Bundan bir hafta kadar önce Senatonun Cumhuriyetçilerin kontrolü altında kalacağı düşünülüyordu. Bu yüzden de Biden yönetiminin hedefleri ve aldıkları idari kararlar sınırlı kalacak gibi görünüyordu. Başkan yardımcısı Kamala Harris’in yaptığı eşitlik bozma oylaması ile Senato’da oluşturduğu 50 - 50’lik bir bölünme ile Biden’ın önüne artık engel konulamayacak. Bu oy eşitliği Biden’a daha fazla söz hakkı verecek olsa da yine de Demokratların istedikleri kapsamlı reformların gerçekleştirilmesine olanak sağlamamakta. Bunun yanı sıra Biden yargı ve kabineyle ilgili tercihlerinin teyidini alabilecek ve Senato’daki yasama kontrolü Cumhuriyetçilerden Demokratlara geçecek.

Biden yönetimin ilk günleri nasıl olacak?
Telegraph adlı haber sitesi, bu sürecin pandemi sürecinde olacağını söylemekte. Biden 2017 yılında Obama ile saraydan ayrıldıkları dönem ABD ne durumdaysa tekrar aynı hale getireceğini ve her şeyin eskisi gibi olması için vakit kaybetmeyeceğini söylüyor. Trump döneminin hiç yaşanmadığını varsayarak tüm saatleri geri almaya hazırlanıyor. Biden yönetici sıfatı ile birlikte Trump’ın daha önce verdiği emirleri tersine çevirmek için uygulamalar başlatmaya hazır. 

Biden, uluslararası ilişkilere oldukça önem veriyor. Bu yüzden de tüm dünya liderlerine telefon açacağına ve kendileriyle görüşmeler gerçekleştireceğine inanıyorum. Arasının bozulduğu birçok müttefikleri geri kazanacak, iyi oldukları ile daha çok güçlenecek ve ABD’nin dünya sahnesinde yerini tekrar sağlama almayı garantileyecektir.

Bunların yanı sıra bir diğer önemli öncelik olarak federal hukuk davasından geri çekilecek ve Obamacare’i kurtarmak adına harekete geçecektir. 

Bilmeyenler için bu dava, Trump yönetimi tarafından sağlık sigortasını durdurma adına açılmıştı.

Demokratların neredeyse tüm seçimlerde kazandığı eyaletlerin başında Kaliforniya gelmekte. Eyaletin sağlık talepleri Biden’ın seçimi kazanmasıyla da sürekli gündemdeydi. Kaliforniyalılar sağlık hizmetleri konusunda özellikle düşük gelirliler için sübvansiyonların artırılması, sağlık hizmetlerinin daha uygun fiyatla ve istikrarlı yapıyı bozmadan sürdürülmesini bekliyor. Tabi bu durum diğer eyaletleri de harekete geçirecek ve onların daha fazla değişiklik talep etmesine sebep olacaktır.

ABD-Türkiye ilişkileri nasıl olacak?

Biden, geçtiğimiz hafta Türkiye’yi “sağlam” eleştiren Brett McGurk’u Milli Güvenlik Konseyi’ne aday göstermişti. Türkiye bu kararı ciddi şekilde eleştirerek McGurk’u Türk- Amerikan ilişkilerini bozmakla suçlamıştı. McGurk, Türk hükümetini Suriye konusunda yaptıkları faaliyetler ve daha geniş bölgesel politikalar nedeniyle sık sık eleştirmekteydi.

McGurk’un uzun zamana yayılan ABD Güçleri ile Türkiye merkezli PKK’nın Suriye kolu olan YPG milislerin önderliğindeki Kürtlerin çoğunlukta olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki ortaklığı güçlendirmedeki rolüne Türk yetkilileri şüphe ile bakmakta.

Birleşik Arap Emirlikleri yılın başında İsrail ile olan ilişkilerini normal hale getirdiğinde McGurk bu anlaşmayı memnuniyetle karşılayarak iki ülkenin Türkiye’ye olan düşmanlıklarının onları yan yana getirmesine yardımcı olduğunu belirtmişti.

ABD seçimleri öncesinde Biden, New York Times gazetesine verdiği bir demeçte Erdoğan’ı bir otokrat olarak nitelendirmiş, Türk muhalefet liderlerine ise onu yenmeleri için destek vermeye hazır olduğunu söylemişti.

İki NATO müttefiki ABD ve Türkiye arasındaki ilişkiler geçtiğimiz yıllarda birçok zorlu mücadeleler ile karşı karşıya kalmıştı. Geçen aylarda ABD, Rusya’nın hava savunma sistemlerini satın alması nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulamıştı. 

Söz konusu yaptırımlar Biden döneminde elbette ki artacak. McGurk’un Milli Güvenlik Konseyi’ne aday gösterilmesi zaten olacakların habercisi. Her ne kadar şu an sağlık konularındaki planlar gündem olsa da Türkiye, Trump döneminde gördüğü hoşgörü ortamını Biden yönetiminde göremeyecek.  Bu durumdan ise en çok Cumhurbaşkanı ve iktidar partisinin etkileneceği belli.