya İsveç’e, terör sorununa ve silah ambargosu sorununa odaklandılar” şeklinde açıklama yaptı. Wall Street Journal ve Economist NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’ın ciddi bir rol oynadığını belirtirken, diplomatların ayrıca Stoltenberg’in anlaşmanın yapılmasında merkezi bir rol üstlendiğini söylediklerini belirtti. “Türkiye’nin endişelerinin meşru olduğunu ve ele alınması gerektiğini” söyleyen Stoltenberg, böylece Türkiye’yi Türkçe okunuşuyla söyleyerek Türkiye’nin adını Erdoğan’ın tercih ettiği gibi telaffuz etmiş oldu. Economist söz konusu olayı, “gençken futbol oynayan Erdoğan’ın profesyonel faulü’’ olarak yorumladı. “Erdoğan ülkesine zaferle dönüyor” diyen Economist, “Dünyanın en güçlü organizasyonuna en büyük tehditlerden biri Erdoğan’ın “uzlaşmazlığı ve inatçılığı” vurgusunda bulundu. Atılan adımlar Stoltenberg için ise tam olarak tarihi nitelikte. Rusya’nın artık stratejik ortak olmaktan çıkarak NATO’nun en büyük tehdidi olması ve Çin’in her anlamda göz ardı edilemeyecek olan yükselişi, NATO liderleri için yeni bir “stratejik anlayış’’ belirleme zorunluluğunu ortaya koydu. Finlandiya ve İsveç bir başlangıç niyetindeyken değişen dünya dinamiğinde NATO ise uzun yıllardır hiç olmadığı kadar aktif olma mecburiyetinde.