Aydın, derelerin verdiğini bir gün mutlaka alacağını dile getirerek, dere yataklarına yapılan dolgulara dikkat çekti. Aydın, “Derelerden aldıklarımızı bir gün dere geri alarak tokat olarak yüzümüze vurur ve kendimize geliriz” dedi. Trabzon terminalinin yapılacağı alanın bu taşkın bakımından risk barındırdığını kaydeden Aydın, “Değirmendere’de hemen derenin kenarına terminal binası yapılacaktır. Gerekli önlemler alındığında mühendislik açısından bir sıkıntı olmaz.  Günümüzdeki teknolojiyle her türlü zemine bina yapmak mümkündür.  Burada önemli olan yapacağınız projenin fızıbıl  olup olmadığıdır.  Terminal alanında yapılacak olan taşkından korunma çalışmalarının detaylarını görmek  gerekir. Yapılacak çalışmanın tüm Değirmendere havzasını kapsaması büyük  önem arz etmektedir.” diye konuştu.

DOĞAYI TAHRİP ETTİĞİMİZ SÜRECE AFET KAÇINILMAZ

Giresun’da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum. Bütün Giresun’un acısını derinden paylaşıyorum. Geçmiş olsun Giresun. Bu afetler bölgemizin kaderi değildir. Bu olayların sorumlusu yine insanoğludur. Doğadaki nizamı anlamadan ona dayattığımız her müdahalenin sonucu bu gün yaşadığımızdan farklı olmayacaktır. Doğa unutmuyor, kendisinden alınanı da günü geldiğinde bizden geri alıyor. Doğadan güçlü değiliz ve asla da olamayacağız. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz ama doğayı böyle tahrip ettiğimiz sürece bu tür üzücü olaylarla karşılaşmaya devam edeceğiz.
İNSAN DERENİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ
Giresun özelinde baktığımızda, bolca derenin olduğu ve bu derelerinde fazlaca kolu olan bir şehrimiz. Bu dereler denize ulaşıyor. Fakat insanlarımız yaptıkları bir takım işlerle bu derelerin akışını değiştirip daraltıyor. Sonunda da bu afetler meydana geliyor.
DERE YATAĞI DOLDURULDU
Dereli ve Doğankent bölgemizde bu heyelan meydana geldi. Dereli ile ilgili bir takım bilgilere ulaştık. Dereli’de insan boyunu geçen yaklaşık 3 metreye varan rusubat birikti. Bu rusubatların birikmesi sonucunda da bir çok ev ve iş yerinde hasar oluştu. Dereli’den geçen Aksu deresi ve yan kolları var. Sel de yan kollardan gelen rusubatlar çok etken oldu. Özellikle ilçenin yukarısındaki Akkaya köyünden geçen derenin taşıdığı malzeme ilçenin üst kısmında birikiyor. Suyun birikmesi sonucunda rusubat patlıyor ve ilçenin içinde geliyor. Bu malzeme buraya nasıl geliyor? Bölgede incelemeler yapan meslektaşlarımdan aldığım bilgilere göre Dereli ila Akkaya köyü arasında bulunan yolun büyük bir kısmı dere doldurularak yapılmıştır. Dere yatağı daraltılarak, bir kısmına da duvar çekilerek, duvarın arka kısmına dere malzemesi doldurulup  insanların kullanması için yol yapılmıştır. Meydana gelen 135 kg/m2 lik yağış sonucunda oluşan sel suları dere kenarında yapılan duvarların bir kısmını yıkarak yapılan yol dolgusunu da önüne katarak Dereli’nin içine yığmıştır. Bölgede 14 adet küçük denebilecek heyelan meydana gelmiş olması derenin sürüklediği rusubat miktarını artırmış ve bu gün ki istenmeyen sonucu doğurmuştur.
OLAYLARI İNSANOĞLUNUN HATALARI YAPTI
Doğa zor bir doğa evet ama bu olaylar da insanoğlunun yaptığı hatalar sonucunda meydana geliyor. Derenin yatağı doldurulup, dere daraltılmasaydı, ya da  çok iyi malzeme ve dolgu kullanılsaydı bu sonuçlarla karşılaşılmayacaktı belki de. Dere üzerinde dere daraltılarak menfezler yapılmış. Yağmur sonucunda da menfezlerin yetersiz kaldığı görülmüştür. Menfezler orada set vazifesi gördü. Arkasında biriken malzemelerle meydana gelen hasar da arttı. Oysa menfez yerine köprü yapılmış olsaydı bu hasar daha az olabilirdi.
2011 DE PLANLANAN ÇALIŞMA UYGULANAMADI
Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız 2011 yılında ‘İklim Değişikliği 2011-2023 Acil Eylem Planı’ adlı bir çalışma yaptı. Türkiye’nin iklim değişikliğinden dolayı çektiği sıkıntıları tespit eden ve bu konuda nelerin yapılması gerektiğini ayrıntılı bir şekilde planlayan mükemmel bir çalışma.  Fakat bu çalışmaya yapılan emekler heba olmuş gibi. 2020 yılındayız. 2011 yılında yapılan çalışma dikkate alınıp da sahada bir çalışma yapılmamış. Tespitler yapılmış, yapılması gerekenler tek tek sıralanmış ama yapılan bu tespitler uygulanmamış. Yapılan tespitler uygulansaydı bu ağır hasarlar meydana gelmeyecekti. 
YAN KOLLAR DEREYİ TIKIYOR
Karadeniz Bölgesi  derelerinin yapısı aynı Dereli İlçesinin yapısı gibi dir. Yan kolların taşıdığı rusubatlar ana dereyi tıkamakta ve bu hasarlar meydana gelmektedir. Trabzon’da ki derelerde aynı vaziyettedir.  Dere yatakları daraltılarak binalar, yollar , menfezler yapılmakta, derelerin özgürce akması engellenmektedir.  Meydana gelen aşırı yağışlar sonucu dereler kendilerine bırakılan alanlara sığamadığından kendi doğal yatağına taşması sonucu can ve mal kayıpları meydana gelmektedir. Yapılan ve yapılmayanlar sonrasında bu son kaçınılmazdır.


SELDEN DERS ALINMADI
1990 yılında bölgemizde meydana gelen selde Değirmendere taştı. Bugünkü sanayinin ve terminalin olduğu alanlar sular altında kalmıştı. Günümüze geldiğimizde maalesef geçmişte yaşanan seller unutulmuş bunlardan ders almamışız gibi görünüyor. 1990 yılından sonra da Değirmendere’nin etrafı imara açılıp yapılar yapıldı. Değirmendere’nin taşkın sahasında bulunan tüm binalar risk altındadır. Dere yataklarına yapılan  kaçak  binalara yapı kayıt belgesi verilmiş olması da ayrıca çok düşündürücüdür.
TERMİNAL DERE SAHASINDA
Değirmendere’de hemen derenin kenarına bugün terminal yapılmak isteniyor. Bugünkü gelişen teknolojide her türlü zemine bina yapılabilir. Mühendislik de bunun için vardır. Mühendisliğin gelişmesi  yaşanan sorunlara çözüm aramakla olmuştur. Bu alanda sözü edilen tüm problemlerin çözüm yolu vardır.  Terminal projesinin çok iyi fizibilite edilmesi gerekir. Önemli olan projenizin fızıbıl olup olmadığıdır. Terminal binası derenin heyelan sahası içerisinde bulunmaktadır. 1990 yılında orası tamamen sular altında kalmıştı. Burada iyileştirme çalışması da yapılabilir. Ama bu çalışmanın bütün Değirmendere havzasında yapılması gerekir.  Aksi takdirde bugün Dereli de karşılaşılan manzara ile gelecekte karşılaşabiliriz.
DERE YATAKLARI NASIL TAPULANDIRILDI
Derelerden aldıklarımızı günü geldiğinde dere geri alarak bunu tokat olarak yüzümüze vurur ve kendimize geliriz. Devletimiz deprem sonralarında olduğu gibi heyelandan sonra da mükemmel çalışmalar yapıyor. Vatandaşımızın çektiği sıkıntıları gidermek için elinden geleni fazlasıyla yapmaktadır. Bu çalışmalar çok kıymetli, çok değerlidir bizim için. Deprem ile ilgili yapılan çalışmalar heyelan ve sel riski altındaki alanlar için de yapılmalı ve vatandaşlarımız bu konuda eğitilmelidir. Heyelan öncesinde yapılacak çalışmaların  heyelan sonrası yapılan çalışmalardan çok daha kıymetli olacağını unutmamalıyız.    Dere yataklarında yapılan binalara da bakmak lazım. Dere yataklarındaki araziler nasıl tapulandırılmış, kimlere verilmiş, nasıl imara açılmış bunların da araştırılması gerekir.